Osman Aydoğan


Sihirbazın Çırağı


?Der Zauberlehrling?, Türkçe adıyla ?Sihirbazın Çırağı?, Alman edebiyatının şüphesiz en büyük isimlerinden Goethe tarafından 1797´de yazılmış bir şiirdir. Şiir daha sonra balad haline getirilir. (Balad, şiirin müziğe uyarlanmış halidir.) Goethe ´´Zauberlehrling´´ isimli şiirinde sihirbazın çırağı ustasının olmadığı bir zaman ustasının yerine geçmeye kalkar, büyüyü basit bir şey sanır, bütün hayaletleri çağırır, ancak bunlarla baş edemez. Sonra ustasından medet umar. Sihirbazın çırağı sonunda şöyle haykırır; ?´Die ich rief die Geister, werd´ ich nun nicht los´´ (Çağırdığım hayaletlerden şimdi kurtulamıyorum.) Bu şiir şimdiye kadar ABD yapımlı dört filme kaynak teşkil etmiştir. Bunlardan ilki 1940 yapımı efsane Walt Disney klasiği ?Fantasia? filmidir. Bu film; çok bölümlü ve çok renklidir. Filmin müziği olarak J. S. Bach, Stravinski, Paul Dukas, Çaykovski, Beethoven, Mussorgski ve Schubert gibi klasik müzik dehalarının eşsiz eserlerin eşliğinde, harika çizimlere ve büyülü bir atmosfere sahip olan görüntülere sahiptir. Filmde; şarap tanrısı Dionysos, çobanların tanrısı Pan, yarı insan ve yarı bedenli düşsel varlıklar olan Centaurlar, sayısız çokluktaki dişi tanrısal varlıklar olan Nympheler, doğurganlık tanrısı Eros ve daha birçok Yunan mitolojik yaratığı çizgilerle canlandırılmakta ve Mickey Mouse da tanıtılarak sihrin ve masal diyarının içine doğru bir yolculuk yapılmaktadır. Çizgi filmle klasik müziğin harmanlandığı bir filmdir. Bu film animasyon film tarihinin başyapıtı sayılır. İkinci film bu filmden 60 yıl sonra Disney´in kuzeni Roy Disney tarafından yeniden çekilen ?´Fantasia 2000´´dir. Film; her bölümü değişik bir yönetmen tarafından hazırlanan sekiz kısa filmden oluşmakta ve Beethoven´ın Beşinci Senfonisi üzerine uyarlanan aydınlık-karanlık savaşı ile başlamaktadır. Bölümler boyunca pek çok farklı kahramanlar bulunmaktadır. Filmde Mickey Mouse ve Donald Duck da vardır. Her bölümün başında ünlü oyuncuların sunuculuk yaptığı film, umut, yeni başlangıçlar ve iyilik duygusu aşılamaktadır. Üçüncü film ise 2010 senesinde Nicholas Cage´in başrolde oynadığı ?´Sorcerer´s Apprentice´´ (Sihirbazın Çırağı) filmidir. Masalsı senaryosu, zengin görsel efektleri, esprili diyalogları ile hemen hemen her sahnesi eğlenceli filmde Dave başına gelecek olaylardan habersiz, kendi halinde bir üniversite öğrencisidir. Hayatındaki tek sorunu dersleri ve âşık olduğu kız Becky´dir. Ancak hayatına daha sonra dâhil olacak olan Balthazar Blake (Nicholas Cage) sihirbaz Merlin´in öğrencilerindendir ve sihirbazlığı öğretebileceği birisini aramaktadır. Balthazar Blake´nin kötü büyücü Maxim Horvath´a karşı artık tek silahı olan Dave, sihirbazlığı öğrenerek hem şehrini hem de aşkını korumak zorundadır. Dördüncü ve esas film ise 2002 yılında hayali bir ülkede sahnelenen ve halen devam eden ?´Ilımlı İslam´´ adındaki ABD Hollywood yapımı bir filmdir. Bu hayali ülkede sanal dizilerle gerçek hayatın çoğu zaman karıştırıldığı bir vakıadır. Bu dördüncü filmde anlatılanların da sanal bir senaryodan oluşan bu filmin bir anlatımı olduğu ve gerçekle uzaktan yakından bir ilişkisinin olmadığını, gerçek bir ülke, gerçek bir kişi ve gerçek olaylarla bir ilişkisinin olmadığını daha baştan beyan etmek isterim. Söylediğim gibi bu dördüncü film bir senaryodur ve gerçeklerle hiçbir ilgisi, alakası ve bağlantısı yoktur. Bu filmde de öncekiler gibi bölüm bölümdür. ?´Fantasia 2000´´de de olduğu gibi aydınlık ? karanlık savaşı ile başlamakta, her bölümün başında ünlü oyuncuların, kimi liboşların, kimi döneklerin, kimi ?´Taraf´´ların ve yazarların sunuculuk yaptığı film, umut, yeni başlangıçlar ve iyilik duygusu aşılamaktadır. Birinci film olan ?Fantasia? içerisinde yer alan Yunan mitolojik varlıklar yerine bu filmde onlardan daha etkin olan gerçek kişiler yer almakta sihrin ve masal diyarının içine doğru bir yolculuk yapılmaktadır. Birinci filmde yer alan klasik müzik yerine ilahiler eşliğinde; özelleştirme adı altında Devletin yağması, ileri demokrasi adı altında otoriter ve antidemokratik bir rejim ve melez bir demokrasi, bağımsızlık yerine ABD´ye mutlak itaat ve BOP´a eşbaşkanlık, ulusal değerlerden vazgeçme, ülkenin kuruluş felsefesini yok etme, üretim yerine tüketim, bilim yerine hurafe ve sosyal adalet yerine sadaka dağıtan devlet sergilenmektedir. Film içerisinde ülkede yabancılara satılmamış milli varlık bırakılmaz?