Osman Aydoğan


Zaman geçer, biz göçerken


Halil Cibran´ın ?´Deli´´ isimli kitabında ??çoğu zaman geceyi dinlenmenin zamanı olarak düşünür ve anarsınız, oysa gerçekte gece aramanın ve bulmanın zamanıdır´´ diye yazar. Yine Cibran geceye şöyle hitap ederdi; ??Evet, biz ikiz kardeşiz, ey Gece; çünkü sen evreni görünür kılarsın, ben ruhumu.´´ Yılın bu son uzun gecelerinde görünür kıldığım ruhumda neler aradım neler, neler buldum neler? Önce Fransız şair ve politikacı, Türk dostu Lamartine´yi aradım, O´nun bir şiirindeki dizeleri buldum: ?´Ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz Zaman adlı denizde bir gün bir lahza için Demirleyemez miyiz? İnsan için liman yok, sahil yok zaman için O geçer, biz göçeriz.´´ Lamartine´nin söylediği gibi; zaman adlı denizde liman yoktu biz insanlar için, sahil de yoktu zaman için, zaman geçer, bizler de göçer, hep başka sahillere doğru sürüklenirdik. Bugün; zamanın geçtiği, bizlerin başka sahillere doğru sürüklendiği, göçtüğü bir anda olduğumuzu buldum? Karacaoğlan´ı aradım sonra; ?´Yürü bire yalan dünya Sana konan göçer bir gün İnsan bir ekine misal Seni eken biçer bir gün´´ Karacaoğlan´ın söylediği gibi konduğumuz gibi dünyadan göçeceğimizi, bizi ekenin bir gün biçeceğini buldum? Veysel´i aradım daha sonra; ?´İki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece´´ Veysel´in söylediği gibi, bugün; iki kapılı bir handa gündüz gece gittiğimiz bir anda olduğumuzu buldum? Yunus´u aradım daha daha sonra; ?´Bu dünyadan gider olduk Kalanlara selam olsun´´ Bu dünyadan gidenlerin sadece insanlar değil, esas gidenin zaman olduğunu buldum. Geçip giden zamana selam olsun demeyi buldum. Melih Cevdet Anday´ aradım, O´nun bir sözünü buldum; ??Zaman birimlerinin çoğulu doğaya, tekili bize ilişkindir, bizim yaşamış olduğumuzu gösterir. ?Binlerce yıl´ sözü masaldır, ?bir gün´ ise gerçektir.´´ Anday´ın söylediği gibi iki binli yılların bir masal, bugün ise gerçek olan bir anda olduğumuzu buldum? Felsefeci Bedia Akarsu´yu aradım sonra, O´nun bir yazısını buldum, şöyle yazardı Akarsu: ??Geçmiş zaman sürekli olarak bugüne akar. Böyle bir akıntıda ?zaman´ ortadan kalkar ?süre´ başlar. Süreyi yaşayabilmemizin koşulu, bellektir. Bellek zaman aralıklarını yener, geçmiş şimdi olarak yeniden yaşanır.´´ Akarsu´nun söylediği gibi, geçmiş zamanın sürekli bugüne aktığını, bugünün geçmişi şimdi olarak yaşadığımız bir an olduğunu buldum? İS 161- 180 yıllarında hükümdar olan Roma imparatoru Marcus Aurelius´u aradım sonra? Filozoftur kendisi, sürekli yazmıştır? ??Kendime Düşünceler´´ isimli kitabında şöyle derdi Marcus Aurelius; "Durmadan dönüp duran yıldızları, sanki sen de onların arasında geziniyormuşsun gibi hayranlıkla seyret ve varlıkların içinde bulunduğu değişimi düşün, hiç durmaksızın birinden diğerine dönüşmelerini izle. Bu gibi olaylar üzerinde düşünerek, yeryüzündeki yaşamı tozlarından arındırırsın." Marcus Aurelius´un söylediği gibi; durmadan dönüp duran yıldızları, sanki ben de onların arasında geziniyormuşsun gibi hayranlıkla seyretmeyi ve varlıkların içinde bulunduğu değişimi düşünerek, yeryüzündeki yaşamı tozlarından arındırmayı buldum? Gabriel Garcia Marquez´i aradım daha sonra, O´nun ?´Yüzyıllık Yalnızlık´´ adlı romanında bilge bir kişi ile genç birisi arasında geçen şu diyalog buldum: Genç kişi yaşlı bilgeye sorardı: ?´Bugün günlerden ne?´´ Yaşlı bilge cevap verirdi: ?´Salı´´ Genç kişi itiraz ederdi: ?´Olmaz, dün Salı idi. Bugün ne?´´ Yaşlı bilge cevabının doğruluğunda ısrar ederdi: ?´Bugün de Salı´´ Sonra nedenini açıklardı bilge kişi: ?´Bugün de Salı, çünkü dünden hiçbir farkı yok.´´ Sonsuzluğa doğru akıp giden, uçsuz, bucaksız ve hep birbirinin aynı olan rutin günlerden sonra, dikkatli yaşandığında her günün Salı olmadığını buldum? Daha başka şeyler de buldum? Aslında bugünün dünyamızın güneşin etrafında dönerken yeni bir tura başladığı bir an olduğunu buldum? Zamanın akışının anaforlu olduğunu buldum. Bu anaforun hayat süresini kısalttığını, sürenin kısa olduğunu, hiçbir şeyin bâkî olmadığını buldum. Ölümün, hayatta savunulacak bir kırıntı bile kalmayınca vuku bulduğunu buldum... İnsanın, hayatı yaşamaya değer kılmayı becerememekten dolayı öldüğünü buldum... Sonra sonra, evreni ayakta tutan tek şeyin hep iyi dilekler ve sevgi olduğunu buldum? Zamanın geçtiği, bizim göçtüğümüz, hep başka sahillere doğru sürüklendiğimiz, iki kapılı bir handa gittiğimiz bir andayız bugün... Bugün bu anda, zaman geçer, biz göçerken ve hep başka sahillere doğru sürüklenirken, dünyamızın güneşin etrafındaki bu yeni turunda, ülkemin güzel insanlarına ve tüm insanlığa iyi dileklerimi sıraladım ard arda; Her günü bin yıl gibi, bir günü masal gibi yaşamalarını diledim? İki kapılı bir handa giderken iyi yolculuklar diledim? Herkes için hayatı yaşamaya değer kılmayı diledim? Yeryüzündeki yaşamı tozlarından arındırmalarını diledim? Salı´dan da farklı günlerinin olmasını diledim? Süreyi iyi yaşamalarını diledim? Her şeyin en güzelini ve en iyisini diledim? Dileklerinin gerçekleşmesini diledim? Yunus´u aradım tekrar? Kalanlara selam verdiği dizeleri şöyle biterdi; ?´Bizi bilmeyen ne bilsin Bilenlere selam olsun´´ Son olarak bizi bilenlere selam söyledim?