Osman Aydoğan


Psikolojide geçen bazı terimler


Psikolojide geçen bazı terimler var. Ben bu terimlerin birkaçının kökenlerini, nereden geldiklerini ve ne anlama geldiklerini sizlerle anlatmak istedim. Birinci olarak anlatmak istediğim ?´sadizm ve sadist´´ terimi: Sadist, Fransızca kökenli bir kelimedir. Başkalarına acı çektirerek zihnen doyum sağlayan kimse anlamına gelir. Sadist sözcüğü, sadizmin fikir babası Fransız aristokrat ve yazar Marquis de Sade´nin (1740 - 1814) isminden türetilmiştir. Marquis de Sade yaklaşık 29 yılını hapishanede, 13 yılını akıl hastanesinde geçirir ve en önemli eseri ?´Sodom´un 120 Günü´´ (Chiviyazıları Yayınevi, 2010)´nü hapishanede yazar... Bir diğer önemli eseri de ?´Justine´´ (Chiviyazıları Yayınevi, 2000) dir. Yazılarında ahlakı, yasayı, dini öğeleri dikkate almadan aşırı özgürlüğü (hatta ahlaksızlığı) ve en iyinin zevk olduğunu savunur... Yazılarının çoğunu tutuklu olduğu dönemde yazar. Sadizmin kökeninin onun yazdıklarına dayanır ve "sadizm" kavramı adından türetilmiştir. Her türlü otoritenin yanlışlıklarını eleştirmekten hayatı boyunca yılmamış olan Marquis de Sade, Bastille zindanına atıldığında, çağlar boyunca geçerliliğini koruyacak şu sözü söyler: ?Ey insanlar! Asıl şimdi korkun benden, çünkü beni düşüncelerimle baş başa bıraktınız!? İkinci olarak anlatmak istediğim ?´mazoşizm´´ terimi: Sadizmin acıyı duyan taraf açısından karşıtı olan olgu ise mazoşizm (doğrusu ?´mazohizm´´ şeklindedir, ancak bir galatı meşhur olarak ?´mazoşizm´´ olarak bilinmektedir) olup kendisine acı verilmesinden, eziyet edilmesinden seksüel bir zevk alma duygusudur. Genellikle, dövülme, aşağılanma, bağlanma, işkence edilme, vb. seksüel fanteziler içerir. Bazen de kişilerden biri köle olur ve diğer kişi ona tasma takar. Mazoşizmin isim babası Avusturyalı yazar Leopold Ritter von Sacher-Masoch´tur (1836-1895). Leopold akademisyen olmasına rağmen yoğun bir edebiyat ilgisi ve becerisi vardır. Bu nedenle bir süre sonra akademik hayatını sonlandırıp yazmaya başlar, çeşitli öykü derlemeleri ve romanlar kaleme alır. Adının ünlü psikiyatrist Krafft-Ebing tarafından mazoşizme verilmesine neden olan onun edebi eserlerindeki yoğun mazohist kurgulardır. Sadomazoşizm ise Marquis de Sade´in adından alınmış olan "sadizm" ve Sacher-Masoch´un adına izafe edilen "mazohizm" sözcüklerinin her ikisinin de aynı patolojik süreçte geliştiğinin ve sık sık birbirinin yerine geçtiğinin kabul edilmesinden dolayı, birlikte anılması tercih edilen bir davranış bozukluğudur. Üçüncü olarak anlatmak istediğim ?´narsisizm´´ terimi: Narsisizmin kökeni Yunan mitolojisine dayanır. Yunan mitolojisindeki hikâye şu şekildedir: Kendine âşık olanlara aldırmayıp, onları karşılıksız bırakan ve çok güzel bir peri kızı olan Ekho, bir gün avlanan bir avcı görür. Narkissos adındaki bu avcı çok yakışıklıdır. Ekho bu genç avcıya ilk görüşte âşık olur. Ancak Narkissos bu sevgiye karşılık vermeyerek, peri kızının yanından uzaklaşır. Ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek, kara sevda ile içine kapanarak ölür. Bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda ´´eko´´ dediğimiz yankılara dönüşür. Olimpos dağında yaşayan tanrılar bu duruma çok kızar ve Narkissos´u cezalandırmaya karar verirler. Günlerden bir gün av izindeki Narkissos susamış ve bitkin bir şekilde bir nehir kenarına gelir. Buradan su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görür. O da daha önce fark edemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir. Yerinden kalkamaz, kendine âşık olmuştur. O ana dek kimseyi sevmediği kadar, sevmiştir kendi görüntüsünü. O şekilde orada ne su içebilir ne de yemek yiyebilir, aynı Ekho gibi Narkissos da günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendini seyrederek ömrünü tüketir. Öldükten sonra da vücudu nergis çiçeklerine dönüşür. Bundan dolayıdır ki Narsisizm; kişinin kendisine tapması, kabaca tabirle kişinin kendisine aşık olması olarak tanımlanan bir terimdir. Bir başka ifade ile; kendini kusursuz görme, sadece kendi düşündüklerinin doğru olduğuna kendini inandırma, karşısındaki insanda sürekli hata arama, tanıdığı tanımadığı insanlara hakaret etme, kendini yüceltme, hakaret ile eleştirmeyi bir sanma gibi nezaket yoksunu insanların genel ruh halini yansıtmaktadır.