Şaban Külhancıoğlu


ATATÜRK'Ü ELEŞTİRDİĞİM MESELE..?

ATATÜRK'Ü ELEŞTİRDİĞİM MESELE..?


Evet...

Haddimi aştığımı biliyorum ancak onun ''Fikri hür,vicdanı hür nesiller'' olarak gördüğü bir milletin ferdi olarak cesaretimi yine ondan alarak yazıyorum.

Rahmetli Gazi Mustafa Kemal Atatürk,

Türk Milletine ithafen;

'Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir.' diyerek Türk Milletine lutüf da bulunduğunu düşünüyorum.

Kısacası Türk Milletini yüreklendirmek istemiştir.

Gazinin ''Türk Milleti çalışkandır'' tespitine katılıyorum ancak 'zekidir' tespitine katılamadığımı üzülerek belirtmeliyim.

En azından şahsımı o katagoriye sokmanın haksızlık olacağına inanıyorum.

Dünya uluslarının bilimsel dayanağı olmayan bilindik karikatürize tanımlamaları mevcuttur.

İngilizler sinsi,Amerikalılar atılgan,Türkler duygusal,Japonlar çalışkan,Araplar tembel,Ruslar duygusuz gibi...

Bende Türklerin duygusal oldukları tespitine yürekten katılıyorum.

Geçmiş tarihimiz ve günümüz yaşantısıyla bunu iddia ile sergileyen bir millet olduğumuza inanıyorum.

Çok şükür...

Kahramanlık,vatan ve bayrak sevgisi,misavirperverlik,yardımlaşma(imece),acılara katlanma,duygusallık gibi hasletlerimizi hala yaşıyoruz.

Büyük bir kesim...

Siyasette,sosyal yaşantıda,iş ve ev hayatımızda kararlarımızı duygularımızla verdiğimiz bir hakikattır.

Hala ''Falan partiye oy vermezsem babamın kemikleri sızlar'' diyen bir ceddin evlatlarıyız.

En sonunda söyleyeceğimizi en başta söyleyip çok gönüller kırdığımız vakadır.

Beş kişilik arabaya yirmibeş kişi doluşmakta hiç bir beyis görmeyiz hatır kırmamak adına.

Çoçukların da olduğu odada otuz kişi oturur, fosur fosur sigaramızı içer sonra ''Bir gönlün sığdığı yere herkes sığar'' deyebiliriz.

Çoçuklarımıza ilk defa yalan söylemeyi biz öğretiriz.

Kapıya gelen birine''Babam evde yok'' dedirtiriz.  

''Dayak cennetten çıkmadır'' safsatasıyla anamızdan,babamızdan,öğretmenimizden,komutanımızdan dayak yemenin, eğitimin bir gereği olduğuna inanarak büyüdük, büyüttük.

Çoçukluktan itibaren hukukun değil,güçlünün ve kaba kuvvetin hayatta asıl geçerli değer olduğunu öğrendik..

''Sakın dayak yiyerek gelme senin elin armut mu topluyor'' telkiniyle sokağa çıkardık.

Birinin bize yan bakmasını dahi kavga sebebi yapmayı delikanlılık bilirdik.

Kavga edip hapishanelere düşmeden aklımız başımıza dank etmezdi.

Hamaseti çoğu zaman vatan bayrak duygularıyla karıştırır hele birini önde görürsek arkasından ölümüne giderdik.

Hal böyle olunca...

Tabiki uyanık değil duygusal bir millet olduğumuz yakıştırması çok doğaldır.

Bilimsel gerçeklikten yola çıkarsak...

Duygularını öne çıkarıp aklını geriye atan toplumların zekice davranmaları mümkün değildir.

Bugün 'darbe anayasası' diye eleştirdiğimiz 1982 anayasası Türk halkının %93 oy oranıyla kabul edilmesinin

altında bilinçli ve akıllı bir davranış varmıdır sizce?

Dünyada son yüzyılda hangi millet vardır ki kendi haklarını kısıtlayan anayasaya evet demiştir.

Diktatörlerin yönettiği ülkeler hariç.

Siyasette zeki tepkiler veremediğimiz 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizde hala ülkemizin yaşadığı sorunlardan belli değilmidir!

Bu duygusal millet; 21.Asrı yaşadığımız bu günlerde hala iş,aş,gelecek,güvenlik,refah,barınma,sağlık,eğitim sorunlarında kendi oylarının vebalinden haberdar mıdır?

Sanırsınız diğer uluslar esir pazarlarında mal gibi satılıyormuşcasına...

Yıllardır 'Beka' korkusuyla oy devşiren politikacılara hala prim veren halkın yaptığı ne kadar zekicedir?    

Kendisini aldattığı kamuoyunda ses kayıtları duyulmasına rağmen, aynı sendika başkanını tekrar seçen insanlarda

zeki bir davranış olabilir mi?

Kendini 40-50 yıldır sömüren STK başkanlarının hala görevde kalmasını sağlayan halklarda uyanık bir davranış biçimi söz konusu mudur?

Trafik kurallarına uymayıp trafik kazalarında yılda yaklaşık 5000 kişinin öldüğü bir ülkede akıllı davranıştan söz edilebilir mi?  

Bu zamanda yılda 400 kadın cinayetinin işlendiği toplumlarda hangi zeka ile bu işler yapılıyordur?

Bu çağda bilimi reddedip üfürükcülere rağbet eden, din istismarcılarına prim veren onların saltanatlarına kaynak sağlayan insanlarda hangi zekayı arayalım?

Trafikte sen geçtin ben geçtim tartışmasını kana bulayan insanlarda hangi zeka kırıntısı vardır?

Zekadan uzak işlerimiz bunlarla sınırlı değil tabi ki...

Bırakın başka ulusları, kendi milletine eziyet edenin yine kendisinden olması ne kadar ironik değil mi?

Küçük bir yerde söz ve makam sahibi olan insanlarımızın kendi halkına elinden gelen zorluğu ve kabalığı yapan insanlar biz değil miyiz?

Bir devlet çalışanının görevi gereği kendisinden hizmet isteyen vatandaşına üstenci yakalaşımlarla''bügün git yarın gel''kozunu kullandığını dünyanın hangi medeni ülkesinde duydunuz gördünüz.

Doktorun hastaya,patronun işçiye,memurun vatandaşa ellerinden gelen kıllığı yaptıkları bilmediğimiz şeyler midir?

Fırsatını bulduğumuzda birbirimize yaptığımızı düşman yapmaz.

Sıradan otobüs şoförlerinin dahi; 65 yaş kart sahibi yaşlılara incitici tavırlarını ve daha ileri gidip''bu yaşlılarında hiç işleri güçleri yok, burda binip öteki durakda iniyorlar''diye onur kırıcı söz ve davranışlarını çok duyduk.

Toplum olarak edinilmiş tüm haklara yasa koyuculardan önce kendimizin karşı olduğunu unutmayalım!

Ağzımızdan şu söz hiç eksik olmaz.'' Bu millete iyilik yaramaz canım.Elinden geldiğince ezeceksin.''

Her şeyi geçtik;Kendisine hizmet etmesi gereken, ancak bu hizmeti suistimal eden hükümeti eleştirmesi gerekirken hükümetin en büyük savunucusunun kendisi olması ne kadar zeka işidir sizce?

Hadi hükümeti geçtik.

Sokakta veya devlet dairesinde gözle görülür mağduriyeti sebebiyle hakkını arayan bir kişiye destek olacağımıza aksine diğer güçlüden yana tavır almayı çok severiz. ((Bırakında Memur işini yapsınnn kardeşim...))

Yani yalakalığı...

Aslında bazı bilimsel veriler fazla söze mahal bırakmıyor.

PISA Dünya sıralamasında Türkiye OECD ülkeleri arasında 2022 yılında 30.sırada yer aldı.

Türkiye Hukukun Üstünlüğü sıralamasında 2024 yılında hala 117.sırada yer alıyor.

Türkiye demokrasi sıralamasında 167 ülke arasında Guetemaladan sonra 102.sırada yer almaktadır.

Daha bir çok veride Türkiye dünya sıralamasının çok gerilerinde görülüyor ne yazık ki.

Bunu söylemek bir Türk vatandaşı olarak bana gurur vermiyor tabi ki.

Ama...

Hakikat maalesef gerçekler böyle.

Artık...

Şapkayı önümüze alıp öz eleştirimizi yapmamız gerekiyor.

Aksi halde hamaset yapıp birbirimizi gaza getirmenin ne bize ne ülkemize faydası yok.

1945 Yılında savaştan çıkan Almanyanın,Ağustos 1945 yılında atom bombası atılıp neredeyse yok olan Japonyanın bugün her alanda hangi konumda olduklarına bakarsak...

Bizim 1923 ten bu tarafa geldiğimiz noktanın ne kadar geri olduğu apaçık ortadadır.

Öyle''Almanya bizi kıskanıyor'' gafletiyle, 100 yıl sonra bile dünyanın gerisinde olacağımız şimdiden kesindir.

Bir an önce aklımızı başımıza devşirmemiz dileğiyle...