Seçimin ve siyasetin seviyesi taban yaptı. Bununla da kalmadı bu seviyesizliğe okuryazar köşe yazarlarımızda eklendi. Sözün bittiği yer mi, baskın çıkma altta kalmama isteği mi, suç bastırma mı, kıyasıya maç yapan oyuncuları körü körüne izleyen fanatik taraftarlık mı, zafere giden her yol mubahtır zihniyeti mi? Hangisi. Benim desteklediğim lider parti seçilsin gayrısı önemli değil en olan bizimkisi olsun mu? Hayır, insanların en olma en birinci olma isteği ve böyle bir algı yaratıp buna inanma ihtiyacını anlayabiliyorum. Yalnız anlayamadığım ortaya konulmak istenen dayatılan seçim üslubunun seviyesizliği. Dün, belli kesimi temsil eden gazetelerin köşe yazılarına, seçmen söylemlerine ve liderlerin beyanlarına döndüğünüzde ne demek istediğimi anlayacaksınız. Biz bir seçime değil de derbiye hazırlanan holiganlar olmuşuz. Nereye kime neyle saldırabiliriz. Nasıl kırıp dökebiliriz. Ne yapsak da oyuncuları tribünleri paralize etmenin, bel altına vurmanın peşine düşmüşüz. Bu nasıl bir vandallıktır ? Tansiyonu yükseltmenin, küfürleşmenin, saldırıya geçmenin, tehditleşmenin hiç mi hiç gereği yok. Şöyle ara verip ne yapıyoruz diye hep birlikte bir soluklanalım. Evet, ne oluyor ve biz ne yapıyoruz? Ülkemizin, çoluğumuzun çocuğumuzun yani hepimizin geleceğini bugününü daha iyi inşa etmenin kararını vermek üzere çalışmalar yapılıyor. Kendi çıkarlarını askıya alıp bühtan atmayı bıraksalar da genele hitap etseler. Daha hakkaniyetli, daha şeffaf, daha adil, daha iyi ekonomi, daha iyi eğitim, daha akılcı yaşam için çabalıyoruz. Fetö´nun olmadığı, bizi yiyecek ham edecek ejderhaların kurtların olmadığı, korkularımızın olmadığı, karanlık birilerinin birileriyle kanki olmadığı, suçlamaların iftiraların olmadığı, komplo teorilerinin olmadığı bir süreç aynı zamanda sonuç istiyoruz. Hiç kimsenin kendisini paralamasına gerek yok ak mı kara mı zaten görülüyor. Dünde ortada bugünde? Gelinen durum aşikar kimse manipüle etmeye çalışmasın. Deve kuşu misali başını kuma gömenlerde artık vazgeçseler iyi olur komik oluyor. Sevgiyle kalın?
