Osman Aydoğan


Sevgim acıyor!


?´İkinci Yeni´´, Türk şiirinde değişik imge, çağrışım ve soyutlamalarla yeni bir söyleyiş bulma amacında olan ve 1950´li yıllarda Edip Cansever, İlhan Berk, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Ece Ayhan ve Ülkü Tamer gibi şairlerin oluşturduğu bir topluluktur. İsim babası Muzaffer İlhan Erdost´tur. Akımın öncü şairi Ece Ayhan´a göre ise az kullanılan adıyla ´´Sivil Şiir´´dir? Şiirde hayal gücüne ve duyguya ağırlık verdiler. Bireyin yalnızlığı, sıkıntıları, çevreye uyumsuzlukları gibi temaları sıklıkla işlediler. Söylemek istediklerini soyut bir dille anlatmaya çalıştılar. Amaçları verilmek istenilen duyguyu anlatmaktan ziyade hissettirmekti. İşte bu ?´İkinci Yeni´´ şairlerden en yalnız, en içli, en duyarlı olanı Turgut Uyar´dır. Turgut Uyar, (1927-1985) şimdi kapatılan Bursa Askerî Lisesi mezunu bir subaydır... Hemen hemen her subay gibi şairdir... Ama acının coğrafyasında yaşayan bir şairdir Turgut Uyar. Aşk ve sancılı ayrılık şiirlerinin ölümsüz şairidir Turgut Uyar. Türk şiirinin en yalnız, en mutsuz, en umutsuz şairidir Turgut Uyar? Belki de Türk şairlerin arasında en içli olan şairdir Turgut Uyar. Turgut Uyar çocukluğundan şöyle bahseder: ?Hüzünlü bir çocuktum. Nedense hep ağlamaya hazır. Ağabeyim bana sataştıkça annem: ?Yapma oğlum´ derdi ona, ?O, içli bir çocuk´ ?. Turgut Uyar hep o çocuk oldu ve o çocuk gibi hep içli bir şair oldu. Subaylıktan istifa ederek ayrılmıştır ya? ?´Federico Garcia Lorca için üç şiir´´ isimli şiirinde şöyle der: ?´Ah işte herşey orda... Ben severim omuzlarımı bir gün Sırmaları, apoletleri olmasa da.´´ Dört kutsal kitap üzerine engin bir bilgisi olduğu söylenir. Şiirleri böyle bir birikimin ürünüdür. Cemal Süreyya´dan ayrılan Tomris Uyar ile ikinci evliliğini yapar Turgut Uyar. Turgut Uyar, severken de içli sever, içerken de içli içer. Severken de içerken de sevginin ve içkinin dozunu hiç ayarlamaz. Bir gün bu ikisinden birinin başına bir iş açacağını bilir. Turgut Uyar 22 Ağustos 1985´te 58 yaşında iken evinde vefat ettiğinde oğlu ardından şöyle der: ?Sevmek ve içmek, ikisini de sonuna kadar kullandı. Ama sevdiği için değil, içtiği için öldü?. Bir şiirinde kendi ölümünü anlatmıştı: "Ben bir gün giderim ki neyim kalır eksik bıraktığım her şeyim kalır." Zaten o gidince her şey de eksik kalır... Turgut Uyar Aşiyan mezarlığına defnedilir. Mezar taşında tek bir sözcük yazılıdır ismi dışında: ?´Ağustos´´ Çünkü Ağustos Turgut Uyar´ın ayıdır: 04 Ağustos´ta doğar, 22 Ağustos´ta vefat eder. 1982 yılında yayınladığı bir şiir kitabı var Turgut Uyar´ın: ´´Kayayı Delen İncir´´ (Can Yayınları, 1993) Bu kitabında da bir şiiri var Turgut Uyar´ın: ?´Acıyor´´ (Hoş, günümüzde neler acımıyor ki!) Turgut Uyar bu şiirinde iki kelimeye dünyaları sığdırmış: ?´Sevgim acıyor!?´´ Öyle ya, başka türlü nasıl şair olunurdu ki? Subaydır ya? Turnaların peşi sıra ülkenin dört bir yanını gezip, tüm güzellikleri şiirinin içine içli bir dille serpiştirmiş Turgut Uyar: ?´Ben neye sevdalıyım böyle, bilmem Binlerle yıldız kayıyor kanımda. Şöyle dolaşmak, yıllarca, yüzyıllarca Hür, yayan yapıldak vatanımda?´´ Diğer şiirleri anlattığım gibi Turgut Uyar´ın bu şiirini (Acıyor) uzun uzun anlatmama gerek yok diye düşünüyorum. Şiiri açık açık tanımlamış zaten o, gayet kısa ve net: ?´Sevgim acıyor!?´´ Bu iki sözcüğün açıklaması olur mu? Olmaz!; ´´Sevgim acıyor, kimi sevsem kim beni sevse..´´ Acıyor işte sevgim acıyor!... Sevginin acıması da yüreğin burkulması gibi bir şey herhalde? Zaman hızla meçhule doğru akıp gidiyor? Ağustos´tayız ama Eylül toparlandı gitti işte, Ekim filan da gider bu gidişle, sevgim acıyor?Acıyor işte sevgim acıyor!... Zaten günümüzü anlatmıştı bir şiirinde: "Hâlbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta her şey naylondandı o kadar" Evet, artık her şey naylondandır? O kadar... Sevgimizin acıması da bundandır? Dün, 04 Ağustos (1927) doğum günüydü.. Hani Cicero derdi ya; ?´ölmüşleri yaşatan, yaşayanların bellekleridir.´´ İşte bu nedenle anmak, hatırlamak, hatırlatmak istedim! Ruhu şâd olsun?