Osman Aydoğan


The Post (2)


Filmde Amerikan efsaneleri Eisenhower ve Kennedy bir cümlede geçiştirilerek, bütün kötülükleri -tarihi olarak da günah keçisi olan- Nixon´ın üzerine atılıyor. Yani kötü olan Amerika değil, kötü olan Nixon mesajı veriliyor? Filmdeki her bir diyalog adeta mesleğin temel ilkeleri üzerine hatırlatmalardan oluşuyor. Hele bir gazeteci dayanışması var ki, unutulmaz: The New York Times´a yönelik mahkeme kararının ardından Bradlee (Tom Hanks), ekibine ?Onlar kaybederse biz de kaybederiz? uyarısında bulunuyor... Filmde geçen bir cümle; ´´Bir askerî harekât siviller (hükümet) tarafından çok sıkı kontrol edilmelidir.´´ Filmin sonunda geçen tarihi bir cümle daha; ?Basın yönetenlere değil yönetilenlere hizmet için vardır.? Yine filmin sonunda bizlere de tanıdık gelen bir talimat: ?´Hiçbir Washington Post muhabiri bundan sonra bir daha Beyaz Saray´a girmeyecektir!´´ Filmin gösterdiği bir diğer gerçek: ?´Bir ülkede bağımsız yargı olmadan basın özgürlüğü asla söz konusu olamaz.´´ Filmin bir de bizimle, ülkemizle bir bağı var. ´´Filmin bizimle ne ilgisi olabilir ki´´ diyecek olursanız ? boşuna beklemeyin ? ülkemizdeki basına açılan çeşitli davalara atıfta bulunmayacağım. Filmin bizimle şöyle bir ilgisi var: Film başrol oyuncuları girişte söylediğim gibi Tom Hanks ve Meryl Streep. Özellikle Meryl Streep filmde fevkalade üstün bir performans sergiliyor. Ancak filmde öne çıkan bir karakter var ki işte o karakter bizimle ilgili... İşte filmde öne çıkan o karakter, oyuncu Bob Odenkirk´in canlandırdığı Washington Post muhabiri Ben Bagdikian bizim hemşerimizdir. 1920 Maraş doğumludur. Aynı zamanda gazetecilik profesörüdür. Noam Chomsky´yi etkilemiştir. Medya ve iletişim uzmanı olan Robert W. McChesney tarafından yüzyılın en iyi gazetecilerden biri olarak tarif edilmiştir? 1983 yılında yazdığı ´´The Media Monopoly´´ kitabında medyanın tekelleşmesi uyarısında bulunarak bütün Amerikan medyasının toplam 50 kişinin elinde toplandığını, bir salona sığacak kadar az sayıda insanın bütün medyayı yönetmesinin oldukça tehlikeli olduğunu söyler. Kitabının 2004 basımında ise bu sayıyı beş olarak güncelleyerek, tehlikenin geldiği boyuta işaret eder. (Sahi ülkemizde medya kaç kişinin tekelindedir?) 2016 Mart ayında da vefat etmiştir.. Toprağı bol olsun? Sinema sadece bir eğlence aracı değildir. Eğer sinemaya bu gözle bakılırsa bu film hiç de eğlenceli bir film değildir, aksine sıkıcıdır da denilebilir. Basın hürriyeti, yargı bağımsızlığı ve sınır ötesi askerî bir harekât konusunda zor dönemlerden geçen bir ülkenin vatandaşı olarak bu filmi kesinlikle kaçırmayın derim. Geleceğin Oscar´lık filmlerinde birisi diye düşünüyorum?