Şaban Külhancıoğlu


SOL YANIMDA YARALAR! -1-


Boks literatüründe sağ gösterip sol vurmak diye bir teknik tabir vardır. Rakibe sağ yumruk gösterilip sol yumruk vurulur. Rakip sağ yumruk gelecek diye savunma yaparken hiç beklemediği sol yumruğun hezimetine uğrar. Sol seçmen son yıllarda Türk siyasetinin sol kanadından buna benzer durumlar yaşamıştır. Doğal olarak... Demokrasi,insan hakları eşitlik ve özgürlük gibi kaygıları olan ve kendilerini siyasetin sol yelpazesinde görenler... Sağ siyasetten ve onun temsilcilerinden bu manada bir beklenti içinde olmadıkları gibi aksine bu yönde temkinli olagelmişlerdir. Sağ siyasetçilerden gelecek en ufak yanlışa karşı devamlı gart vaziyetinde olmuşlardır. Ne acıdır ki... Solculara darbeyi sol siyasetin temsilcileri atmışlar gibi gözüküyor. Siyasetteki bu beklenmedik darbelerin bedeli hem çok ağır ve kalıcı izler bırakıyor ve telafisi çok zor oluyor. Bana göre... Yakın siyasi tarihimizde soldan gelen ilk darbe rahmetli Bülent Ecevit ile başlıyor. Bülent Ecevit´´in Rahşan hanımın baskı ve ihtiraslarına kapılıp CHP´den gelen onca teklife rağmen ´´illede DSP diyerek´´ soldaki bütünleşme çabalarının önünü kesmesi sola ve solculara vurulan ilk darbe diye düşünüyorum. ´´Küçük olsun ama benim olsun´´ diyerek inatla DSP ile yoluna devam ederek... CHP´ yi tarihinin en büyük %42 oylarına taşıyan ´Karaoğlan´ aslında o zaman sol´a en büyük darbeyi vurmuştu. Halbuki... 1980 den önce ülkeyi 12 Eylül´e getirme pahasına MHP ile yan yana gelmeyen Ecevit,daha sonra Anasol-D hükümetlerinde MHP ile hükümet ortağı olabilmişti. MHP ile hükümet kuran Ecevit,yıllar sonra her nedense içinden çıktığı CHP´ye geri dönmemekte inat etmişti. Onca CHP´ye genel başkanlık tekliflerine rağmen... Bu inadı ve uzlaşmaz tutumu uzun süre sol´un ve CHP´nin meclis dışında kalmasına sebep olacaktı. Sol´a bir başka darbe, yine kendi içinden bu seferde Deniz Baykaldan gelecekti. Deniz Baykal´ın akıl almaz işgüzarlığı; 2002 de yasaklı bir Tayyip ERDOĞAN´ı milletvekili bile değilken başbakan yaparak Türk siyasi hayatının yönünün başka bir yöne evrilmesine vesile oldu.Bu öyle bir evrilmeydi ki... 15 yıldır Türkiye Cumhuriyeti devleti,siyasi hayatı,değerleri,kurumları,partileri ve her şeyi bundan etkilendi ve halende etkilenmeye devam ediyor. En çok da sol siyaset tabiki... Bunlara sebep olan Baykal´ın işi daha bitmemişti. 07 Haziran 2015 seçimlerinde halktan ihtar alan ve tek başına iktidar şansını yitiren AKP... Tayyip ERDOĞAN´ın siyasi manevraları ve Deniz Baykalında bu manevralara su taşımasıyla... 1 Kasım seçimlerinde tekrardan tek başına iktidar sahibi oldu. Tayyip Beyin köşk davetine adeta balıklama atlayan Baykal,Meclis başkanlığı uğruna partisini ve sol´u ezip geçmiş... Hem kendisi hem CHP Meclis başkanlığından olmuştur. Baykalın CHP´ye ve sol´a vurduğu darbeler bunlarla bitmiyordu. Son referandumun hemen ertesinde alel acele Abdullah Gül´ün menejerliğine soyunup... Sanki %49 luk ´hayır´ oylarının hepsi CHP´ninmiş gibi... Yapılan referandumun şaibeli sonuçlarını meşrulaştırmak istercesine... Halk sokaklara dökülüp referandumu protesto ederken yapıyordu bütün bunları. Baykal böyleyken böyleydi... Ya diğerleri... (devam edecek)