Osman Aydoğan


Uyan Sunam Uyan (2)


Bunlara benzer birçok rivayet vardır ancak hangisinin gerçek olduğu bilinmemektedir. Fahriye hanım bir kaza kurşununa mı kurban gitti, intihar mı etti yoksa Fahri Kayahan mı vurdu hala anlaşılamamıştır. Fahriye hanımın hayatını kaybetmesinin acısı Fahri Kayahan´da bir daha silinemeyecek etkiler bırakır. İçine kapanır. Bir nebze de olsa teselliyi müzikte bulur. İstanbul´a gelince ünlü müzisyenlerle tanışır. Bu isimler arasında Selahattin Pınar, Artaki Candan gibi isimler de vardır. 1937 yılında Almanya´ya giderek Polydor Plak firmasına 7 adet plak doldurur. Yurda döndüğünde sesinin ve bestelerinin güzelliği kısa süre de duyulmaya başlar. Birçok önemli bestesini de bu dönemde yapar. 1940´lı 1950´li yıllarda elde edeceği şöhretin temellerini bu dönemde atmıştır. 1937 yılında Atatürk´ün huzuruna çıkıp şarkı söylemiştir. Atatürk´ün daha önce duyduğu ve diline dolandığı Fahri Kayahan şarkısı ?Sarı Kurdelem?ı Ata´nın huzurunda söyleyince Atatürk de Fahri Kayahan´a ?Ben olsam kaymak ile beslerim? diyerek latife de bulunmuştur. 1940´lı yıllarda Müzeyyen Senar ile ?Kerem ile Aslı? Suzan Yakar ile ?Saz ve Caz? isimli filmlerde oynamıştır. Bazı filmlerde ise sadece tamburu ve sesi ile film müzikleri yapmıştır. Bunların yanında 60 film senaryosu yazmıştır. Bunlardan bazıları; Sarı Kordela, Şirvan ile Abuzer, Ezo Gelin, Bülbül, Öldüren Yumruk, Gümüş Kırbaç, Perçemli Aslan, Yıldızlardan Gelen Dilber, Sokak Rakkasesi? Dost meclislerindeki Fahri Kayahan sakin, duygulu, samimi kişiliğiyle tanınır. Hayatının son döneminde yaşadığı bir talihsiz olay daha vardır ki bu olay Fahri Kayahan´ın dayanma gücünü yitirmesine sebep olmuştur. 1969 yılında, gece yarısı evine döndüğünde evinin soyulduğunu görür. Bütün Plakları, elbiseleri, kıymetli özel eşyaları ve en önemlisi birçok bestesi çalınmıştır. Olay karşısında şok geçiren Kayahan hastaneye kaldırılır. Çilelerle ve sıkıntılarla dolu bir yaşamın ardından yaşanan bu olay karşısında vücudu ve gönlü dirençsiz kalmıştır. Yaklaşık bir ay hastanede yatar. Doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamayarak 22 Nisan 1969 Salı günü yaşama veda eder. Zincirlikuyu Mezarlığı´na defnedilir. Malatya maalesef Fahri Kayahan için hayatı boyunca acının bir simgesi haline gelmiştir. Yıllar sonra trenle Malatya´dan geçen Fahri Kayahan Malatya´ya bakar ve ?gözlerimi bağlayın ne Malatya beni görsün ne ben Malatya´yı? der. Zor bir hayatın ardından Malatyalı Fahri geride birbirinden değerli besteler ve patenti kendisine ait olan bir enstrüman yani ?cümbüş?ü bırakmıştır. Klasik Türk Müziği ile halk müziğini birbirine yaklaştıran bir tarzı vardı. Bugün Fahri Kayahan´ın yaşamı, kimliği unutulmaya yüz tutmuştur. Ama besteleri hala sevilmektedir, yaşamaktadır ve yaşamaya devam edecektir. Allah rahmet eylesini nûr içinde yatsın... İşte size onun bu hikâyede yer alan türküsü; Uyan Sunam Uyan Şafak söktü gine sunam uyanmaz Hasret çeken gönül derde dayanmaz Çağırırım sunam sesim duyulmaz Uyan sunam uyan derin uykudan Çektiğim gönül elinden Usandım gurbet elinden Hiç kimse bilmez halinden Uyan sunam uyan derin uykudan Bunca diyar gezdim gözlerin için Niye küstün bana el sözü için Dilerim Allah´tan sızlasın için Uyan sunam uyan derin uykudan Çektiğim gönül elinden Usandım gurbet elinden Hiç kimse bilmez halinden Uyan sunam uyan derin uykudan Yine de rivayetler vardır. Bu türkünün Erzurum yöresinden Haydar Telhüner´ ait olduğu, bir başka rivayete göre ise yöre olarak Sivas ve kaynak olarak Halil Sarıoğlu olduğu... Şimdi de Şükriye Tutkun´un sesinden: ?Uyan Sunam Uyan?. Dinlerken her bir dizede yüreğiniz sızlar... İçiniz burkulur?İçinizden siz de tekrarlarsınız dizeleri içiniz sızlaya sızlaya: ?´Dilerim Allah´tan sızlasın için´´? ?´Hiç kimse bilmez halinden´´? ?´Bunca diyar gezdim gözlerin için´´?. ?´Çektiğim gönül elinden´´? Ve demez mi en sonunda; ?´Uyan sunam uyan derin uykudan´´? Mübarek sanki Türk halkına sesleniyor; ?´Uyan halkım uyan derin uykudan´´?