Osman Aydoğan


Zaman düşünme ve aklıselimle hareket etme zamanıdır


İbn-i Haldun (1332 ? 1406), modern historiyografinin, sosyolojinin ve iktisatın öncülerinden kabul edilen 14. yüzyıl düşünürü, devlet adamı ve tarihçisidir. Arnold Toynbee, aradan geçen yüzyıllardan sonra onun için şöyle der: "Herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından yaratılmış en büyük tarih felsefesinin sahibi." Mukaddime ise İbn-i Haldun´un en ünlü eseridir. (Dergâh Yayınları, 2013) İbn-i Haldun, Mukaddime´yi büyük tarih kitabı yedi ciltlik ?´Kitâbu´l-İber´´in birinci cildi olarak tasarlar. Ancak bu yedi ciltlik kitabın birinci cildi olarak planlanan "Kitab-ı Evvel", İbn-i Haldun henüz hayatta iken ?´Mukaddime´´ adıyla sanki ayrı bir esermiş gibi anılmaya başlanır ve Haldun´un kendisi de bunu benimser. İbn-i Haldun, Mukaddime´de şöyle bir tez ortaya atar: Devletler de tıpkı insanlar gibi doğar, büyür, yaşlanır ve ölürler. İslam coğrafyasında kurulan devletler ortalama 120 yıl yaşarlar. Bir devlet kurulduğunda, şehirleşmiş medeni unsurlar yönetir, onun dışındaki bedeviler devlete karşıdır. Şehirleşenler zamanla mücadele etmeyi bırakır ve bedevilere yenilirler. Devlet yönetimine gelen bedeviler zamanla medenileşir, onların dışında yeni bedevi gruplar oluşur. Sonra yönetime yeniler gelir. Bu döngü her 20-25 yılda bir tekrarlanır. En çok dört ya da beş kez sürer, devamında devlet çöker. İbn-i Haldun bu süreci teorik kavramlarla bir sistem oluşturduğu tarihselci devlet kuramında detaylı şekilde anlatır ve devleti kuruluştan çöküş aşamasına kadar beş safhada inceler ve son safhasını da; sefahat, israf ve çöküş safhası olarak niteler. Benzer şekilde Thomas Hobbes de ünlü eseri Leviathan´da (Yapı Kredi Yayınları, 1993) bir devletin çöküşünü kısaca şu şekilde tarif ederdi: ?´Yönetim ilkeleri zaman içinde değişebilir, hükumetler değişebilir, bakanlar değişebilir, insanların karakterini değiştiren gelişmeler olabilir, insanların tutkuları, düşünceleri, yaşları, sağlıkları değişebilir, egemenleri ve bakanları hep değişebilir. Bir yönetim bu değişimlerle, kimi zaman gururlu ve güçlü, kimi zaman ise zayıf, bazen aydınların, bazen ise cahillerin elinde olabilir; bir yükselir, bir alçalır, yeniden yükselir, baş aşağı gider ve bütün bu düzensiz git-gellerden sonra atılım gücünü kaybeder, duraklar, sonunda da dağılır ve biter.´´ Gelin isterseniz Osmanlıyı, Cumhuriyeti, 1950, 1960, 1971, 1980, 2002 ve 2015 yıllarını ve yaşadığımız olayları tarihin bu diyalektik sarkacı içerisinde düşünelim. 2023 ise Cumhuriyet´in yüzüncü yılıdır. Bahsettiğim bu tezler ve dünyadaki ve bölgemizdeki yaşanan siyasi ve sosyal gelişmeler ışığında 2023´de Mustafa Kemal Atatürk´ün kurduğu Cumhuriyet´ten bambaşka bir Cumhuriyet ile ve bambaşka sınırlar ile karşılaşmamız olasıdır. Ve bu bir şaka ve basit bir öngörü de değildir. Bir başka açıdan da değerlendirme yaparsak sosyal ve siyasi olayları ve olguları fizik bilimi açısından değerlendirmek zor ise de bir benzeşim kurmakta yarar vardır. Fizikte Entropi, bir sistemin mekanik işe çevrilemeyecek termal enerjisini temsil eden termodinamik terimidir. Çoğunlukla bir sistemdeki rastgelelik ve düzensizlik olarak tanımlanır ve istatistikten teolojiye birçok alanda yararlanılır. Sembolü S´dir. Termodinamiğin 2. yasasıdır. Fen Bilimlerinin en önemli yasası her şeyin yıprandığını söyleyen yasadır. Canlılar yaşlanır ve ölür, otomobiller paslanır ve evrendeki düzensizlik artar. Bilim adamları düzensizliği Entropi adı verilen nicelik ile ölçerler. Sistemlerdeki düzensizlik arttıkça, entropi de artar. Bu durum da faydalı (iş yapabilir) enerji miktarını azaltır. Faydasız enerjiyi (entropi) arttırır. Özet olarak ?Entropi?, öngörülebilirlik yokluğu; düzensizliğe, kaosa düşme eğilimi olarak tanımlanabilir.