Tarih: 22.04.2025 14:06

Kayseri’nin ilk camisi 8 asırdır ayakta

Facebook Twitter Linked-in

Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde bulunan ve kentin ilk camisi olma özelliğini taşıyan Battal Camii, 8 asırdır ayakta. 13. yüzyılda yapıldığı bilinen caminin aynı zamanda Şeyh Kirmani ve Şems Tebrizi’nin buluşma yeri olarak da kayıtlarda geçtiği biliniyor. 
İlçeye bağlı Battalgazi Mahallesi Beştepeler mevkisindeki Battal Camii, 13. yüzyılda yapılmış ve Kayseri’nin bilinen ilk camisi olarak ön plana çıkıyor. Yaklaşık 8 asırdır cemaatini ağırlayan camide aynı zamanda bir de türbe bulunuyor. Caminin bulunduğu mevki hakkında bilgiler veren Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) Kayseri İl Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy, "Bulunduğumuz yer ’Mazaka’ olarak bilinen eski Kayseri. Daha önce ova halinde, Kayseri’nin ilk yerleşim yerlerinin bulunduğu yerdeyiz. Burası bir tepe, hemen yanımızda ’Beştepeler’ denilen bölüm var. Yukarıdan bakılabilecek şekilde şehre hakim bir yer. O günün şartlarında da mevcut ovadaki olumsuzluklara bir nevi çözüm sağlamak ve korunma amaçlı en uygun yerlerden bir tanesinde bulunmaktayız. Buradaki mahallenin ismi caminin ismiyle de anılmakta. Buraya çok yakın bir mahallenin ismi de Eskişehir Bağları, yani şehrin en eski yerinde bulunuyoruz" dedi. Caminin Kayseri’nin bilinen ilk camisi olduğunu aktaran Özsoy, "Caminin tarihi ile ilgili elimizde net bilgiler yok. Elimizdeki mevcut bilgilere göre Kayseri’nin ilk camisi diyebiliriz. Literatürde, uzmanlardan elde ettiğimiz net bilgi yok tarih olarak. Özelliklerine veya mimarisine bakıldığında genellikle 12., 13. yüzyıla tarihlendiğini görüyoruz. Şehrin tüm dini tarihi cami olarak en başa götürmek veya ’buradan başladı’ demek için çok önemli bir mekan. Aslında bu Kayseri’de bulunan medreseler için de düşünülebilir. Çünkü şu anda şehrimizde 5 tane üniversite var, bunların tarihi 20. yüzyılın ikinci yarısı olarak bilinmektedir. Halbuki medreseler üzerinden bir tarihlemeye gidecek olursak belki bu tarih bin yıla kadar ulaşabilir. Neden böyle bir çalışma olmasın" ifadelerini kullandı. 
Caminin özellikleri hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Özsoy, "Buranın hakim bir tepe oluşundan dolayı en baştan itibaren tercih edilmiş. Muhtemeldir ki cami, belki de İslam orduları Anadolu’ya ulaşmadan önce bu cami burada yapılmadan önce başka bir dini yapıya da ev sahipliği yapan bir konuma sahip olabilir. Bulunduğu bölge itibariyle cami, yine bir dini yapı üzerine inşa edilmiş olabilir. Temellerini görmediğimiz için net bir şey söyleyemiyoruz ama o günün şartlarında düşünürsek hakim bir tepe, etrafta kullanılabilecek taşlar var, sağlam bir zemin var. Bunlar düşünüldüğünde böyle bir ihtimal karşımıza çıkmakta. Caminin kesme taşlardan yapıldığını biliyoruz. Zaman içerisinde çok fazla değişikliğe uğramış, bunun sebebi de büyük depremler ve coğrafi şartlar diyebiliriz. 19. yüzyılın birinci yarısına ait elimizde buranın restore edildiğine dair bilgiler mevcut" şeklinde konuştu. 

Şeyh Kirmani karargah olarak kullanmış 
Battal Camii’nin o dönem Türkiye Selçukluları Dönemi’nde yaşamış ünlü mutasavvıf, şair Şeyh Kirmani ile Şems Tebrizi’nin buluşma yeri olduğunu da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Osman Özsoy, "Cami aynı zamanda zamanının Şeyh Kirmani ve Şems Tebrizi’nin buluşma yeri olmuş. 13. yüzyılda ahiler ile onlara muhalifler arasında bazı sürtüşmeler var. Moğolların Kayseri’yi işgal etmeleri sırasında da karşımıza çıkmakta. Literatürdeki bazı kaynaklara göre burasının Kirmani’nin bir karargahı olduğu denebilir. Bununla beraber Moğol işgali Kayseri’de epey uzun sürmüş. Bu işgalin sonlandırılması için Memlük Sultanı Baybars Kayseri’ye gelmiş ve 7 camide hutbe okutmuş. Hutbelerden bir tanesi de Battal Camii’nde okunmuştur" dedi. 

Battal Cami hakkında 
Emevî, Arap İslam akıncılarının defalarca İstanbul’u fethetme maksatlı geçiş güzergahlarından biri olan Kayseri’nin bu eski yerleşim yerinde, Emevi komutanlarından Seyyit Battal Gazi’nin 14 yıllık İslam egemenliği döneminde buraya bu mescidi yaptırdığı rivayet ediliyor. Bu bakımdan Kayseri’deki İslam’ın ilk izleri bu mescitle başlıyor. Zaman içinde defalarca restorasyon görse de son çevre düzenlemesi ile ayrı bir çehreye bürünmüş bu mescidin girişinin solunda bulunan üst türbe külahı bölümü yıkılmış ama alt sanduka bölümü yeniden düzenlenen Kırk Kızlar Türbesi, kentin Moğol istilasından kalma trajedisinin menkıbevi bir göstergesi olarak ayakta duruyor. 160 metrekarelik iç mekan tavanı dört fil ayağı sütun üzerine inşa edilen mescit, iç mekandaki mimari unsuru olan taşlarının birçoğunda, Oğuz boylarından altı boyun işaret remzleri bulunuyor. Bu mescidin taşlarına işlenen imzaların birçoğu da Oğuz’ların Kayı Boyuna bağlı olan ustaların imzasını taşıyor. Kemerlerde ve sütunlarda çok sayıda bu işaretlerden görülüyor. 
 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —