Osman Aydoğan


Şeyh-ül Ekber Muhyiddin İbn-i Arabî (2)


Fransız Matematikçi ve yazar René Guénon; Dante´nin ?´İlahi Komedyası´´nda adı geçen ?´İnferno´´ (cehennem)yu kaleme alırken İbn-i Arabî´nin ?´Kitab el-İsra´´ (Gece yolculuğu kitabı) ile ?´Fütühat-ı Mekkiye´´ (Mekke İlhamları) adlı eserlerinden faydalandığını iddia eder. İbn-i Arabî´nin gerek ?´Kitab el-İsra´´ ve gerekse de ?´Fütühat-ı Mekkiye´´ adlı eserlerdeki simge ve semboller, özellikle Dante´nin cehennemi ile İslami cehennemin benzerliği, Hz. Muhammed´in Mirac´ı; cehennem ve cennetten sonra her ikisi eserde de başkarakterin nurani bir yoğunluktan (Tanrı) bahsetmesi bu iddiayı kanıtlar niteliktedir. René Guénon´un da kabul ettiği bu iddia, aslında kendisi de Endülüslü olan tarihçi Miguel Asin Palacios´a aittir. Miguel Asin Palacios, ?´Dante ve İslam´´ (Okuyan Us Yayınları, Mayıs 2010) isimli eserinde bu iddiayı dile getirir. İbn-i Arabî ?´Fusüs ül-Hikem´´´ (Bilgelik Fanusları) isimli kitabında şunları yazar; ?´...küçük insan, büyük âlemin (kozmos) bir minyatürüdür... İnsan varlığı, âlemden daha da küçük olsa da, o büyük âlemin bütün hakikatlerini kendisinde toplamaktadır. Bu sebepledir ki, bilge insanlar, bu âleme büyük insan (insan-ı kebir) adını veriyorlar...´´ "Hak, sayısız güzel isimleri bakımından emrin tümünü içeren ´kuşatıcı bir varlıkta´ isimlerini tek tek görmek ve o varlık vasıtasıyla kendi sırrının kendisine görünmesini istedi." İbn-i Arabî bu sözüyle; ?´Hakk´ın gölgesidir insan. İnsan, Hakk´ın tüm isimlerini almış, Hakk´dan ayrı değil´´ mesajını veriyor. ?´Fusüs ül-Hikem´´in Nuh bahsinde teşbih ve tenzihi anlattığı bölümde şunları yazar; (Teşbih; Benzetme. Tenzih; Arılama, kusur kondurmama, Allah´ın bütün kusurlardan uzak olduğuna inanma.) "...yalnızca tenzih edecek olursan, kayıtlayıcı olursun; yalnızca teşbih edecek olursan, sınırlayıcı olursun. hem tenzih hem de teşbih edecek olursan, dosdoğru yolda olursun ve bilgide imam ve seyyid olursun. imdi iki varlıktan sözeden, ortak kılıcı oldu ve (çokluğun ötesinde) tek olandan sözeden, bir´leyici oldu. eğer ikileyici isen, teşbihten sakın! ve eğer bir´leyici isen, tenzihten sakın! imdi, sen o değilsin ve sen o´sun; ve sen o´nu şeylerin ayn´ında kayıtlanmamış ve kayıtlanmış olarak görürsün. Allahu teala, ?o´nun benzeri hiç bir şey yoktur? [şura suresi, 42/11] diyerek tenzih etti; ?o, semi ve basir´dir? [şura suresi, 42/11] diyerek teşbih etti. Ve Allahu teala, ?o´nun benzeri gibi bir şey yoktur? diyerek teşbih ederek iki´ledi; ?o, semi ve basir´dir? diyerek tenzih etti ve tek kıldı..." ?´Fütuhat´´ının birinci cildinde şunları yazar: "Allah kemâl sahibidir. Kâinatta kendi kemâlini göstermiş, gökleri mükemmel yaratmıştır. Mükemmel şekil küredir. Onun için kâinat küreler halinde yaratılmıştır. Dünya küre şeklindedir ve ekseni etrafında dönmektedir." Bu satırlar yazıldığında henüz Galileo´nun doğmasına 400, Kopernik´in doğmasına ise 300 yıl vardır. İbn-i Arabî´ye göre insan mücmel (sözü az, mânası çok olan) bir varlıktır. Bu mücmeli mufassal (geniş, izahlı olarak, tafsilâtlıca) hale getirdiğimizde ise insanın birçok alt hakikatten meydana geldiğini görürüz. Başka bir deyişle, insan mecmu, yani bütün âlemin ve âlemdeki hakikatlerin toplamıdır. Bu özelliği ile, tüm âleme ve hakikatlere içkindir ve "içerdiği parça hakikatler ile âlemdeki şeylerin mukabilidir ve insan bütün âlem hakkındaki bilgisini kendisinde bulunan bu tikel parçalarını bilfiil hale getirmekle elde edebilir." İbn-i Arabî bir kitabında şöyle yazar (İslâm Tasavvuf Tarihi, Akabe Yayınları, 1985, Mehmed Ali Ayni, sadeleştiren H.R. Yananlı, Sayfa 21): ?İzâ kâne´l - ârifu arifen hakikaten lem yetekayyüd bi-Mu´tekıd.? Anlamı: ?´Hakk´ı tanıyan kişi gerçekten tanıdığı zaman itikad sahibinin itikadıyla bağlanmaz. Yani; hiçbir dine veya inanca bağlı olmaz, onun için iyi ve kötü; doğru ve yanlış; İman ve küfür ayırımı yoktur; hepsi bir ve aynı şeydir.´´ İbn-i Arabî ?´Fütuhat-ı Mekkiye´´ isimli kitabında (Esma Yayınları, 2001) Sebte kentinde rastladığı hocası İbn´üs Sâig´ten aktarır: ?´Dünyayı def ve flüt ile yiyip bitirmek, benim indimde din ile yiyip bitirmekten daha iyidir. Elinden geldiği kadar dince lânet etmekten kaçın.´´ İbn-i Arabî ?´Fütuhat-ı Mekkiye´´ isimli kitabında bir gece Mekke´de tavaf yaparken kırk bin sene önce ölmüş olduğunu söylediği birisini (sadece kendisinin) ?gördüğünü? yazar. Kendisinin de bir insan olduğunu söylemektedir ama İbni Arabî´nin bildiği insan fiziğine benzememektedir. Hz. Âdem´in ancak yedi bin yıl önce yaşadığını bildiğinden İbn´ül Arabi ona Hz. Âdem´i sorar; şöyle cevap alır: ?Hangi Hz. Âdem´i soruyorsun; sizin atanız olan en sonuncusunu mu?? Bu yanıt üzerine Arabî, "O zaman hatırladım ki hadiste ´Allah yüz bin Âdem yaratmıştır´ diye yazardı" der.