Osman Aydoğan


Yeni Türkiye -2-


Duverger´in ilgi alanlarından birisi de Türkiye´deki demokrasinin gelişimidir. Ancak Duverger Türkiye´deki siyasi yapıya ve demokrasiye çok temkinli yaklaşır? Duverger Türkiye´deki demokrasiyi tanımlarken ?nazik demokrasi bitkisi? deyimini kullanır? ?´Nazik demokrasi bitkisi´´; susuz havuzlarda, gübresiz tarlalarda, çorak vahalarda yetişmeye çalışan bir nazik demokrasi bitkisi... Duverger´nin 30 kadar kitabı vardır. Ancak Duverger´in bu kitaplarından üçünden bahsedeceğim. Birinci kitap Duverger´in ´´Siyasi Partiler´´ (Bilgi Yayınevi, 1979) isimli kitabıdır. Duverger bu kitabında siyasi partileri ?´seçkin tabanlı partiler´´ ve ?´halk tabanlı partiler´´ olarak ikiye ayırarak siyasi partilerin karakterini "örgütlenme modeli"nin belirlediğini yazar. Komünist partilerin belirleyici özelliği "hücre", faşist partilerinki ise "milis" örgütlenmesidir. (s. 64) Maurice Duverger bu kitabında Türkiye´den ve Atatürk´den de bahseder. (s. 360-364): Duverger bu kitabında, ?Tek partilerin genellikle totaliter partiler olduğunu, ancak gerek felsefeleri gerek yapıları bakımından bu yargının her ülke için geçerli olmadığını? söyleyerek Atatürk´ün yarattığı anayasada ?Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur? ilkesiyle faşist rejimlerde her gün rastlanan otorite söyleminin yerini Kemalist Türkiye´de ?demokrasi söylemi?nin aldığını söyler. Bu da, tam olarak siyasal demokrasinin ilkelerini içermektedir. Duverger bu kitabında Atatürk hakkında şunları yazar: ?Atatürk´ün liderliğindeki tek particilik, tekelciliğe dayanarak liberal demokrasiyi tıkamamıştır. Hatta Mustafa Kemal sahip olduğu güçten rahatsızlık duymuştur. Çeşitli fırsatlarla bu tekele son vermeye çalışmıştır.? Duverger´e göre ?bu olgu tek başına bile derin bir anlam taşımaktadır. Hitler Almanyası´nda ya da Mussolini İtalyası´nda böyle bir şey düşünülemezdi? Bunlar, her şeye rağmen, Kemal rejiminin plüralizme üstün bir değer tanıdığını ve pluralist bir devlet felsefesi çerçevesinde faaliyet gösterdiğini ifade etmektedir.? Duverger´ye göre, Türk tek-partisinin ?başta gelen özelliği, onun demokratik ideolojisindedir. Bu ideoloji, hiçbir zaman, faşist veya komünist ideolojiler gibi, bir tarikat veya kilise niteliği taşımamış; üyelerine bir iman veya bir mistik empoze etmemiştir? Partinin yönetici kadrolarının antiklerikal (ruhban sınıfına ve teşkilatına karşı olmak) ve akılcı tutumu, onları açıkça ondokuzuncu yüzyıl liberalizmine yaklaştırmıştır? Adının ?Cumhuriyetçi´ oluşu bile, bu partiyi, yirminci yüzyılın otoriter rejimlerinden çok, Fransız İhtilâli´ne ve ondokuzuncu yüzyılın terminolojisine yaklaştırmaktadır?