Osman Aydoğan


Safi bir şair: Cemal Safi -1-

Bir yazımın başlığı ‘’Ruhumuzun gıdası kelimeler’’ idi...


Bir yazımın başlığı ‘’Ruhumuzun gıdası kelimeler’’ idi... Bu yazımda ne kadar da kıt kelimelerle konuştuğumuzdan dem vurmuş, müşteki olmuştum… Bir bilge kişileri öldüğünde Afrika yerlileri ‘’kütüphanemiz yandı’’ diye ağıt yakarlarmış… Ben de bir şairimizi kaybettiğimizde ‘’bir sözlüğümüz daha yandı’’ diye ağıt yakıyorum… 

Yok o şairimiz solcu diye dışladık, yok bu şairimiz de sağcı diye dışladık… O şairimizin özel hayatını beğenmedik, bu şairimizin de siyasi düşüncesini beğenmedik… İyi halt ettik!

Burada da kalmadık… Hece vezni diye takıldık… Aruz vezni diye takıldık… Şiirde biçime takıldık şiirdeki anlam ve duyguyu kaçırdık… Yok o şair Osmanlıca yazmış dedik, yok bu şair öz Türkçe kullanmış dedik…  Ettik de iyi halt ettik: Aşkı, sevgiyi, duyguyu anlatacak kelimelerimiz kalmadı…

Sonunda susuz bahçelerde, gübresiz havuzlarda, çorak tarlalarda, sarı bozkırlarda aç, susuz, gıdasız, aşksız, sevgisiz, duygusuz, sonuçta nefessiz ve kelimesiz kaldık!

Bunlar da yetmedi, dönülmez yollara giden şairlerimizi de gittiği ile bıraktık... Onları anmayı, zihinlerde yaşatmayı unuttuk... Sözcükler hem öksüz hem de yetim kalıyor şairler gittikçe... Dünkü yazımda Özdemir Asaf'ı doğum gününde anarken; bizi biz yapan değerlerimizin ''doğum gününü'', ''vefat yıldönümünü'' vesile yaparak neden anmayız diye hayıflandığımdan bahsetmiştim... Bakın demiştim boyalı boyalı ceridelere, renkli renkli ekranlara.... Hiç anan var mı diye yazmıştım...

Sonra fark ettim ki bu hataya ben de düşmüşüm...

‘’Şu karşı yaylada göç katar katar’’ derdi Karacaoğlan… Son zamanlarda katar katar göç etti şairlerimiz… Son zamanlarda o kadar şairimiz, yazarımız göç etti ki, ben de anmayı unutmuşum işte... Bu göç kervanına geçen sene 17 Nisan 2018 tarihinde Cemal Safi de katılmıştı... Ve bende bu sene bu tarihte sade, sevimli, naif, adı gibi safi olan bu şairimiz Cemal Safi'iyi anmayı unutmuşum...

Ama olsun... Geç anmak, hiç anmamaktan iyidir...