Osman Aydoğan


Fareli Köyün Kavalcısı 

Fareli Köyün Kavalcısı (Almanca: Rattenfänger von Hameln),


Fareli Köyün Kavalcısı (Almanca: Rattenfänger von Hameln), Ortaçağ'da Almanya’nın Aşağı-Saksonya bölgesinde Hannover'in hemen güneyinde yer alan Hameln kasabasında pek çok çocuğun evden ayrılmasıyla ilgili bir hikâye konusudur.

Almanya’da ‘’Märchenstraße’’ diye bir sözcük var. Orta Almanya’da Frankfurt yakınlarındaki Hanau'dan başlatıp kuzey Almanya’da Bremen’de biten bir yol, bir cadde; adı da; ‘’Masal Caddesi’’dir... 600 km uzunluğundadır. Alman kültürüne ait bildiğimiz bütün masallar bu 600 km’lik yol güzergâhında geçer. En son Bremen’de ‘’Bremen Mızıkacıları’’ masalı ile sona erer… Evimde Almanya’dan getirdiğim en güzel kitaplardan birisidir: ‘’Die Deutsche Märchenstraße: Eine sagenhafte Reise vom Main zum Meer’’ (Alman Masal Caddesi: Main’den Denize Masalımsı Bir Seyahat)

Kuzey Almanya, kışın gece, karanlık zamanı bazen 18 saate kadar çıkar. Ortaçağ dünyası. Elektrik yok, ışık yok.. Bu uzun süren karanlıkta kültür sürekli masallar üretmiştir. İşte bunlardan birisi de ‘’Fareli Köyün Kavalcısı’’dır.

Bizler hikâyeyi şöyle biliriz:

Bir gün Hamelin köyünü fareler basar. Her yerde fareler vardır ve halkın bütün yiyeceğini tüketmektedirler. Halk bu durumda ne yapacağını bilemez ve köy ''Fareli Köy'' olarak anılmaya başlar. Bir gün bu köye bir adam gelir. Kendisine bir torba altın verirlerse köyü farelerden kurtaracağını söyler. Köylüler o kadar çaresizdirler ki hemen aralarında gerekli parayı toplayıp köyün muhtarına verirler.

Adam kavalını çıkarır ve o kadar güzel bir melodi çalar ki bütün fareler onu takip ederler. Adam onları köyün yakınındaki bir nehre götürür. Kavalcı nehirden yürüyerek geçer fakat ardından gelen fareler suda boğulurlar. Köy farelerden kurtulmuş olur.

Adam köye altınlarını almak için döndüğünde muhtar nasılsa köyde fare kalmadığı için adama ödeme yapmak istemez ve altınları ona vermez. Bunun üzerine kavalcı tekrar kavalını çalarak yürümeye başlar.

Bu sefer 130 tane çocuk onun peşinden gelir. Kavalcı onları yakındaki bir ormana götürür. Fakat kavalcı uyurken çocuklardan köyün yerini bilen biri kavalcının kavalını alır ve bütün çocukları tekrar köye götürür. Çocuklarının kaybolmasından çok endişelenen köylüler çocukları geri dönünce çok mutlu olurlar ve gerçeği öğrenince de köy muhtarına çok kızarlar. Sonunda kavalcıya altınlarını verirler.

Masalın farklı bir sürümünde de kavalcı çocukları ormana götürürken en arkadan gelen üç çocuktan bahsedilir. Bu çocuklardan biri sakattır ve diğerleri kadar hızlı yürüyemediği için arkada kalmıştır. Bir diğeri kördür ve nereye gittiklerini göremediği için kavalın sesini takip ederken yavaş ilerlemektedir. Sonuncusu ise sağırdır ve kavalın sesini hiç duyamadığı halde diğerlerini meraktan takip etmiştir. Daha sonra bu üç çocuk ormana gitmeyip köye dönmüş ve bütün köyü çocukların nerede olduğu konusunda uyarmıştır.