Osman Aydoğan

Tarih: 24.10.2017 10:06

Şimdi Kerkük´te gelinen nokta! (2)

Facebook Twitter Linked-in

29 Haziran 2014´de dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Financial Times´a verdiği röportajda aynen şöyle diyordu; ?Eskiden bağımsız bir Kürt devleti mevzuu Türkiye için savaş nedeni sayılıyordu. Kuzey Irak´ta bağımsız bir Kürt devleti kurulması ihtimali devlet erkini artık eskiden olduğu gibi rahatsız etmiyor. Bazı şeyler değişti. Eğer Irak bölünürse ki bu kaçınılmaz görünüyor, onlar bizim kardeşimizdir.? Başbakan Binali Yıldırım 2016 yılı AKP´nin Afyon Toplantısı´nda da şöyle konuşuyordu; ?Irak Kürdistan Bölgesi Yönetimi (IKBY) bölgesinde yapılacak her türlü işbirliğini merkezi hükümetle değil, o bölgenin esas sahibi olan Barzani´yle yapacağız.? Bu şekilde zat-ı muhteremleri Irak´ın Kuzeyine Kürdistan, Barzani´yi de onun başkanı muamelesi yaptılar? Ne Kerkük akıllarına geldi ne de Türkmenler... Ne zamanki Barzani Irak´ın kuzeyinde ?bağımsızlık? ilan etmeye kalkıştı, zat-ı muhteremler kıyameti kopardılar? Daha dün ?´İbadi (Irak Başbakanı Haydar İbadi) bizim muhatabımız olamaz´´ diyenler bugün ?´tek muhatabımız İbadi´dir´´ demeye başladılar. Ama ben yine biraz, çok değil bir yıl daha geriye gitmek istiyorum; Daha dün, 2016 yılında Türkiye, çok heveslendiği Musul´u IŞİD´den temizleme harekâtı kendisinin de neden katılması gerektiğini anlatırken Haşdi Şabi´nin IŞİD bahanesiyle Sünni Arap ve Türkmenlere zarar vereceklerini öne sürerek Irak ordusuyla Haşdi Şabi milislerinin Musul´u IŞİD´den temizleme operasyonuna girişmesine itiraz ediyordu. Haşdi Şabi´nin Musul´a girmesi Türkiye´nin kırmızı çizgisiydi. Türkiye; Şii milisler, Sünni Arap ve Sünni Türkmenlerden intikam almaya kalkarsa o ateşin bütün bölgeye yayılacağını iddia ediyordu. Hatta Türkiye, Kasım 2016´da Haşdi Şabi´nin Telafer´i alma riskine karşı bölgeye 190 km uzaklıktaki Silopi´ye tank sevkiyatı yapıyordu. Aralık 2016´da aynı Haşdi Şabi´nin Sincar´da varlığı tehlikeye düşen PKK´ya nasıl destek verdiğini yazıyordu gazeteler. 2017´nin Ocak ayına gelindiğinde Haşdi Şabi bünyesinde faaliyet gösteren dört büyük örgütün (Bedr Örgütü, Asaib Ehli Hak, HizbullahTugayları ve Seraya Es Selam) Sünni Araplara uyguladığı sistematik saldırılar artık uluslararası izleme örgütlerinin bile gündemindeydi. Af Örgütü, ?Irak: Haşdi Şabi milislerinin silahlandırılmasına göz yummak? başlığıyla yayımladığı raporda Haşdi Şabi´nin binlerce genci kaçırdığını ya da onlara işkence yaptığını, hiçbir yargı ve infaz yetkisi olmamasına rağmen idam ettiğini raporluyor, ölü bulunan tutukluları belgeliyor ve Bağdat yönetimini mezhepçiliği körükleyen tüm bu ihlallere göz yumarak milislere silah sağlamakla suçluyordu? Yani kısaca Türkiye daha düne kadar Haşdi Şabi milislerini Musul´a bırak sokmayı, yaklaştırmamak için kıyameti koparıyordu, Haşdi Şabi için ??vahşi bir cinayet şebekesidir, katil sürüsüdür´´ diyordu? İşte şimdi anlatmak istediğim ise Kerkük´te gelinen nokta: Tahran´ın desteklediği ve bizim de ??vahşi bir cinayet şebekesidir, katil sürüsüdür´´ dediğimiz Haşdi Şabi milisleri ile Irak ordusu Kerkük´ten peşmergeleri kovaladılar ve Kerkük´ü ele geçirdiler? Yazımın başında verdiğim gibi Kerkük Barzani´den kurtuldu diye bazı ayran ağızlı ve ayran gönüllü dünyadan bir haber bir kısım zevat kendi kendine bayram yapıyor... Barzani´ye gününü gördü diye seviniyorlar. Şu an Kerkük´te Irak ordusuyla Haşdi Şabi milisleri var.. Tahran, Irak ve Haşdi Şabi milislerinin ittifak içinde oldukları bir sır değil? Aslında bu harekâtla Kerkük Bağdat´a değil, Tahran´a bağlandı, çünkü IKBY´nin (Barzani´nin) Kerkük´ten atılma nedeni, Bağdat merkezi yönetimine bağlı Irak ordusundan gücünden ziyade daha birkaç ay öncesine kadar cinayet şebekesi diye andığımız İran´a bağlı Haşdi Şabi milisleri vesilesiyledir. . Haşdi Şabi milislerinin bu harekâtı Kerkük´le son bulacakmış gibide gözükmemektedir; Kerkük´le beraber Halepçe ve Süleymaniye de İran tesirine girmektedir. Ayrıca bu harekâtla Barzani güç kaybederken çizgi olarak PKK´ya daha yakın olan Talabani ailesi de güç kazanmıştır. Yazımın başında Kerkük´ü anlatırken; ?´önce Arap´ın, Saddam´ın, sonra da Peşmerge´nin, Barzani´nin vurduğu, talan ettiği, yağmaladığı, tecavüz ettiği Kerkük´´ diye söz etmiştim? Bundan sonra da bu sözümü herhalde şöyle değiştireceğimi içim sızım sızım sızlayarak tahmin ediyorum; ?´önce Arap´ın, Saddam´ın, sonra da Peşmerge´nin, Barzani´nin, daha sonra da Haşdi Şabi´nin, Tahran´ın vurduğu, talan ettiği, yağmaladığı, tecavüz ettiği Kerkük´´ Kerkük üzerine Haşdi Şabi üzerinden Tahran ve Bağdat söz sahibi olurken Türkiye ise olan biteni uzaklardan eli böğründe sadece seyretmektedir. Eğer dış politikanızı bir satranç gibi değil de tavla gibi oynarsanız olacağı da budur zaten?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —