ACIBADEM KAYSERİ HASTANESİ KULAK BURUN BOĞAZ UZMANI PROF. DR. MEHMET AKİF SOMDAŞ, KÜÇÜK ÇOCUKLARIN ELİNİ KULAĞINA GÖTÜRMESİNE EBEVEYNLERİN DİKKAT ETMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEYEREK, “ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN, ORTA KULAKTA SIVI TOPLANMASIYLA ORTAYA ÇIKAN, ‘KULAK NEZ
Acıbadem Kayseri Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Akif Somdaş, küçük çocukların elini kulağına götürmesine ebeveynlerin dikkat etmesi gerektiğini söyleyerek, “Çocuklarda görülen, orta kulakta sıvı toplanmasıyla ortaya çıkan, ‘kulak nezlesi’ olarak bilinen efüzyonlu otit, ileride işitme ve konuşma kaybına sebep olabilir” dedi.
Halk arasında ‘kulak nezlesi’ olarak bilinen ‘efüzyonlu otit’ hastalığıyla ilgili önemli bilgiler paylaşan Prof. Dr. Mehmet Akif Somdaş, bu hastalığın orta kulakta sıvı toplanmasıyla oluştuğunu ve işitme kaybına sebep olduğunu söyledi. Hastalığın konuşma gecikmesine ve ileri yaşlarda konuşma bozukluğuna yol açabileceği uyarısında bulunan Prof. Dr. Somdaş, “Bebeklerde olduğunda, haliyle bebekler bu işitme kaybından şikayet edemez. En fazla belki kulağına elini götürür, kulağını kaşır, kulağına dokunur ama bu ciddiye alınmaz. Dolayısıyla işitme problemi fark edilmediğinde konuşma geriliğine, konuşmakta gecikmeye, konuşma problemlerine sebep olur. Anne babaların çocuklarını dikkatli gözlemlemesi gerekir. Konuşma başladıktan sonra bu problem ortaya çıktıysa bu durumda telaffuz bozukluklarına, bazı harfleri peltek çıkartmaya sebep olabilir” dedi.
Hastalığın dil bağı sorunundan daha büyük problem olduğunu söyleyen Prof. Dr. Somdaş, “Bu hastalık dil bağından daha büyük bir problemdir. Dil bağı bir iki harfte belki hata yaptırır ama efüzyonlu otit özellikle sessiz harflerde peltekliğe ya da hatalara, dolayısıyla konuşma geriliğine sebep olur. Bir basamak sonrasında da çocuklarda işitme beyninin gelişmemesine, entelektüel kapasitenin zayıflamasına yol açar. Uzun vadede yani çocuklar büyüdüğünde iletişim problemlerine, kendini anlatma veya anlatılanı anlamama problemlerine sebep olabilir” ifadelerini kullandı.
“Pandemi döneminde çok azaldığını gördük”
Hastalığın kalıtsaldan ziyade çevresel faktör olan enfeksiyondan kaynaklı olabileceğine değinen Prof. Dr. Somdaş, “Kalıtsal demek çok doğru olmaz. Öncelikle burada sebep temelde geniz eti, burun tıkanıklığı ya da sık geçirilen burun ve üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Bu enfeksiyonların akıntısı östaki borusundan kulağa dolarak problem oluşturur ama ağrı yapmayabilir ancak geniz etini, bademciği ya da genzi, östaki borusunu şişirip iltihaplandırırsa bu durum ağrılara da yol açabilir” diye konuştu.
Covid-19 salgını sırasında bu hastalığın çok azaldığını aktaran Prof. Dr. Somdaş, bu süreçte okullar kapandığı için hiç geniz eti ve bademcik ameliyatı yapmadıklarını ifade etti. Somdaş, hastalığın özellikle kreşe ya da okula başlayan çocuklarda ortaya çıktığını belirterek, “Bununla birlikte henüz hiç konuşma geliştirmemiş bebeklerde de görülebiliyor. Bebekler şikayet de edemezler. İşitmediklerini söyleyemedikleri için işitme azlığı fark edilmeyebilir ve konuşmanın gecikmesiyle sonuçlanır. Bu durum maalesef aile büyükleri tarafından çocuğun anne ve babasının da geç konuştuğu düşüncesi ile ertelenerek ciddiye alınmayabilir” dedi.
“Tedavi kulaktaki sıvının tahliyesi”
Hastalığın temel tedavisinin kulaktaki sıvıyı tahliye etmek olduğunun altını çizen Prof. Dr. Somdaş, öncelikle ilaç tedavisine başvurulduğunu belirterek, “İlk tedavi, verilecek ilaçlarla sıvının tahliye edilmesidir. Yapılan testlerde ya da muayenede sıvının tahliye edilemediği görülürse o zaman cerrahiye başvururuz. Kulak zarına tüp takarak, orta kulağı havalandırma yoluyla yani kısaca kulak tüpüyle sıvıyı tahliye edebiliriz. Hastalığa sebep olan geniz etinin, büyükse bademciğin alınması da gerekebilir” diye konuştu.