ZEYNEP MÜLAYİM


Türkiye Neden Suç Cenneti ...


Hep merak etmişimdir yabancı ülkelerdeki insanlar nasıl oluyor da kurallara harfiyen bağlı kalıyorlar diye. Yerlere çöp atmıyorlar, hemen hemen hiç denecek düzeyde istismar, şiddet vakaları alacak verecek kısacası kaba olacak ama alavere dalavere işler olmuyor ya da istisna olarak yaşanıyor diye.. Sorun olan insan doğamızda yani fıtratımızda mı, eğitim verdiğimiz yavrularımızın yanlış-eksik yetiştirilmesinde mi yoksa kanunlar düzenlemelerde ki eksiklikler ya da yanlış uygulamalar da mı yoksa tamamı mı.. Bu bağlamda benim okuduğum sizlerle de paylaşmak istediğim Hakim Necati Dastan´ın güzel bir yazısı var. Necati Dastan Türkiye neden suç cenneti diyor; İnsanların Kırmızı ışıkta geçmesini önleyemiyorsanız yaşadığınız ülkenin bir suç cennetine dönüşmesini de önleyemezsiniz. Nasıl mı? Yakından görelim. Kırmızı ışık bir sembol,kurallara uymayı belirleyen bir sembol. Aslolon şudur: Bir ülkede devlet tarafından konulan kurallar rahatlıkla ihlal edilebiliyorsa o ülkede suç işlemek alelade bir alışkanlık ve üstün bir davranış haline gelir. Zira sarsılan devlet otoritesidir akabinde dejenere olan bilinçaltımızdaki kurallara saygı duygusudur... Otoritesini koruyamadığınız devletin hiçbir fonksiyonunu da koruyamazsınız. Güvenlik ve kanunlar buna dahildir. KIRIK CAMLAR TEORİSİ "Suçlarla mücadeleyi nasıl başardın" sorusuna New York´un efsane Belediye Başkanı Giuliani´nin cevabı şöyle olmuştu.. "Metruk bir bina düşünün. Binanın camlarından bir tanesi kırıldığında, o camı hemen tamir ettirmezseniz, kısa sürede, yoldan geçen herkes eline bir taş alıp, binanın tüm camlarını kırar. Benim yaptığım şey ilk cam kırıldığında onu hemen tamir ettirmek oldu. Bir elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine, biri, bir torba çöp bıraksın. O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen, çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk konan çöp torbasını kaldırttım." Çünkü siz bunu yapmadığınızda insanlar o bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünüyor, diğer camları da kırıyorlar. Ardından daha büyük suçlar geliyor; bir süre sonra o sokak, polisin giremediği bir mahalleye dönüşüyor. Bunu anlayan New York polisi, önce küçük suçların peşine düşmüş. Metroya bilet almadan binenleri, apartman girişlerini tuvalet olarak kullananları, kamu malına zarar verenleri, hatta içki şişelerini yola atanları bile yakalayıp haklarında işlem yapmış. Kırık Cam Teorisi" ABD´li suç psikologu Philip Zimbardo´nun 1969´da yaptığı bir deneyden ilham alınarak geliştirilmişti.