Oğuz Gümüşkaynak


Tarih tekrarlıyor mu?


1940´lı yılların sonu muhteşem Demokrat Parti her seçimde zafer güç bende diyor, önlenemez yükseliş seçim zaferleri öylesine gözlerini döndürmüştük ki mağrurlanma padişahım sözü bile söylenmiyordu. Osman Bölükbaşı´nın memleketi Kırşehir´i kazanamayınca Kırşehir´i ilçe yapıp Nevşehir´e bile bağlamışlardı. Osman Bölükbaşı kürsüye çıkıp Kırşehir´i köy yapsanız, Kırşehirliler beni başına muhtar yapar diye de meydan okumuştu. Ana muhalefet lideri İsmet İnönü´ye saldırılar, Kayseri sınırında İsmet paşayı Kayseri´ye sokmamak için trenin yolunun kesilmesi paşanın trende beklemesi CHP lilerin CHP liyim demeye dahi cesaret edemediği yıllar. İsmet paşanın oy deposu memleketi Malatya´yı bölmeleri hilafet isteriz sesleri, Said´i Nursi´nin cübbesinin adeta bayrak yapılması Türkiye´nin aydınlık yolu köy enstitülerin kapanması, uçak fabrikasının kapısına kilit vurulması zeytin ağaçlarının katledilmesi süt deposu ülkemizde köylüyü şehre indirip öğrencilere ne idügü belirsiz ABD yapımı süt tozunun dağıtılması, muhalif basının susturulması bizimle hiç alakası olmayan Kore savaşında meclise bile sormadan gariban çocuklarının Kore´ye gönderilip Kore´de katledilmesi bütün bunların başarı gibi halka sunulması. Bir gün İsmet paşanın meclis kürsüsünden demokrat parti sıralarına dönüp beyler öyle bir gün gelecek ki sizi ben bile kurtaramam söylemi demokrat partililere idam cezaları verilirken itiraz eden demokrat partili vekillere mahkeme başkanının sizi buraya tıkan güç benden bunu böyle yapmamı istedi cevabı. Ülkem çok çalkantılar yaşadı ama aydın bir toplumun yaratılmasının önüne sürekli geçildi ve halada geçiliyor. Şartlarda devam ettiği sürece geçilecek işte bin dokuz yüz altmışa bin dokuz yüz yetmişe bin dokuz yüz seksene giden yolların en büyük nedeni cehalet ve gücünü iktidarlarından alan bireylerin hataları idi. Ülkemin üzerinde oynanan her oyununda aktörlerin en büyük malzemesi din simsarlığı olmuştur tarih ne zaman tekerrür etse enkazın altında halkım kalmıştır ama ?