Oğuz Gümüşkaynak


Niye?

Nasrettin hocanın evine hırsız girmiş.


Nasrettin hocanın evine hırsız girmiş. Komşuların her biri hoca kapını iyi kapasaydın, hoca camını iyi kapasaydın, hoca evini çıkarken kontrol etseydin, diye hocaya akıl verip bütün hatayı hocayı yıkıyorlarmış. Hoca sonunda patlamış ya komşular peki hırsızın hiç mi suçu yoktu? Temsilde hata olmaz der benim Türk insanım temsilde gerçekten de hata olmaz. Yazımın konusu geçenlerde mahalli bir gazetemizde sür manşet. Kayseri boşanmalarda Türkiye’nin lideri belki de Türkiye boşanmalarda dünya lideri. Bu kadar mutsuz bir gençlik nasıl ortaya çıktı. Sorunun gözü işte burası. 40 yıla yakın bir süredir gençlerle iç içeyim. Voleybolda antrenörlüğe başladığımda ilk kez altmışlı yıllarda doğan gençlerle çalıştım. Yakın zamanda çalıştığım gençlerle altmışlı yıllarda çalıştığım gençler arasında kişilik oluşumu, itaat, üretkenlik, sorgulama , doğruyu yapma hırsı uyarıyı dinleme, dinledikten sonra savunmaya geçme, yada uyarıyı yapana karşı kendisinin doğru olduğunu söyleme uğraşı gibi bir sorun yaşamadım. Yeni kuşaklarla eski kuşaklar arasındaki farklılığı görmek benim gibi tedavülden kalkmaya az bir süresi kalmış kişileri ister istemez nedenini düşünmeye zorluyor. Bir dostumun bu konuda çok güzel bir izlenimi var. Derki çocuğu çok fazla sahiplenmek ile hiç sahiplenmemek arasında hiç bir fark yok. Öncelikle mutsuz bir toplumun yaratıcısı yeni kuşak veliler çocuklarını kendi ayakları üzerinde durmaktan daha ziyade aile büyüklerini koltuk değneği olarak gösterdikleri sürece çocukları ne yaşamdan ne iş hayatından nede evlilikten mutlu olması mümkün değil. Çok berbat yeni bir nesil geliyor. Hiç bir çocuk doğduğu günden sonsuza kadar bizim çocuğumuz olarak kalmayacak ve her şeyide ona biz vermeyeceğiz. Çocuk okulda öğretmenle iş hayatında amiriyle evlendiğinde karşı cinsle ve hayatın bütün zorluklarıyla yaşamı ancak doğduğu gün öğrenmeye başlamadığı sürece ve her konuda kendisini doğuran ve doyuranın kendisi için büyük bir güç olduğu gücünü kendinden alabilen çocukları yetiştiremediğimiz sürece mutsuz hırçın saygısız bir toplumla yaşamaya mahkûmuz. Yukarda dediğim gibi veliler böyle toplumun yaratılmasındaki en büyük suçlulardır. Her çocuk toplumda tek başına kendini toplumdan sorumlu bir birey olduğunu hissetmediği sürece toplum mutsuz ve hırçın bir toplum olarak hayatı toplumun her ferdine zehir etmeye mahkûmdur. Niye mi bu gün bu konuyu işledim diyorum ki arif olan anlasın…