Şaban Külhancıoğlu


YAŞASIN HUKUK!


Bir gece ansızın cep telefonum çaldı. Açtığımda karşı taraftan şahsıma hakaretler yağıyordu. Şoka girmiştim bir süre ne olduğunu anlayamadım. Neden sonra sesin sahibi kişiyi tanıdım. Benim bir vesile ile tanıdığım ama o zamana kadar hiç bir olumsuzluk yaşamadığım biriydi bu kişi.. Bu hakaret ve tehditleri niçin yaptığını sorduğumda anlamlı bir cevap vermiyor hakaretlerine devam ediyordu. Şaşkınlık içerisindeydim ve bu duruma bir türlü anlam veremiyordum.. Evde benimle birlikte eşim ve oğlumunda sinirleri bozulmuştu. Herkes bir şeyler söylüyor,olaya tepkisini dile getiriyordu. Genç bir erkek çocuk babasıydım ve çılgınca bir şeylerin yapılmamasına meydan vermemem gerekiyordu. Kendimi toparlamak zorundaydım ve herhangi olumsuz bir duruma mahal vermemeliydim. Öyle de yaptım. Aklı selim düşünerek şikayette bulunmak üzere mahallemizdeki karakola gittim. Olayı bütün ayrıntıları ile anlattım. Maalesef... Ertesi gün yine o malum şahıs telefonda aynı tehdit ve hakaretlerine devam etti. İster istemez ailecek yeniden bir sinir harbi içerisine girdik ve psikolojimiz bozuldu. Aklımdan çılgınca şeyler geçmesine rağmen, sabır kapasitemin son limitini de kullanarak herhangi hukuk dışı bir şeye tevessül etmedim. Bıkıp usanmadan tekrar ikinci defa şikayet dilekçemi karakola ilettim. Evime gelip emniyet güçlerinin olaya müdahale etmesini bekledim. Nedendir bilinmez bu ikinci şikayetimin akabinde hakaret ve tehdit telefonları kesildi. Çok şükür,karakola verdiğim dilekçelerin semeresini almıştım. Akabinde beni rahatsız eden o malum şahısla mahkememiz olduğunu bildiren bir mahkeme celbi elime ulaştı. Olay yargıya intikal etmiş, Asliye ceza mahkemesinde tehdit ve hakaret davası açılmıştı. Nasıl sevindiğimi ve mutlu olduğumu anlatamam. Gelen mahkeme celbi ile devletin gücünü yanınızda hissetmeniz bir vatandaş olarak gurur vericiydi. Mahkeme gününü sabırla bekledim. Mahkeme gününe yakın bir zamanda, o malum şahsın yakınları beni arayarak davamdan vazgeçmem için ricacı olmaya başladılar. Kabul etmedim. Mahkeme günü gururla adliyenin yolunu tuttum. O malum şahsın babası ve kendisi adliyede yolumu gözlüyorlardı. Şikayetimden vazgeçmem için etrafımda dönüp duruyorlardı. ´´Biz ettik sen etme´´ türünden yalvarmaları havada uçuşuyordu. Yaptıklarının yanlış olduğunu,gerçekte psikolojik rahatsızlık problemi yaşadığını defalarca dile getirdiler. Uzun lafın kısası... Hukuk; benim hakkımı aramıştı. Beni mağdur edeni karşımda diz çöktürmüştü. Hukuka güvenim boşa çıkmamıştı. Sabırla hukuk yolunu takip etmiş ve yanlış bir yola tevessül etmemiş haklı iken haksız duruma düşmemiştim. Böylece, hukuk yolundan ayrılmamanın mükafatını almıştım. Ne gurur verici ne müthiş bir şeydi bu. Yaşasın HUKUK!