Osman Aydoğan


Temcit füzeleri 

‘’Temcit’’ ve ‘’temcit pilavı’’


Temcit füzeleri 

‘’Temcit’’ ve ‘’temcit pilavı’’

‘’Temcit’’; tazim, sena ve dua etmek anlamında kullanılan Arapça kökenli bir sözcüktür. Temcit, aynı zamanda kutsal üç aylar olan Recep, Şaban ve Ramazan ayları süresince, sabah ezanından sonra minarelerden belli makamlarda okunan bir ilahidir.

Temcidin Ramazan ayında ayrıca şöyle bir işlevi de vardır: Temcit, Ramazan ayında sabah ezanından yaklaşık on – onbeş dakika önce okunarak sahura kalkamayanların sahura kalkmasına yardımcı olur. Daha önce sahura kalkmayı kaçırmış ancak temcidi duyarak sahura kalkanlar –yeni yemek yapmak için vakit kalmadığından- akşamdan kalma yemeklerini alelacele ısıtıp sahurlarını eda ederler. Bu yemeklerin de başında pilav gelir. İşte bu şekilde ikinci kez ısıtılarak sahur sofrasına konulan akşamdan kalma pilava da "temcit pilavı" denir. Yani ‘’temcit pilavı’’ ayrı, farkı ve özel bir pilav değildir.

‘’Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp öne sürmek’’ deyimi de buradan gelir. Bu deyim aynı zamanda bir olayın veya durumun bıktırırcasına (akşam yemeğini sahurda ısıtarak yemek gibi) tekrar tekrar gündeme getirilmesini eleştirmekte kullanılan bir deyiştir.

S-400 füzeleri

Biliyorsunuz aylardır S-400 ile yatıp S-400 ile kalkıyoruz. Dolaysıyla da yazımın başlığını da hoş göresiniz. S-400 füzeleri oldu artık temcit füzeleri…

Son üç güne bir geri gidelim…

Günlerden 14 Ocak 2021, Perşembe günü. Bir grup gazetecinin sorularını yanıtlayan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, gazetecilere şu demeci veriyor:  (Demecin ana hatları)

"ABD ve Avrupalılarla görüştük. Maliyet, teknoloji transferi, ödeme şartları, teslimat, üretim gibi konularda maalesef uygun cevaplar alamadık. Buna olumlu cevap veren Rusya'dan bunu ülkemiz için temin etmemiz gerekti. Halen (birinci paket için) kontrol ve muayeneler, kabul testleri var, bunlar sürüyor... Ortada S-400 ile F-35'in çalışmasından çıkacak problemler olduğu iddiası var. 'Beraber çalışalım' dedik, ABD'li müttefiklerimiz S-400 olduğu sürece ortak çalışma olmayacağı görüşündeler... ABD tarafı çözüm isterse teknik düzeyde çalışmalarla buna çözüm bulunabilir... ABD ile ortak yapabileceğimiz işler var, hem iki ülkenin hem NATO hem bölge ve dünya yararına... ABD'li müttefiklerimizin durumu anlamasını bekliyoruz. Öbür türlü ısrar, inat olduğu sürece olay sürüncemede kalıyor. Müttefikliğe uygun olmayan tehdit dili, yaptırımların kabulü mümkün değil. F-35 için ciddi zaman ve enerji harcandı. Bunun durdurulması ciddi sorun... Biz şimdi hasım mıyız? Biden döneminde ABD'nin bu kararını gözden geçirmesini ve normalleşmeye geçmeyi bekliyoruz. Bu toplantının (Patriot – S-400 uyumu ile ilgili) yeniden başlatılmasını bekliyoruz. Ama konuşma, cevap olmadan yaptırımlarla, tehdit diliyle bir yere varmak mümkün değil. Diyalogla ancak çözüm bulabiliriz. İki ülkenin askerî alanda işbirliği ve müttefikliği varken CAATSA yaptırımlarını yanlış buluyorum.’’

Günlerden 15 Ocak 2021, Cuma günü. Cuma namazı çıkışışında Cumhurbaşkanı Erdoğan, S400 konusu hakkında gazetecilere şu açıklamayı yapıyor:

"Bizim savunma sanayine yönelik atacağımız adımları hiçbir ülke belirleyemez. Bu tamamıyla bizim alacağımız karara bağlıdır. Biz Rusya ile S400 için birinci paketi halletmiştik, şimdi de ikinci paket devam ediyor. Ay sonu Rusya ile görüşmelerimiz olacak. Biden yönetiminin bu noktada ne diyeceğini bilmeyiz. Bileceğimiz tek şey, Trump döneminde olduğu gibi kendi savunma noktasında adımları bir yerden izin alarak atamayız. Biz bir NATO ülkesiyiz. NATO'da birlikte olduğumuz ülkelerin bize yön vermesini kabul edemeyiz. Çok ciddi bir parayı ödediğimiz halde F-35'ler ne yazık ki hala verilmedi. Bu tabii bizim uluslararası diplomaside Amerika'nın bir müttefik ülke olarak bize yaptığı çok ciddi bir yanlıştır. Temenni ederim ki Sayın Biden'ın görevi üstlenmesiyle birlikte görüşmelerimizi yaptıktan sonra, çok daha olumlu adımları atar ve bunları da yoluna koyarız." 

Şimdilik bu demeçler burada kalsın. Şöyle bir yakın tarihe gidelim…

Türkiye’nin uzun menzilli hava savunma sistemleri arayışı ve ihale süreci

Türkiye uzun menzilli hava savunma sistemleri alımı için ihaleye çıkarak dört ülke ile görüşmeler yapıyor. Bu ülkelerden ABD; Patriot,  Çin; FD 2000, Rusya; Antey 2500 ve Fransız-İtalyan ortaklığı; Samp-T füzeleri ile ihaleye katılıyor. Bu ülkelerle uzun süre görüşmeler yapılıyor.

Bu konu Türkiye’de yanlış ve eksik bilindiği için bu konuyu biraz açarak uzun uzun anlatmam gerekiyor.

Bu görüşmelerde Türkiye hep ‘’yerli katkı ve offset’’ şartını koyuyor. Hiçbir ülke bu görüşmelerde füze teknolojisini vermese de araç, taşıt ve rampa gibi parçaların Türkiye’de üretilmesine hayır demiyor… Bu konuda Çin yaklaşık %28 oranında yerli katkıya onay veriyor. ABD de Patriot füze sisteminde araç, taşıt ve rampa gibi parçaların Türkiye’de üretilmesine %8 gibi yerli katkı payı sunuyor. Ancak Rusya yerli katkı konusuna hiç sıcak bakmıyor ve sıfır yerli üretimle teklifinde ısrarcı oluyor…

Bu ihale 2013 yılında sonuçlanıyor. Rusya’nın teklifi olan Antey 2500 füzeleri için yerli katkı payı sunmadığı ve fiyatı en yüksek olduğu için Rusya ihaleden eleniyor. İhalede firmaların verdikleri fiyat teklifleri de şu şekilde oluyor: Çin, FD 2000 için: 3.5 milyar dolar, Fransa-İtalya ortaklığı Samp-T için: 4.4 milyar dolar ve ABD, Patriot için: 4.5 milyar dolar fiyat veriyorlar. Dolaysıyla yerli katkı ve fiyat açısından uygun olduğu için ihaleden Çin birinci sıradan çıkıyor. Rusya ihaleden elenmesine rağmen Putin işin peşini bırakmıyor ve başlangıçta verdiği 9.9 milyar dolar olan teklifini fiyat konusunda yenileyerek, 5.2 milyar dolardan aşağıya çekiyor… Ancak Rusya’nın bu teklifi de dikkate alınmıyor.

Ancak ihale de sonuçlanmıyor. Savunma Sanayii Müsteşarlığı, ABD; Patriot, Çin; FD 2000 ve Fransız-İtalyan ortaklığı; Samp-T füzeleri ile ihaleye katılan üç firmaya tekliflerini yenileyerek, 31 Ocak 2014 tarihine kadar vermelerini istiyor.

31 Ocak 2014 tarihli İcra Komitesi Toplantısı'nda ihaleye katılan firmaların teklifleri değerlendiriliyor. Bu tekliflerde Çin, ortak üretim ve yüzde 30 yerli katkı oranı ile birinci sırada kalıyor. Fransız-İtalyan ortaklığı yerli katkı oranını yüzde 10-12 arasında tutarak ikinci sırada kalıyor. ABD ise Patriot için ilk teklifinde %8 olarak sunduğu yerli katkı oranını %30 civarına çıkarıyor ancak üçüncü sırada kalıyor.

İhaleyi 3.5 milyar dolar fiyat önerisi ve 80 puanla birinci sırada tamamlayan Çin, ortak üretim ve 1.1 milyar dolarlık iş payı sunuyor. Türkiye-Çin ortak üretimi FD 2000 tipi Uzun Menzilli Füzelerin üretimi Ankara'da yapılması düşünülüyor. ROKETSAN, ASELSAN ve AYESAŞ füze üretiminde 1.1 milyar dolarlık bir iş hacmiyle Çinlilerle ortak üretimi planlanıyor. Türkiye'de üretilecek olan FD 2000 tipi Uzun Menzilli Füze savunma sistemlerinin taşınması ve havaya fırlatılması için 250 adet BMC kamyonu füze rampalarının taşıyıcı özelliğine göre modifiye edilerek yararlanılması öngörülüyor. Ayrıca Türk mühendisleri tarafından tasarlanacak olan Yüksek İrtifa Gelişmiş Hava ve Füze Savunma Sistemi'nin üretilmesinde Çin'in Türkiye'ye teknik destek sağlaması da öngörülüyor. 

Ancak ihale sonuçsuz kalıyor. Türkiye ihalede birinci çıkan Çin ile bir sözleşme imzalamıyor.

İhaleden ikinci sırada kalan Fransız-İtalyan ortaklığı; Samp-T füzeleri için Fransa, İtalya ve Türkiye’nin savunma bakanları, 8 Kasım 2017 tarihinde NATO sistemleriyle uyumlu ortak hava savunma sistemi üretimi için niyet beyanı imzalıyorlar. Bunun ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Paris ziyareti esnasında 05 Ocak 2018 tarihinde Eurosam’ın  (Eurosam; Fransa ve İtalya ortaklığında kurulan özel bir savunma sanayi şirketidir) Türk savunma sanayi şirketleri ASELSAN ve ROKETSAN’la Samp-T hava savunma sisteminin geliştirilerek ortak üretimini konusunda bir anlaşma imzalanıyor… Bu anlaşmaya göre İtalya-Fransa-Türkiye'nin ortak olduğu hava savunma sistemi 2020’li yılların ortalarında üretilmesi öngörülüyor… Ancak anlaşma yürümüyor….

Bu arada, 24 Kasım 2015 tarihinde sınır ihlâli nedeniyle Suriye-Türkiye sınırında bir Rus uçağı Türkiye tarafından düşürülüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 12 Eylül 2017 tarihinde Rus yapımı S-400 füze savunma sisteminin satın alınması konusunda imzaların atıldığını ve Türkiye'nin kapora ödemesini Moskova'ya gönderdiğini açıklıyor. O günkü Hürriyet gazetesinin haberine göre, Kazakistan'dan Türkiye'ye dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "S-400 ile ilgili arkadaşlarımız imzalarını attılar. Bildiğim kadarıyla kaporayı da verdiler" diyor…

Bir başka anlatımla; Türkiye, Antey 2500 füzeleri ile ihaleye katılıp ihaleden elenen Rusya’dan ihale olmaksızın anlaşarak 2.5 milyar dolar tutarında hiçbir yerli katkı olmaksızın S-400 füze sistemleri satın alıyor…

''ABD, Türkiye'ye Patriot satmak istemedi'' diye basında bir söylem bulunuyor. Anlattığım gibi bu söylem doğru değildir. ABD, Türkiye'ye Patriot satmak istediği gibi hatta füze teknolojisi hariç araç, taşıt ve rampa gibi Patriot parçalarını Türkiye’de üreterek %30 civarında bir yerli katkı imkânı bile sunuyor…  

Uzun menzilli hava sistemleri üretiminde hiçbir ülke füze teknolojisini bir başka ülkeye vermediğini burada tekrar aktarmak istiyorum…

Türkiye, uzun menzilli hava savunma sistemlerinden hangisini alacağına karar verme sürecindeyken ABD bir yasa çıkarıyor…

CAATSA

2 Ağustos 2017 tarihinde Başkan Trump,  CAATSA (Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası) yasasını imzalıyor…

CAATSA, “Rusya Federasyonu’nun savunma ya da istihbarat sektörleriyle ya da bunlar adına çalışan kurum ve kişilerle önemli düzeyde alışverişte bulunan kişi ve kurumlara yaptırım uygulanmasını" öngören ve İran, Kuzey Kore ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların da dayanağı olan bir yasa idi....

ABD Başkanı Trump, 70 sayfalık CAATSA metninde listelenen 12 yaptırım kaleminden en az beşini bu yaptırımları delen ülkeye karşı bu yasa gereği uygulamak zorunda kalıyor…  

İnsan sormadan edemiyor

Bu yasanın Trump tarafından imzalandığı tarih, girişte bahsettiğim gibi 2 Ağustos 2017.

Türkiye’nin ise Rusya’dan S-400 alımı ile ilgili olarak karar verdiği tarih ise yukarıda anlattığım gibi 12 Eylül 2017… Yani ABD’de CAASTA, 2 Ağustos 2017 tarihinde Başkan Trump tarafından imzalanıyor ve bu tarihten 40 gün sonra da Türkiye Rus yapımı S-400 almak için Rusya ile anlaşma imzalıyor.

Yani insan sormadan edemiyor; CAASTA’nın öngördüğü yaptırımları bile bile Rusya ile nasıl oluyor da S-400 anlaşması imzalanıyor? Ülkenin yetkililerini uyaracak hiç mi bir hariciyecisi yoktu, hiç mi bir askeriyesi, hiç mi bir aklıselimi yoktu?

ABD tarafı, S-400’ler imzalandıktan sonra da Trump tarafından imzalanan CAASTA yürürlüğe girmeden önce Türkiye’ye göreceği zararlar doğrultusunda uyarı üstüne uyarı yapıyorlar.

CAASTA Türkiye’ye karşı uygulanıyor

CAATSA, 2 Ağustos 2017 tarihinde imzalanmasından sonra yasa, bürokratik süreci izleyip ABD Başkanı Trump tarafından 14 Aralık 2020 tarihinde onaylanıyor.  

Bu şekilde NATO tarihinde ilk kez ABD, bir NATO müttefikine, Türkiye’ye,  “ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası” (CAATSA) bağlamında yaptırım uygulamış oluyor…

CAASTA yaptırımları neler getiriyor

Bu CAATSA yaptırımları ilk kez bir NATO üyesine uygulanıyor. Her ne kadar ABD’li yetkililer yatıştırıcı açıklamalar yapsalar de bu yaptırımlarla Türkiye, bir nevi ABD'nin düşmanı olarak kabul ediliyor…

Yaptırımların içeriğini ve neler öngördüğünü bu sitemde 19 Aralık 2020 tarihinde ‘’S-400 ve ABD CAATSA yaptırımları’’ başlığı ile anlatmıştım. Bu yazımda CAASTA’nın ne getirip ne götürdüğünü detaylıca izah etmiştim.

Ancak yine de CAASTA’nın ne getirdiğini çok özetle şunları söyleyebilirim:  

Türkiye F-35 programından çıkarılıyor, Türkiye, önceden parasını ödediği (1.25 milyar dolar)  F-35 savaş uçaklarını alamıyor... ABD 2021 yılı Savunma Bütçesinde bu paranın Türkiye’ye geri ödenmesi öngörülüyor. ABD, F-35 üretim programı kapsamında Türkiye’nin üreteceği 11.5 milyar Dolarlık ileri teknoloji F-35 parça siparişini de iptal ediliyor. Ancak Kale, Alp Havacılık ve TAİ gibi şirketlerde üretimi başlamış olan parçalar 2022 yılına kadar azalarak üretimlerine devam edip bu tarihte üretimleri sona eriyor. Türkiye ile ABD savunma kuruluşları arasındaki ilişkiler donduruluyor… SSB, artık ABD’den teknoloji alamıyor.

CAATSA yaptırımlarının Türkiye’ye yönelik en büyük etkisi Türkiye'nin savunma alanında işbirliği yaptığı diğer ülkelerle olan ilişkilerine yansıyacağı ve CAATSA yaptırımlarının bu ülkeleri de etkileyerek baskı altına alacağı değerlendiriliyor… Artık bu ülkeler Türkiye ile yapacakları Savunma Sanayi işbirliğinde ABD’nin ağırlığını hissedecekleri değerlendiriliyor…

Bu kapsamda ATAK Saldırı Helikopteri Projesi, Altay Tankı Projesi, Milli Muharip Uçak Projesi ve Hava Savunma Sistemleri projelerinin olumsuz olarak etkileneceği değerlendiriliyor.

Türkiye, bu yasanın öngördüğü daha büyük yaptırımlar nedeniyle 2,5 milyar Dolar ödeyip Rusya’dan satın aldığı S-400 füzelerini 2019 yılı Eylül ayından beri aktif hale getiremiyor…

Türkiye, S-400 nedeniyle, motoru ABD menşeli olmasından dolayı ABD ihraç lisansı vermediği için Pakistan’a satışını yaptığı 1.5 milyar Dolarlık ATAK Saldırı Helikopterini üretip teslim edemiyor…

Almanya izin vermediği için Altay Tankı Projesi, Fransa izin vermediği için Eurasam ile anlaşması yapıldığı halde Samp-T hava savunma sistemini projesi ilerlemiyor.

Özellikle CAATSA yaptırımlarının devreye girmesi ABD’de devam eden Halkbank davası, Zarraf davası gibi henüz sonuçlanmamış davaları da menfi yönde etkileyeceği değerlendiriliyor…

Ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, S-400'ler Türkiye'de kaldığı veya Türkiye, S-400 konusunda ABD'yle uzlaşmadığı sürece, yaptırımların artarak devam edeceği anlamında açıklamalarda bulunuyor... 

Türkiye S-400 le yatıp S-400 ile kalkarken ve bu nedenle de ABD ile papaz olmuşken, F-35, Altay Tankı, ATAK projelerinde sorun yaşarken Türkiye’de bakın neler oluyor?

3. ASRİCA Uluslararası ASSAM İslâm Birliği Kongresi

Cumhurbaşkanlığı Askerî Danışmanı Em. Tuğg. Adnan Tanrıverdi liderliğinde 2017 yılından bu yana da her yıl "ASRİCA Uluslararası ASSAM İslâm Birliği Kongreleri" düzenleniyor. (ASRİKA ‘’ASYA-AFRİKA’’)

Bu kongrelerin amacı; “İslâm Ülkeleri Konfederasyonu’’ kurarak ortak yargı, ortak savunma, ortak dış politika ve ortak icra organlarının kurulması olarak öngörülüyor.

Bu maksatla da bir taslak ‘’anayasa’’ hazırlanıyor. Bu taslak anayasada bu devletin başkenti İstanbul, resmi dili Arapça olarak ifade ediliyor. Bayrak ise, “şekli kanunla belirlenen kırmızı-yeşil zemin üzerine beyaz ay ve milli devlet sayısı kadar yıldızlı bayrak” olarak ifade ediliyor.

Bu kongrelerin üçüncüsü 19-20 Aralık 2019 tarihinde “İslâm Birliği İçin Ortak Savunma Sanayi Üretiminin Usul ve Esaslarının Tespiti” başlığında, “ASRİKA Ortak Savunma Sanayi Üretimi” ana temasında, 45 İslâm ülkesinden temsilcilerin katılımıyla icra ediliyor…

ASRİKA İslam Devletleri Konfederasyonu kabinesinde, Savunma Sanayi Bakanlığı beş bakanlıktan birisi olarak teşkil ediliyor ve Savunma Sanayi Bakanlığı’na bağlı olarak İslam devletlerinde Savunma Sanayi Ürünü ile ilgili olarak; ortak üretim, AR-GE, standardizasyon, sertifikasyon, akreditasyon, kodifikasyon ve bakım onarım merkezlerinin teşkil edilmesi öngörülüyor…

Bu kongre Cumhurbaşkanlığı Askerî Danışmanı liderliğinde ve devlet kurumlarının ve AKP’li belediyelerin sponsorluğunda yapılıyor…

Tabii ki bu kongrelerden ne ABD’nin ne de Almanya’nın haberi oluyor!… Basına açık bu kongreleri kimsecikler duymuyor. Sonra da ABD bize niye F-35 programından çıkarıyor, niye ATAK motoru ihracına izin vermiyor, niye Patriot teknolojisi vermiyor, Almanya bize niye Altay Tankı için tank motoru vermiyor diye kafa yoruyoruz…

NATO ve AB Liderler Zirvesi

ABD’de Joe Biden 20 Ocak 2021 tarihinde göreve başlıyor. Önümüzde 17 Şubat 2021 tarihinde NATO Liderler Zirvesi, 25 Mart 2021 tarihinde ise AB Liderler Zirvesi bulunuyor…

Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve hem de Milli Savunma Bakanı Akar tarafından son aylarda yaptıkları açıklamalarda ABD ve AB’ye ılımlı mesajlar veriliyor.

Bu açıklamalarda; Türkiye’nin yerinin ve geleceğinin Avrupa’da olduğu, Türk milletinin AB’ye tam üyeliği arzu ettiği, AB ile müzakerelerde yeni bir beyaz sayfa açmak istedikleri, ülkede hukuk ve ekonomi reformları yapacakları mesajlarını veriyorlar. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 Ocak 2021 tarihinde AB ülkeleri büyükelçileriyle yaptığı toplantıda onlara şöyle sesleniyor. “2021-2023 arası AB Ulusal Eylem Planımızı güncelledik. Bu süreçte sizden gerek Brüksel’e gerek başkentlerinize yapacağınız yönlendirmelerle Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılmasına destek vermenizi bekliyoruz.”

Bu açıklamaların hem 17 Şubat 2021 tarihinde yapılacak olan NATO Liderler Zirvesine hem de 25 Mart 2021 tarihinde yapılacak olan AB Liderler zirvesine dönük olduğu değerlendiriliyor.

Sonuç

Bir taraftan ABD’ye bizi niye F-35 programından çıkardı, niye bize Patriot teknolojisi vermiyor diye sitem ediliyor. Diğer taraftan Rusya’dan S-400 alınıyor. Hatta ikinci parti S-400’lerin satın alınmasından bahsediliyor. Bir diğer taraftan ise Cumhurbaşkanlığı Askerî Danışmanı liderliğinde, devlet kurumlarının sponsorluğunda kongreler düzenleyip bu kongrede “İslâm Ülkeleri Konfederasyonu’’ kurarak ortak yargı, ortak savunma, ortak dış politika, ortak icra organlarının kurulmasının yanında ‘’ortak savunma sanayi’’ kurulması planlanıyor…

Bu arada da her daim S-400 füzeleri temcit pilavı gibi habire gündeme getiriliyor. Ülkenin acil güvenlik ihtiyacı için S-400 uzun menzilli hava savunma sistemi alınıyor ancak bu silahlar bir buçuk yıldır aktif hale getirilemiyor. S-400’le sorun oluyorsa eğer iade de edilmiyor veya bir üçüncü ülkeye hibe de edilmiyor… Tam tersi ikinci parti S-400 alımından bahsediliyor…

17 Şubat 2021 tarihinde, CAASTA gölgesinde yapılacak olan NATO Liderler Zirvesine ve 25 Mart 2021 tarihinde, 11-12 Aralık 2020 tarihindeki AB Liderler Zirvesinde alınan yaptırımlar gölgesinde yapılacak olan AB Liderler Zirvesine kadar bu soruna bir çözüm bulunması gerekiyor ancak bu yönde söylem dışında bir eylem de gözükmüyor…

Aylardır diyeceğim ama yıllara döndü. Eylül 2019 tarihinde beri S-400 ile yatıp S-400 ile kalkıyoruz.. S-400 füzeleri oldu artık temcit füzeleri…