Osman Aydoğan


Veba ve Albert Camus -2-

‘’Sisifos Söyleni,’’ Albert Camus`nün II. Dünya Savaşı ortasında


Sisifos Söyleni

‘’Sisifos Söyleni,’’ Albert Camus`nün II. Dünya Savaşı ortasında yayımlanan deneme kitabıdır. 1942 yılında Fransa`da ‘’Le Mythe de Sisyphe’’ adıyla basılmıştır.

Ülkemizde bu kitap Can yayınlarından Tahsin Yücel’in çevirisiyle ‘’Sisifos Söyleni’’ ismiyle 1997 Yılında yayınlanır. Kitap, adını Yunan mitolojisinden alır ve yaşamı ve intiharı sorgularken, saçmayı başka bir deyişle uyumsuzu anlatır. Kitap; "Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır, intihar." cümlesiyle başlar.

Sisifos Söyleni’nde, “dünyanın saçmalığı” ve “yaşamın anlamsızlığı” gibi intihara varan yaşantılar, tarih ve edebiyatın belirli kişilikleri üstünden incelenir. Sisifos, Homeros`a göre ölümlülerin en bilgesiydi. Tanrıların, hep yeniden aşağıya yuvarlanacak taşı tepeye çıkarmakla cezalandırdığı Sisifos’un en önemli özelliği, cezasını bilinçli olarak kabullenmesidir. Camus’ye göre, dünyanın saçmalığını, yenilginin sonu gelmeyeceğini bile bile kötülüklere karşı çıkmak, yaşamaya anlam katmaktır. İnsanlığa gerçek boyutlarını ancak başkaldırı kazandırabilir. ‘’Sisifos Söyleni’’, çağdaş felsefenin en önemli yapıtlarından birisi olarak kabul edilmektedir.

Yabancı

Camus denilince, edebiyat alanında ilk akla gelen yapıt, 1942 yılında yayınlanan “Yabancı”dır. Konusu çok basittir. Öyküdeki her şey çok kısa bir zaman aralığında olup biter. Cezayir’de, bir rastlantı sonucu, bir Arap’ı öldüren orta sınıftan bir Fransız, Mersault, kendisini adım adım ölüme götüren süreci kayıtsız biçimde izler. Diğer kişilerin adı anılsa da roman kahramanının adını bile öğrenemeyiz.

Camus bu kitabında Fransız adaletini ince bir şekilde eleştirir ve Fransız adaleti ile inceden inceye dalga geçer. Camus’un ‘’Yabancı’’sı ile Kafka’nın ‘’Dava’’sı arasında büyük benzerlikler vardır. Camus, Kafka’dan etkilendiğini bizzat kendisi ifade eder. Bilindiği gibi Dava’nın kahramanı Joseph K., tutuklanma ve ölüm cezasına çarptırılma nedenini hiçbir zaman öğrenemeyecektir.

Ve yine Camus

Albert Camus’u henüz okumayanlar için; ‘‘Yabancı’’, ‘’Veba’’ ve ‘‘Düşüş’’ mutlaka okunmalı diye değerlendiriyorum.

Alber Camus yazılarında; gecelerin sonsuz olmadığını, adalet olmadan düzen olmadığını ve basın hürriyetinin, belki hürriyet fikrinin giderek aşağılanmasından en çok acı çekmiş olan hürriyet olduğunu ifade eder.

Albert Camus 04 Ocak 1960'ta yayıncısı Gallimard ile birlikte, daha önce '’ölmenin en absürd yolu'’ diye nitelemiş olduğu şekilde Paris’e dönerken araba kazasında ölür. Paris’e arabayla dönmeye Gallimard ikna etmişti onu. Kazadan sonra ceketinin cebinde Paris’e dönüş için tren bileti bulunur.

Hani bir söz vardı ya; ‘’kimsesizlerin kimsesi’’ diye. İşte Albert Camus da kendisini yalnız hissedenlerin, kendisini marjinal hissedenlerin, kendisini absürd hissedenlerin, kendisini dışlanmış hissedenlerin ve kendisini kimsesiz hissedenlerin yazarıdır.

Albert Camus okunmalı ki, Camus’un söylediği gibi ‘’gecelerin sonsuz olmadığını’’, ‘’adalet olmadan düzenin olmayacağını’’ ve ‘’basın hürriyetinin, hürriyet fikrinin giderek aşağılanmasından en çok acı çekmiş olan hürriyet olduğunu’’ bir kez daha anlayalım, idrak edelim…