BİZ SEVMEYİ NE ZAMAN UNUTTUK?
Ankara Mamak ve Konya’da hayvanları koruması gereken belediye görevlilerinin bizzat vahşice kedi köpek katliamını yaptıklarını görüyoruz.
Farklı yerlerde de iki ayaklı mahluklar tarafından bu hayvanlara yapılan katliamları işkenceleri görüyoruz.
Bunlardan birisinin çatıda mahsur kalmış kediyi kurtarması gerekirken gaddarca çatıdan attığını görüyoruz.
Babalarının annelerinin bir karıncayı dahi incitmekten sakındığı toplum nasıl böyle sevgisiz hale geldi?
Bu sevgisizlik bana bir filmi hatırlatıyor.
''Sonsuzluk ve Bir Gün'' (Eternity and a Day), 1998 Yunanistan yapımı, Costa Gavras ve Costas Ferris ile birlikte sinemanın önemli çağdaş temsilcilerinden olan Theo Angelopoulos'un derin diyaloglar, sorgulamalar, geçmişe dönüşler, antik sembollerle dolu unutulmaz bir filmidir.
Film, ölümcül bir hastalığa yakalanmış olan bir yazarın (Bruno Ganz) hastaneye yatmadan önceki son gününü anlatır. Bu film 1998'de Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye kazanıyor.
Filmde bir sahne ve bu sahnede bilincini çoktandır yitirmiş yaşlı annesinin yatağında oturan adamın sorduğu müthiş bir soru vardır:
“Söylesene anne, biz sevmeyi ne zaman unuttuk?”
Sahi, biz sevmeyi, sevgiyi ne zaman unuttuk?