Osman Aydoğan


Tutunamayanlar (2)


?´Bir dostun varlığı güzel bir şeydir. Fakat bir dosta ihtiyaç duymadan yaşayabilmektir önemli olan.´´ ?´Dış dünyanın zayıflara karşı nasıl insafsız olduğunu bildiğim için, bir korunma içgüdüsüyle, bazı masum kötülükleri bu çevreye silah gibi kullanma eğiliminden kurtaramadım kendimi.´´ ?´Hayata dayanamadığımız için espri yapıyoruz.´´ ?´İnsan kendini beğenmeden yaşayamaz. Kendini beğenirse diğer insanlar onun hayatını cehenneme çevirmeye çalışırlar. Bunun için, hem kendini beğenmeli hem de beğenmemelidir.´´ ?´Sen gene de alınıp hemen kaybolma. Yoksa ben de kaybolacağım. Kayboluyorum. Yaşamak, ölmek gibi değil. Bazı zorlukları var bir kere. Daha çok tehlike karşısında insan. Çoğunlukta değiliz, ezilebiliriz.´´ ?´Büyük ve güzel şeylerin dışarı çıkmasına izin vermiyor, korkuyoruz. Düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz. İşin içine bir kere acıma girerse, ondan bir daha kurtulamamaktan korkuyoruz.´´ ?´Anlam kadar insanın hayatını zehir eden bir kavram yoktur.´´ ´´Kitaplar yüzünden çok acı çekiyorum Esat ağabey derdi. Sanki hepsi benim için yazılmış.´´ ?Elini hiçbir kâğıda uzatmayacaksın: On emrin birincisi budur. Söze erken başlamayacaksın, hiçbir düşünce ileri sürmeyeceksin, hiç bir şey bilmezmiş gibi görüneceksin, garip şekilde giyinmeyeceksin, ellerini masaya dayamayacaksın, seni baştan savmalarına yol açmamak şartıyla kendisini acındıracaksın, gülümseyeceksin, bekleyeceksin... Ve hiçbir zaman ümide kapılmayacaksın.? ´´Boyumdan büyük işlere kalkmıştım. Şimdi, boyumdan küçük işleri başaramıyordum. Böylesine rezil bir yenilgi görülmemişti. Gücümü tahminde yanılmıştım...´´ ?´Unutulan herkesiz hatırlanması için ne kadar zaman geçiyorsa, o kadar zaman geçirmelisin mezarda.´´ ?´Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım, kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.´´ ?Her anı, ne yapmam gerektiğini düşünerek geçirdiğim için çabuk yoruldum.´´ ´´Kimse düşünmesini bilmiyor, düşündüğünü sanıyor.´´ ?´Değişmek, kendine yabancılaşmak demekti.´´ ´´Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi, boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.´´ ?´Hiçbir zaman daha anlamlı olmayı becerebildiğimi sanmıyorum." ?´Hayatlarıyla yanlış olanların, ölümleriyle en kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal, dediler: kaldım. Oysa kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni.? ?´Adam olmadığı için insanlığa vekâlet ediyordum.´´ ?´Sağlam olan yanlarımı, bildiğim bir dille anlatıyorlar. Hastalığıma gelince, Latinceye başvuruyorlar. Onlara güvenim kalmadı.´´ ?´Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim. Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda.´´ "Sabahları uyandığıma sevinemiyorum. Gecenin sıkıntısı, öğleye kadar sürdüğü için, sabahın verdiği diriliği yaşayamıyorum. Öğleden sonra da akşamın hüznü çöküyor..." "Daha doğrusu bana her şeyin öğrenilerek yaşanacağını öğrettiler. Yaşanırken öğrenileceğini öğretmediler." " ´Önce kelime vardı´ diye başlıyor Yohanna´ya göre İncil. Kelimeden önce yalnızlık vardı. Ve kelimeden sonra da var olmaya devam etti yalnızlık... Kelimenin bittiği yerde başladı; kelimeler söylenemeden önce başladı. Kelimeler, yalnızlığı unutturdu ve yalnızlık, kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde. Kelimeler, yalnızlığı anlattı ve yalnızlığın içinde eriyip kayboldu. Yalnız kelimeler acıyı dindirdi ve kelimeler insanın aklına geldikçe, yalnızlık büyüdü, dayanılmaz oldu." "Küçük kelimeleri kendine yakıştıramadı; oysa küçük kelimelerle suçlandı ve kendini küçük kelimelerle savundu." ?´Yalnızca kelimeler acıyı dindirdi. Ve kelimeler insanın aklına geldikçe yalnızlık büyüdü, dayanılmaz oldu.´´