Şaban Külhancıoğlu


SEN BEN BİZİM OĞLAN

Hangi siyasi parti iktidara gelirse gelsin bazı alışkanlıklarımız hiç değişmiyor.


Hangi siyasi parti iktidara gelirse gelsin bazı alışkanlıklarımız hiç değişmiyor. Değerli bir dostumun bir sohbet esnasında bu ifadeyi kullandığında dikkatime mazhar oldu. ''Sen ben bizim oğlan'' Biraz düşündüğümde ülkemizde işlerin hala 'sen ben bizim oğlan' tarzında yürüdüğü fikri çağrışım yaptı zihnimde. Hala... Devletin işleyişinde torpilden kurtulamadık. Günlük hayatımızda üzerimizden atamadık 'tanıdık bildik' alışkanlığını. Bu alışkanlığı bir nevi dayatanın da hükümet edenlerin başta kendilerinin bu alışkanlıktan kurtulamadığıdır. İşe girerken, bir iş yaptırırken bir hizmet alırken ya 'Ankara’da dayın' olacak, ya partiden bir tanıdığın.. Ya hatırlı bir dostun, ya nüfusun ya da kabarık cüzdanın. Evine basit bir elektrik, su hizmeti alırken bile bir tanıdık ihtiyacı hissediyoruz. Şuuraltımızdan bir yerlerden çağrışım yapıyor. Çünkü... Hayat hala ''Sen ben bizim oğlan'' felsefesi üzerinden yürüyor istesek te istemesek te.. Hastanede bir tanıdığın olursa aylar sonrasına verilecek test randevusu ertesi güne alınabiliyor. Birileri 'şu işi halledin' dediğinde o zor denilen işler şipşak oluyor her nedense. Tüm bu eleştirilerimi siyaset üstü yapıyorum. Hiç bir parti ayırımı gözetmeden... Hemen bir örnek: Daha geçenlerde AKP örgütü tarafından seçimlerden önce alalacele İBB' ye iki seçim arasında 2500 kişi alındığı yazıldı çizildi. Sonra İBB'de yeni yönetim iş başına geldi. Yeni yönetim İBB’de bazı iştiraklerine personel alımı yapacağını duyurunca CHP İstanbul İlçe teşkilatı belediyeye bir yazı göndererek alınacak personelin CHP üyelerinden olmasını istedi. Bu durum ne derece uygulandı veya uygulanmadı onu bilemiyoruz. Reddedilemez bir gerçek var ki... Hangi parti veya zihniyet olursa olsun birileri direnmeye çalışsa da bu iş bir şekilde devam ediyor. Devletin tüm  kademelerinde liyakatsiz atamaların yapıldığını okuyoruz duyuyoruz. Tübitak'ın başına veteriner hekimin getirildiği gibi.. Güya, KPSS uygulaması torpil iddialarını önlemek için getirilmişti fakat sonuç hiç değişmedi ne yazık ki. Zira devletin en üst makamlarında 'sen ben bizim oğlan' zihniyeti hakim... Ancak... İnandık iman ettik dediğimiz dinin peygamberlerine ve örnek şahsiyetlerine baktığımızda durumun hiç de öyle olmadığı görülüyor. Hz.Ömer oğlu Abdullah’ın Küfe valiliğine tayin edilmesini isteyen yanındakilerden birisine ''Allah senin canını alsın! Bilmiyorsun ki kim daha layık biri olduğu halde, bir işe akrabasını ve yakınını tayin ederse Allah ve Resulüne ihanet etmiş olur.'' demiştir. Rahmetli Adnan Mendereste oğlu Yüksel Menderesin ticaret yapma isteğine'' ben siyasette olduğum sürece ticaret yapmana izin veremem'' diye karşı çıkarak oğlunun siyasi nüfusundan yararlanmasına meydan vermemiş ve her türlü kayırmacılığın önüne geçmek istemiştir. Dini ve siyasi tarihimiz bu tür örneklerle doludur. Fakat... Son yıllarda toplumun her tarafına nüfus eden torpil ve adam kayırmacılık devlet yapımız başta olmak üzere içten içe bütün kurumlarımızı çürütmektedir. Son dönemin siyasileri bırakın dini ve siyasi hayatımızın bu güzel örneklerine  uymayı... Aksine yakınlarının devlet kademelerine atanmalarının bir din emri olduğunu söyleyecek kadar aymazlık içine girmektedirler.(Mehmet METİNER) Eğer ki... Bu ülkenin ileri seviyelere yükselmesini hakça bir düzenin gelişmesini istiyorsak bir an önce ''sen ben bizim oğlan ''zihniyetinden kurtulmalıyız. İnşallah! Sağlıkla...