Osman Aydoğan


Reichstag Yangını


İngiliz gazeteci William L. Shirer´in üç ciltlik güzel bir kitabı var: ?´Nazi İmparatorluğu Doğuşu - Yükselişi ? Çöküşü´´ (İnkılap Kitabevi, 2003) Kitapta ?´Reichstag Yangını´´ diye bir bölüm var. William L. Shirer kitabında bu bölüme genişçe yer verir. Reichstag; ?´Almanya Parlamentosu´´ demekti... Reichstag yangını Hitler´in diktatörlüğünü adım adım inşa ederken çok istifade ettiği vakalardan biridir. Hitler, azınlık hükümetindeydi. 5 Mart 1933 tarihinde genel seçim vardı ve Hitler, iktidar olmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Almanya Parlamentosu (Reichstag) 27 Şubat 1933 gecesi yakıldı. Yangının, kundaklama olduğu ortadadır. Yangın, Hitler´e sadece tek başına iktidar değil sonsuz da bir güç verdi. Bu olay, Hitler´in iktidara bütünüyle el koymasının ve komünist partisi başta olmak üzere her türlü muhalefeti kısa süre içinde yok etmesinin de başlangıcıydı. Berlin´de olay yerinde Hollandalı 24 yaşındaki inşaat işçisi Marinus van der Lubbe yakalanır. Komünist olduğunu söyleyen Marinus, polisin söylediğine göre, kundaklama eylemini tek başına gerçekleştirdiğini anlatır. Reichstag yangını binanının çeşitli bölgelerinde ve aynı anda çıkar. Oysa Marinus van der Lubbe, ne binayı tanır ne de aynı anda birkaç yerde olabilecek yeteneğe sahiptir. Kaldı ki, Almanya´da veya Berlin´de yaşamıyordur ve Almanya´da kimseyle bir ilişkisi de yoktur. Eylemci sanık olarak aynı gece gözaltına alınan Alman Komünist Partisi (KPD) Berlin Meclis Grup Başkanı Ernst Torgler ve yine gözaltına alınan Bulgar Komünistler Georgi Dimitrow, Blagoi Popow ve Wassil Tanew´i tanımıyordu bile. Olay gecesine bakıldığında büyük faşistlerin hazırlıklı olduğu görülür. Adolf Hitler, Joseph Goebbels, Hermann Göring ve Wilhelm Frick gibi faşist büyükler yangın yerine gelmekte ve orayı miting alanına çevirmede gecikmezler. Hitler o akşam suçluyu tespit eder: Uluslararası komünizm, Alman birliğine ve dirliğine karşı kokteyl bir örgütle saldırmıştı! Hitler şöyle devam eder: ´´Artık acıma yok. Kim yolumuza çıkarsa, kafasını keseceğiz. Alman halkı artık merhamet göstermeye tahammül göstermez. Her komünist eylemci nerede görülürse vurulacak. Komünist milletvekilleri daha bu gece asılmalı. Bu ülkede komünizmle ilgili ne varsa, dümdüz edilecektir. Reichstag yangını içinde olan sosyal demokratlara da artık acıma yok.? Faşist Göring de bir çift laf eder: ´´Bu komünist isyanının başlamasıdır, devam edecekler. Bir dakika bile gecikemeyiz?? Göring doğru söylüyordu. Bir gün bile beklemediler ve sabah Cumhurbaşkanı adına Alman Halkının ve Devletinin Korunmasına Yönelik Reichstag Yangını Kararnamesi çıkarılır. (Die Verordnung des Reichspräsidenten zum Schutz von Volk und Staat ?Reichstagsbrandverordnung.) Bu kararnameyle birlikte, yürürlükteki Weimer Anayasası kaldırılır ve Almanya pratikte demokrasinin ve insan haklarının bütün kurallarını askıya alır. Polise sebep göstermeksizin gözaltına alma ve yargıya da sanığı hukuki yardımdan muaf tutma hakkı verilir. İzleyen günlerde Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi ve Alman Ulusal Halk Partisi dışındaki tüm partilerin yayınları ve seçim çalışmaları durdurulduğu gibi Almanya Komünist Partisi´nin parlamentodaki 181 milletvekili ve parti ileri gelenleri tutuklanır. Reichstag yangını faşizme geçisin en önemli adımı olur. Toplama kamplarının ilk nüveleri burada atılır çünkü kısa sürede 100 bin Alman Komünist Partisi üyesi ve sosyal demokrat tutuklanır. Daha 28 Şubat günü Almanya´nın dünya çapındaki entelektüelleri, gazeteci ve yazarları da tutuklanır. Artık Hitler bir diktatördür. Marinus van der Lubbe ise suçlu bulunup 10 ocak 1934 günü başı kesilerek idam edilir. Marinus van der Lubbe, Reichstag´ı yaktığını kabul etse de, kundaklamayı kimin yaptırdığı aydınlığa kavuşmaz. Çünkü Alman sol çevrelerde ve uluslararası kamuoyunda Marinus´a kundaklamayı yaptıranların aynı zamanda Marinus´u yargılayanlar olduğu imajı hiç silinmez. 2. Dünya Savaşında sonra kurulan Nürnberg mahkemeleri sırasında General Franz Halder, 1942 yılında Hitler´in doğum günü kutlaması sırasında, Hermann Göring´in ´´Reichstag yangını hakkında gerçeği bilen tek kişi benim çünkü Reichstag´ı ben ateşe verdim´´ dediğine şahitlik eder ancak Göring kendi savunmasında bunu yalanlar. Ancak hep yazılarımda kendisine atıfta bulunduğum tarihçi Eric Hobsbawm ?Kısa 20. Yüzyıl, 1914 - 1991 Aşırılıklar Çağı´´ adlı eserinde (Everest Yayınları/Siyaset Dizisi, 2006) ise ?´günümüz tarihçiliği bu olayın bir Nazi provokasyonu olduğu iddiasını desteklemez" der. Yıllar sonra Marinus´un kardeşi Jan van der Lubbe, kardeşinin yeniden yargılanması için mahkemeye başvurur. 1980 yılında Berlin Mahkemesi faşist dönemdeki yargılamaların tümünün zaten hukuk dışılığına hükmedildiğini hatırlatır ve ayrıca Marinus´un beraatine karar verir. Alman Komünist Partisi olayı araştıran komite kurar ve partiden kimsenin Marinus ile bir ilişkisinin olmadığını saptar. Ayrıca, Marinus´un akli dengesinin bu suçu işlemeye uygun olup olmadığına dair o zaman hazırlanan doktor raporu hala kayıptır. Yangını başlattığına dair ilk ifadesi dışında kanıtlar da yoktur. Yıllar sonra Hollanda?da birçok meydana Marinus van der Lubbe adı verilir. 27 Şubat 2008´de olaydan 75 yıl sonra Marinus van der Lubbe´nin Hollanda´da yaşadığı şehir Leiden´e heykeli dikilir ve adı verilen bir sitenin duvarına fotoğrafı afiş olarak asılır. Yukarıda anlattığım ?´Reichstag Yangını´´ tarihi bir vakıadır. Bilim adamları Tarih´i; ?´insan topluluklarını, bu toplulukların yaşayışlarını, birbirleriyle ilişkilerini, kültür ve medeniyetlerini, yer ve zaman göstererek, sebep-sonuç ilişkisine dayalı olarak anlatan bilim dalı´´ olarak tanımlarlar? Ancak ?´Tarih´´in kötü bir huyu vardır: Hep kendisini tekrar eder? Bu konuda Georg Wilhelm Friedrich Hegel; ?´Bütün tarihsel olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir´´ diyerek tarihin hep tekerrür ettiğini ifade ederdi. Karl Marx da tarihin tekerrür ettiğini teyid ederek Hegel´e cevap verircesine şöyle derdi: ?´Evet bütün tarihsel olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir. Ancak; birincisinde trajedi, ikincisinde komedi olarak?´´