Osman Aydoğan


Sakallı Celâl


Sakallı Celâl (1886 ?1962) olarak bilinen bir düşünürümüz vardır. Babası II. Abdülhamit´in Bahriye Nazırı Hüseyin Avni Paşa´dır. Galatasaray Lisesi mezunudur. Sağlıklı, güçlü, hazırcevap, esprili, kültürlü, içten, bekar, bakımsız, derbeder ama yerine göre titiz, babacan, ütopik-sosyalist- bir meczuptur... Hep kendisini arayan aydın bir filozoftur. Yakın arkadaşları arasında Yusuf Ziya Ortaç, Ahmet Haşim, Nâzım Hikmet, Ali Yar (Ordinaryüs Profesör) , Haldun Taner ve Ali Sami Yen bulunmaktadır. Nâzım Hikmet´ten ?´öğrencim´´ diye bahseder. Nurullah Ataç, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Kazım Taşkent, Melih Cevdet Anday ve Orhan Veli gibi pek çok şair ve yazar da çevresinde yer alır? Galatasaray Lisesi´ni bitirdikten sonra okul müdürü Tevfik Fikret tarafından öğretmen yardımcılığına getirilir. Bir süre sonra da Tevfik Fikret´in ön ayak olmasıyla Fransa´ya Sorbonne Üniversitesi´nde siyaset bilimi tahsili yapmaya gönderilir. Fakat Fransa tahsilini yarıda bırakarak yurda döner. Yurda döndükten sonra da öğretmenlik, okul müdürlüğü, Aydın´da fabrika işçiliği, çöpçülük, hamallık gibi işlerde çalışır. Paraya pula hiç önem vermez. Öyle ki Galasaray Lisesi´ndeki öğretmen vekilliği döneminde çocuklara askıdaki ceketini göstererek ?´Parası biten cebimden alabilir´´ der? Değişik yazarlar, değişik kitaplarında kendisinden bahseder ancak böylesine değerli bir filozofumuzu da günümüze aktaran tek bir eser vardır. O da gazeteci, yazar ve araştırmacı Orhan Karaveli tatarından yazılan "Sakallı Celâl - Bir ´Bilinmeyen Ünlü´nün Yaşam Öyküsü" (Doğan Kitap, 2007) adlı kitaptır. Galatasaray Sultanisi´nden öğrencisi ve hayranı olduğu Tevfik Fikret´in, "Hak bellediğin bir yola yalnız gideceksin" dizesinde ifade edilen prensibe ne pahasına olursa olsun, hayatı boyunca sadık kalarak yaşar?Orhan Karaveli´nin kitabından İşte bu yaşam ilkesinin nasıl yaşandığını anlatan bölümler sunmak istiyorum: Sakallı Celâl, 1886 yılının kazma kürek yaktırdığı bir Mart gününde Miralay Hüseyin Hüsnü Paşa ve Ayşe Melek Hanımın üçüncü oğlu olarak dünyaya gelir. Çevresine biraz tepeden bakan annesi ile Celâl´in yıldızı hiç barışmaz. Çocukken annesinin ?´paşa hanımı´´ tavırlarına sinirlendiği için makam faytonunda kendini arabacı askerin yanına atıp, annesini utandırırdı. Zaten sonraları annesi için ??askerler, babama selam durduklarından daha çok anneme selam dururlardı! Benim annem Abdülhamit´in dişisidir´´ der. Devlet memuru olamayacağını anlayıp çareyi Aydın´da incir fabrikasında çalışmakta bulan Celâl, burada da rahat edemez. İşçilere yardım ettiği gerekçesiyle komünist olduğu düşünülür ve evi basılır. Kitapları ve eşyaları talan edilen sakallı Celâl, polise ne aradıklarını sorunca ?Fakir işçilere yardım ediyormuşsun! Yani komünistmişsin! Biz de bunun belgelerini arıyoruz? yanıtını alır. Celâl bey, işaret parmağıyla kafasını göstererek ?aradıklarınız burada? yanıtını verir. Polis duvarda duran Karl Marx portresini sorunca ?´Rahmetli Babam´´ diye cevaplar. Sakallı Celâl, hayatı boyunca kimseden yardım almaz. Rivayete göre gösterişli görünmemek adına bilerek eskittiği paltosu, içine kitaplarını doldurduğu çuvalı ve ??özgürlük´´ olarak nitelendirdiği sakalıyla kendi yağı ile kavrulur. Dönemin tüm düşünür, yazar ve profesörleri tarafından el üstünde tutulur. Rasih Nuri, hocası olan Profesör Kerim Erim ile birlikte yürürken, Erim´in yoldaki bir çöpçünün elini öptüğünü ve bu kişinin Sakalı Celâl Bey olduğunu söyler? Sakallı Celâl komünist enternasyonalin dördüncü kongresine dönemin Türkiyeli komünistlerini temsil edenlerden biri olarak katılır...Sakallı Celâl; İsmail Hüsrev Tökin, Vedat Nedim Tör ve Sadrettin Celâl ile birlikte kominternde Sovyet delegasyonuyla derin sohbetlere girer ve Sovyet temsilcilerini hayretler içinde bırakan bir bilgi sunar. Sadrettin Celâl´de bir dönem Türkiye sosyalist hareketinin önde gelen aydınlarından biri ve partinin liderlerindendir. Türk delegasyonunda Marksizm´e en fazla vakıf olan Sadrettin Celâl ise ikincisi de Sakallı Celâl´dir. Bu konudaki bilgileriyle zaman zaman kendileri kadar bilgili olmayan Sovyet muhataplarını şaşırtırlar ve kıvrak zekâsıyla sakallı Celâl durumu şöyle kurtarır: ?´Devrim sizin ülkenizde yapıldığı halde Marksizm´i bizlerden az biliyorsunuz diye üzülmeyin. Siz gece gündüz çalıştığınız için okumaya vakit bulamamışsınız. Sizin kadar çalışmadığımızdan biz de oturup bol bol Marksizm´e kafa yormuşuz. Hepsi bu!"