Osman Aydoğan


Suriye´den şehitler gelirken? (2)


Clausewitz´in ?´Savaş Üzerine´´ adlı eseri zor ve çelişkilerle dolu görünse de fikirlerini şu şekilde basitleştirerek özetleyebilirim: ?´Savaşı küçük çapta tutabileceğinizi ve makul ölçülerde zapt edebileceğinizi zannetmeyin.´´ "Kuvvetlerini kötü kullanan ülkenin siyaseti iflasa sürüklenir." ?´ ?Mutlak Savaş´ haline dönüşen bir savaşın hiçbir amacı yoktur, bu yüzden savaşların alevlenmemesi için sınırlar konmalıdır.´´ ?´Savaşların açık ve uygulanabilir hedeflerinin olmasına dikkat edin.´´ ?´Siyaset komuta edilebilir. Komutanlar sivil yetkililere, özellikle uygulanabilirlik konularında tavsiyelerde bulunmalıdırlar, fakat siyasi hedeflerin belirlenmesi onların görevi değildir. Komutanlar uygulanabilir siyasi hedefler konduğundan ve sivil otoritelerin ödenecek bedelin ne kadar ağır olabileceğini anladığından emin olmalıdırlar.´´ ?´Savaşı, düşmanın onsuz direnemeyeceği ?ağırlık merkezi´?ni çökerterek kazanın. Bu aslında ana kuvvetlerin yok edilmesi anlamına gelir.´´ ?´Topraklar aslında çok da önemli değildir. Mesela düşmanın başkentini ele geçirmişseniz ama ana kuvvetleri hala etkin durumdaysa sorun bitmiş demek değildir. (Örneğin, Napoleon Moskova´yı aldı ama Rus ordusu dağılmadı). Topraklar, ancak düşmanı çökertmenize yardımcı oluyorsa işe yarıyor demektir. Sırf bir tepeyi ele geçirmiş olmak için hamle yapılmaz.´´ ?´Savaşların ucuz ve kolay olduğunu zannetmeyin. Kendinizi güçlü bir şekilde geride tutarsanız, düşmana pek şans tanımamış olursunuz.´´ ?´Savaşın dehşetinden kaçabileceğinizi zannetmeyin. Akıllıca manevralar ve blöflerle savaşı kazanabileceğiniz düşüncesiyle kendinizi kandırmayın. Bu yüzden, öncelikle ?çok güçlü´ olun.? ?´Halkın, hükumetin ve ordunun birliği işe yarar. Bu üçünden birinin zayıf olması bütün emekleri boşa çıkarır. (Vietnam´daki savaşı desteklemeyen Amerikan halkı gibi). Bu üç konuda da sağlam olmadıkça savaşa kalkışmayın.´´ Clausewitz eserinde tez olarak da şunu ortaya koyar: ?Savaş, politikanın başka araçlarla devamından başka şey değildir.? Yani basitçe demek ister ki Clausewitz ?´Siyasi bir hedefiniz yoksa savaşa girmeyin.´´ Üçüncü olarak da Birinci Dünya Savaşı´nda Almanların nasıl yenildiklerinin kısaca anlatmak istiyorum. Birinci Dünya Savaşında, Almanya öncülüğündeki Mihver Devletler karşısında, Müttefik Devletler olarak; Britanya İmparatorluğu, Fransa, Rusya İmparatorluğu bulunmaktaydı. Savaşın son senesi 1918 yılına girildiğinde durum şu şekildedir: Almanya, Doğu Cephesinde Rusya karşısında kesin bir zafer kazanmış, Rusya Ekim Devrimi ile çökmüş, yeni iktidara gelmiş olan Bolşevikler, Almanya ile bir barış anlaşması imzalamışlardır. Savaşın kesin sonucunu belirleyecek Batı Cephesinde, ise dört yıldan beri, devam eden siper savaşı, Manş Denizinden İsviçre´ye kadar uzunlukta, Kuzey Fransa üzerinden geçen, çok detaylı ve iyi tasarlanmış statik savunma hatları yaratmış idi. Almanya, müttefiklerin deniz ablukası ile tamamen kuşatılmış, savaşı yürütebilecek hammadde ve nüfusunu besleyecek ithalat olanaklarına sahip değildi. Batı cephesindeki siper savaşı, savunan tarafa büyük üstünlük sağlayacak bir şekilde idi. Saldıran taraf, geleneksel olarak en az 1:2 oranında bir silah ve insan gücü üstünlüğü ile taarruz etmesine rağmen, büyük kayıplar vererek sadece kilometrelerle ölçülebilen kazanımlar elde edebiliyor idi. Örneğin 1916 yılı boyunca devam etmiş olan Verdun Muharebesi insanlık tarihinin en kanlı savaşları içinde yer almasına rağmen, sadece 60 km2 içinde savaşılmış idi. Yaklaşık sekiz ay süren bu muharebe, her iki taraftan toplam 1,000,000 kişinin ölümüne mal olmuştu. İngilizler 1917 sonlarında Passchendaele´de sadece 10 km ilerleyebilmek için yaklaşık 400,000 asker kaybetmişlerdi. Batı cephesinde stratejik olarak savunma durumunda olan Almanya´nın toplam kayıpları, Müttefiklerden daha az olmasına rağmen, Almanya artık insan gücünün sınırına dayanmış, savaş sanayiinden ve tarım üretimden, üretim faktörlerini bozabilecek ölçüde kişiyi askere almak durumunda kalmıştı. Almanya´nın bir başka sorunu da ekonomik sisteminde kullanılan sanayi ve yatırım mallarının artık yıpranmış olması idi. Lokomotiflerden, takım tezgâhlarına kadar kapasitelerinin sonuna kadar kullanılmasından dolayı, tüm sanayi ve ulaşım araçları verim düşüklüğü ile çalışır halde idi. 1918 yılında Batılı Müttefiklerin, insan gücünde sayısal üstünlüğünün yanı sıra, dönemin en önemli silah yelpazesinin tamamında (top, makineli tüfek, patlayıcılar ve uçak) niteliksel ve sayısal üstünlüğü var idi. Üstelik bu fark giderek açılıyor idi. Son temel sorun ise, 1917 yılında ABD´nin müttefiklerin yanında savaşa girerek, çok sayıda deneyimsiz, ağır silahlardan yoksun ama zinde askerini Batı Cephesine sevk edebilir hale gelmesi idi. 1918 yılında ABD askerlerinin, Fransa´ya ulaşması dengeyi Almanya aleyhine daha da bozacak idi. 1918 senesine girerken, Almanya´nın stratejik anlamda savunma pozisyonu dışında, tüm faktörler aleyhinedir. Üstelik zaman da Almanya aleyhine çalışıyordu. Almanya için savaşın kilidini çözen doktrin 1917´nin son aylarında yazıldı. İlk önce cephedeki tüm askerî birliklerin tek tek envanteri çıkartıldı. En deneyimli ve morali yüksek askerler, iyi eğitimli ve parlak subayların komutası altındaki yeni birliklerde toplandı. Vurucu gücü yüksek ve seçme nitelikte olan bu birlikler Stosstruppen (Vurucu Birlik) olarak isimlendirildi. Bu birlikler cepheden çekilerek, kendilerine penetrasyon yani başarıyı büyütme üzerine özel savaş eğitimi verildi. Bu birliklerin en önemli özelliği, bağımsız karar alma yetkisine sahip olarak, tek başlarına risk alabilme ve başarıyı genişletebilecekleri bir inisiyatife sahip olmaları idi. Almanların müttefiklere göre yetersiz sayıda ve kalibrede olan, savaşın en önemli silahı olan topçu silahları tek tek yeniden sınıflandırıldı, top atışlarının sapması ve ateş hızları (o günler için mükemmel bir matematiksel modelleme idi.) yeniden hesaplandı. Bu dönemde Alman topları, Müttefiklerin silahlarına göre çok daha yıpranmış ve daha çok sapma ile ateş eder durumda idi. Ancak ortaya çıkan modeli kullanarak, sayıca az ve niteliksel olan düşük silah envanteri ile beraber Almanlar, Müttefiklere göre çok daha az sapma ile daha çok ateş gücü üretir hale geldiler. Nitekim Almanların büyük taarruzunun başladığı ilk beş saati içinde 3,500,000 adet mermi 400 km2 alandaki hedefleri başarı ile vurdu. Stratejik plan şu idi: Cephede sürpriz bir şekilde düşmanının hazırlanmasına fırsat vermeden, yarma noktasında çok yüksek bir ateş gücü yoğunlaştırılacak, bu nokta cepheden izole edilecek ve darbe olanca şiddeti ile vurularak, elit birlikler ile yarılan cephe genişletilecekti.