Osman Aydoğan


Vatanım boylu boyunca kar altındadır

Karanfil Sokağı


Vatanım boylu boyunca kar altındadır

19. yüzyılın en önemli Fransız şairlerinden Charles Baudelaire’nin (1821-1867) bir sözü vardı. Derdi ki Baudelaire; “Ekmek yemeden üç gün hayatta kalabilirsiniz. Şiirden mahrum kalarak bir gün bile yaşayabilmeniz imkânsız ve bunun aksini her kim iddia ederse hata içindedir.’’ 

Üç – dört gündür yağan kardan sonra haberler de bütün ülkeyi kar altında gösterince ve Ankara'ya da kar yağınca aklıma Ahmed Arif’in ‘’Karanfil Sokağı’’ isimli şiiri geliyor. Bu şekilde de Baudelaire’nin dediği gibi hata içinde kalmayıp üstadın tavsiyesine de uyalım istedim.

Karanfil Sokağı

‘’Karanfil Sokağı’’ Ahmed Arif’in muhteşem şiirlerinden bir tanesidir... Bu şiir Ahmet Arif'in ilk ve tek şiir kitabı olan ''Hasretinden Prangalar Eskittim'' (Metis Yayıncılık, 2008) kitabında yer alır. Şiir şu dizelerle başlar:

‘’Tekmil ufuklar kışladı
Dört yön, onaltı rüzgâr
Ve yedi iklim beş kıta
Kar altındadır.

Kavuşmak ilmindeyiz bütün fasıllar
Ray, asfalt, şose, makadam
Benim sarp yolum, patikam
Toros, Anti-toros ve asi Fırat
Tütün, pamuk, buğday ovaları, çeltikler          
Vatanım boylu boyunca
Kar altındadır.’’

Şiir uzundur ama bu uzunluğu sanki şiirin son kıtası için yazılmıştır. Karanfil Sokağında bir kafede dal gibi, fidan gibi güzel bir kız oturmaktadır. Ancak bu kız oralı değildir; Altındağ’dan ya da İncesu’dandır… Yanakları al aldır, şarkısı bir yangın şarkısıdır. Şiirin tamamını yazımın sonunda vereceğim ama önce bu kısmını okuyalım:

‘’Karanfil sokağında bir camlı bahçe
Camlı bahçe içre bir çini saksı
Bir dal süzülür mavide
Al - al bir yangın şarkısı,
Bakmayın saksıda boy verdiğine
Kökü Altındağ'da, İncesu'dadır.’’

Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e

Ahmed Arif’in ‘’Karanfil Sokağı’’ şiirinde geçen kadının Leyla Erbil olduğu iddia edilir. Bu kanıyı güçlendiren ise Ahmet Arif’in âşık olduğu Leyla Erbil'e yazdığı mektuplardan oluşan kitabıdır: ''Leylim Leylim Ahmed Arif'ten Leyla Erbil'e Mektuplar'' (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2019)

Ancak ben; Ahmed Arif’in ‘’Karanfil Sokağı’’ şiirinde geçen kadının Leyla Erbil olmadığını düşünüyorum. Şöyle ki; Leyla Erbil İstanbulludur, kentsoyludur ve Leyla Erbil'in tüm tahsil hayatı İstanbul'da geçer... Leyla Erbil Ankara’da hiç bulunmaz… Leyla Erbil, hele hele o zaman bir gecekondu semti olan şiirde de adı geçen ne Altındağ ne de İncesu'dandır... Zaten şiirde de geçen kadının da ''saksıda boy vermesi'' sanki kentsoylu bir kadını değil de taşralı, gecekondudan bir kadın olduğunu anlatır gibidir... Dolayısıyla Ahmet Arif'in bu şiirinde bahsettiği kadının Leyla Erbil olmadığını düşünüyorum...

Ahmet Arif’in Leyla Erbil’e yazdığı mektupları da değerlendirecek olursam: Bu mektuplarda Franz Kafka'nın Sevgili Milena'sına, Halil Cibran'ın âşık olduğu Mey Ziyâde'ye yazdığı mektuplardaki derinlik yoktur diye düşünüyorum. Bu kadarını söylemek isterim.

Ankara'ya Öyle Yakışırdı ki Kar

Yılmaz Erdoğan, ‘’Ankara'ya Öyle Yakışırdı ki Kar’’ şiirinde Ahmed Arif’e ve bu şiire bir nazire yapar. Şiir yazarın ‘’Sahiler Düş Düşler Sahi’’ (Sel Yayıncılık, 2009) isimli kitabında yer alır. Şiir uzun, şiirin tamamını meraklıları için yazımın sonunda  vereceğim, şiirin son bölümü şu şekildedir:

‘’Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar.... 
Ha sonra belki Ahmed Arif’in aklına 
Hiçbir şairin aklına gelmeyecek 
-çünkü hiç kimse bir daha Ankara'yı 
O'nun kadar sevemeyecek -bir şiir islenir: 
Kar altındadır varoşlar 
Hasretim, nazlıdır Ankara..... 
Ustam yine sen bilirsin ama 
Hangi aralıkta bir şair ölmüşse 
İşte o, en netameli aydır bence. 
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar... 
Asfaltlar ışıldar... 
Yalanlar... 
Şimdi ve sonra ne zaman Ankara’ya kar yağsa 
Elim gönlüm, çocukluğum buz tutar.’’

Dönemeç

Ahmed Arif, ‘’Karanfil Sokağı’’ şiirinde ‘’Bir dal süzülür mavide’’ diye bir kadından bahsederdi ya. Necip Fazıl da muhteşem ‘’Dönemeç’’ şiirinde de Ahmet Arif’in ‘’Karanfil Sokağı’’ şiirinde geçen böylesi bir kadından ve böylesine bir yıldırım aşkından bahseder:

‘’Bir kadın sapıverdi önümden dönemece; 
Yalnız bir endam gördüm, arkasından, ipince. 
Ve görmeden sevdiğim, işte bu kadın dedim, 
Çarpıldım sendeledim.’’

İşte böylesine büyülü, efsunlu bir kuvvettir şiir... ''İpince bir endam'' ve ''mavide süzülen bir dal'' ile iki ucu birleştirir... İşte bu nedenle derdi zaten Ceyhun Atuf Kansu: ''Şiir yazılan toplumda asla umut kesilmez.” 

Şimdi şiir vaktidir… Bir buluşma yeridir şimdi şiirlerimiz, türkülerimiz, hüzünlerimiz... Şimdi hepimiz aynı karın altında değil miyiz?...

Ben "mucip sebebin" bilirim ve "kâfi delil" ortadadır...
Şimdi ve sonra

Ne zaman Ankara'ya kar yağsa

Elim, gönlüm, çocukluğum, buz tutar...
Benim gönlüm hala Ankara’dadır…