Osman Aydoğan


Seçime doğru?


Ülkede politik tansiyon bir hayli yükselmişken, sizlere epeydir börtü, böcek, şiir, çiçek, edebiyat, şarkı, sanat gibi suya sabuna dokunmayan yazılar yazdım her ne kadar içinde ince ince politik mesajları olsa da? Önümüzde neredeyse beş-altı hafta sonra seçim var... Hem de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde olmadığı kadar önemli bir seçim!.. Bu sefer börtü, böcek, şiir, çiçek, müzik konulu bir yazı değil de doğrudan gündeme dair politik bir yazı yazmak istiyorum? O zaman gelelim sadede: Önce cumhurbaşkanlığı seçimleri: Malum Kılıçdaroğlu´nun çatı adayı eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül idi? CHP tabanı bu adaydan pek hazzetmese de Kılıçdaroğlu´nu anlamaya çalışmak lazım diye düşünüyorum? Büyük bir ihtimalle Kılıçdaroğlu şöyle düşünmüştür diye değerlendiriyorum: Türkiye özellikle 1980 darbesinden sonra tektonik bir şekilde sağa kaymıştır? CHP´nin mevcut oy oranı %25 -26 arasındadır. Seçimde ise baraj %50 +1´dir? Dolayısı ile CHP adayı öyle bir kimse olmalıdır ki CHP oylarının yanı sıra da sağ seçmenden, özellikle AKP´den de oy almalıdır? Abdullah Gül AKP´nin kurucu kadrosundandır, sağ seçmenden, özellikle AKP´den oy alma potansiyeli yüksektir. Abdullah Gül´ün AKP içerisinde %15 gibi bir kişisel oy oranı olduğu düşünülmektedir. Abdullah Gül, bu ülkede dış işleri bakanlığı, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmıştır. Seçildiğinde ülkenin her iktidar değişikliğinde yaşadığı rövanşist politikalardan uzak kalacaktır. Seçildiğinde sahip olacağı gücü kullanmayacak bu gücü ülkenin en kısa sürede demokratikleşmesini sağlamada harcayacaktır. Abdullah Gül her ne kadar kurucusu olduğu AKP´yi doğrudan eleştirmese de gidişatın iyi bir gidiş olmadığını de her fırsatta dile getirmiştir. Cumhurbaşkanlığının son günlerinde kendisine karşı AKP üst yönetimi tarafından yapılan nezaketsizlikler nedeniyle AKP üst yönetimine de kırgındır? Abdullah Gül de çatı adayı teklifine sıcak bakmıştır. Kamuoyundaki bilginin aksine Meral Akşener de bu teklife sıcak bakmıştır. Yapılan müzakerelerde Meral Akşener, Abdullah Gül üzerinde çatı adayı olarak uzlaşma sağlandığı takdirde adaylıktan çekilebileceğini beyan etmiştir. Hatta Abdullah Gül iki büyük muhalefet partisinin bile olsa ortak adaylığına sıcak bakmıştır. Ancak her ne olduysa olmuş sonuçta Abdullah Gül son anda aday olmayacağını sitemkâr bir dille açıklamıştır. Genelkurmay Başkanlığı´nın 27 Nisan 2007 tarihinde Abdullah Gül´ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda yaptığı "e-muhtıra" (post modern muhtıra) Abdullah Gül´ün cumhurbaşkanlığına engel olamamıştır. Ancak bu "e-muhtıra"dan 11 yıl sonra bir başka genelkurmay başkanının Abdullah Gül´e helikopterle yaptığı ziyaretin (dost modern muhtıra) muhtemel ki bu kararda etkili olduğu değerlendirilmektedir. Abdullah Gül´den başka da çatı adayı olmayınca her parti kendi adayını açıklamak zorunda kalmıştır. Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül´ün çatı adaylığı konusunda gerçekten samimi bir çaba göstermiştir. Parlamento seçimleri: Çatı adayı çıkaramayan muhalefet, ?´İttifak yasası´´ çerçevesinde yine Kılıçdaroğlu´nun samimi çabaları sonunda ?´Millet İttifakı´´nı kurmuşlardır. Bu gelişmeler esnasında YSK seçime girecek partileri açıklama sürecinde, YSK 23 Nisan 2018 pazartesi günü açıklayacağı listede İYİ Partinin listede olmadığı istihbaratını İstanbul´da iken alan Kılıçdaroğlu 21 Nisan Cumartesi günü Ankara CHP Genel Merkezine telefon açarak 15 milletvekilinin partiden istifa ederek İYİ Partiye geçmesini sağlamıştır. Bu şekilde Kılıçdaroğlu İYİ Parti´nin gurup kurarak seçime girme yeterliliğini sağlamıştır? Bu hareket, talimatla hareket etme gibi bir kültürü olmayan CHP´de Kılıçdaroplu´nun partiye olan hâkimiyetinin de bir kanıtı olduğu değerlendirilmektedir. CHP´nin bu kararında ne Akşener´den ne de İYİ Partiden CHP´ye ve Kılıçdaroğlu´na herhangi bir talep ve istek gelmemiştir. İYİ Parti´nin seçime girebilecek olması iktidar kanadının hesaplarını ve kimyasını bozmuştur. Kılıçdaroğlu ?´Millet İttifakı´´ içerisinde HDP´nin de bulunması için ciddi çaba harcamışsa da HDP kendisi ile yapılan görüşmelerde bu konuda ?´fazla ısrarcı olmayın´´ anlamında mesaj vererek biraz lakayt davranmıştır. HDP´nin bu davranışının kökeninde kamuoyu önünde dışlanmış, mağdur algısını yaratmak isteği ile kendi yaptıkları anketlerde de zaten barajı geçtikleri, ittifaka gerek kalmadığı inancı yatmakta olduğu değerlendirilmektedir. 24 Haziran 2018 gecesi nasıl bir tablo ile karşılaşacağız? Önce meclisteki tablo: HDP barajı geçtiği takdirde (ki kendi anketleri %13 üzeri bir oy alacaklarını iddia etmektedir) ?´Millet İttifakı´´ ile bu seçimlerde baraj sıfırlanmaktadır. Bu durumdan ise en fazla iktidar partisi negatif olarak etkilenecektir. Çünkü daha önceki seçimlerde %10 barajı nedeniyle barajı geçemeyen partilerin oyları iktidar partisi lehine sonuç veriyordu. Bu seçimde artık bu olmayacaktır. HDP de barajı geçtiği takdirde mecliste her halükarda çoğunluğu muhalefetin oluşturacağı değerlendirilmektedir. Bu kanaate iktidar partisi de sahip ki Bakanlar Kurulu´nun TBMM´ye sevk ettiği üç maddelik yetki yasa tasarısına eklenen fıkraya göre yeni Cumhurbaşkanı yemin edip göreve başlayana kadar Bakanlar Kurulu´na Meclis´i by-pass ederek ?uyum yasaları? yerine ?Kanun Hükmünde Kararname? çıkarma yetkisi veriyorlar. Madde Meclis Genel Kurul´unda kabul edildiğinde Bakanlar Kurulu´na Meclis´i by-pass ederek keyfinin istediği her şeyi yapması için sonsuz yetki verilecektir. Yani muhalefetin çoğunluğunu oluşturacağı Meclis´in yasama yetkisi, şimdiden Meclis eliyle tasfiye edilmiş olacaktır...