Osman Aydoğan


08 Mart Dünya kadınlar günü -4-

Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi,


"Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz İlgisizlikten İleri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı İşlemezse, o sosyal toplum felçlidir." 

Yaşayarak görüyoruz işte…

Bu nedenle Mustafa Kemal Atatürk Türk kadınına şöyle hitap ederdi: ''Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.''

Malum bugün özel bir gün... Özelliği olan bir gün... ‘’Dünya Kadınlar Günü’’ ya da ‘’Dünya Emekçi Kadınlar Günü’’ her yıl 8 Mart'ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. Bu gün; insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır.

Bu günün hikâyesi ise kısaca şu şekildedir:

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlar. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can verir. Olayı ABD basını görmezden gelir ancak işçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katılır.

26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirir ve öneri oybirliğiyle kabul edilir...

Türkiye'de ise 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlanır.

Yukarıda bahsettiğim anlamda kadınlara hak ettikleri değeri, saygıyı, hakkı, hukuku göstermeyenler, onların öncelikle sosyal ve siyasi hayat içindeki erkeklerle eşit faaliyette bulunmasını sağlamayanlar, en azından bu yönde çaba harcamayanlar bu günü ağzına alıp da hiç olmazsa kadınları rencide etmesinler! 

Bu günün kutlaması olmaz aslında... Bu günün manasına, anlamına hitap edecek şekilde şavaşı olur, kavgası olur, mücadelesi olur. Yani, kadınların erkeklerle eşit şekilde sahip olduğu sosyoekonomik, siyasi ve yasal hakların tamamına sahip olmaları içim  şavaşı olur, kavgası olur, mücadelesi olur. 

İçişleri Bakanlığı verilerine göre; 2014-2017 yılları arasında cinsel şiddet mağduru olduğu gerekçesiyle güvenlik birimlerine getirilen kız çocuğu sayısında yüzde 67 artış yaşanmış,  2014’te cinsel şiddet nedeniyle mağdur sıfatıyla güvenlik birimlerine getirilen kız çocuğu sayısı 2017 yılında yüzde 96 artmış, kadın cinayetleri son yedi yılda yüzde 1400, kadına şiddet davaları yüzde 366, cinsel taciz yüzde 449, kadın cinayetleri yüzde 566 artmış.

Dünya Ekonomik Forumu Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksine göre Türkiye cinsiyet eşitliği açısından 149 ülke içerisinde 130’uncu, iş hayatına katılım ve fırsat eşitliğinde131’inci, eğitimde106’ncı, siyasete katılımda ise 113’üncü sıralara gerilemiş.

Türk toplumunda kadın Ortaçağ'da bile bu kadar geri plana itilmemiş, aşağılanmamış, şiddet görmemiş, tecavüz ve taciz mağduru olmamıştı.

Hal böyleyken siz neyin gününü kutluyorsunuz? Zaman kutlama değil, arlanma, utanma ve ağlama zamanıdır.

Hayatı güzelleştiren ve değer katan kadınlara yönelik şiddetin, sosyal ayrımcılığın olmadığı, kadınlara hak ettikleri değerin, saygının, hakkın ve hukukun  gösterildiği, kadınların öncelikle sosyal ve siyasi hayat içindeki erkeklerle eşit faaliyette bulunduğu güzel ve mutlu bir dünyaya kavuşmak dileğiyle....