Osman Aydoğan


Olvido


?´Fahriye Abla´´sıyla tanıdığımız Ahmet Muhip Dıranas´ın en bilinen ve en harika şiirlerinden birisidir ?´Olvido´´... Olvido olarak yazıldığında "unuturum", olvidó olarak yazıldığında ise "o unuttu", isim olarak (el Ovido) kullanıldığında ise unutulmuşluk, meçhullük, yitiklik anlamına gelen bir İspanyolca sözcüktür ?´Olvido´´... Unutmanın sanki gamları, kederleri alacakmışçasına unutuşa en güzel seslenen bir şiirdir Olvido? Hava kararınca çöken aşk acısını, yalnızlığı, gamı, kederi, endişeyi ve bunlardan kurtulma çabasını en güzel anlatan bir şiirdir Olvido... Türkçeninen güzel, en sert, en yumuşak, en kederli şiiridir Olvido. Yalnızlığın başka hiçbir şiir tarafından bu kadar güzel anlatılamadığı bir şiirdir Olvido? Freud´un; ´´Gerçeğin sesi yavaş çıkar´´ sözünü haykırıcasına gerçekleri sizi rahatsız etmeden usul usul anlatan bir şiirdir Olvido... Cemal Süreyya´ya göre, Dıranas´ın şiirleri arasında 19. yüzyılın önemli Fransız şairlerinden Charles Baudelaire karamsarlığının ve iç sıkıntısının en çok hissedildiği şiirdir Olvido... Edip Cansever´e göre şiirimizin klasiklerinden, köşe taşlarından biridir, en başlarda gelendir Olvido? Edip Cansever´in en sevdiği şiirlerden birisidir Olvido?. Edip Cansever´in; ´´Bildiğim tek şey, yaşlanmayan bir şiirdir ´Olvido´, Türk şiirinin başyapıtlarından biridir´´ diye tanımladığı şiirdir Olvido... Edip Cansever ?´Şiiri Şiirle Ölçmek´´ (Yapı Kredi Yayınları, 2009) isimli kitabında şunları yazar Olvido için: ? ´İşte böyle kendime hayatımı anlatıyorum´ diyen Nietzsche, ekler gibidir. ´Fısıldanan sözlerdir fırtınayı getiren; güvercin ayaklarıyla gelen düşünceler yönetir dünyayı.´ Bu sözleri bir an için şiire uygulayabilirsek, karşımıza sık sık çıkacak şiirlerden biri de ´Olvido´dur diyebilirim. Gerçekten de bütün dizeler güvercin ayaklarıyla doluşuyor şiire: Usul usul, sokulgan, biraz da ürkek. Ama bir toz ve tüy karışımını havalandırıyor gene de. Sessizliğin katılığı, sessizliğin yumuşaklığı bu. Sonra? Başlıyor yaşamını anlatmaya. Kime? Kime olacak, kendi yaşamını kendine. Dış dünya ile bir diyalog kurmuyor Dıranas. Kurmasın! Nasıl olsa fısıltılarla gelen o ürpertili monoloğu duyuyoruz biz. Ölüsüne iç çeken, yasını içine akıtan bir tragedya kişisi gibi konuşuyor kendi kendisiyle. Adı olmayan bir mevsimin içinde sanki, haziransız, eylülsüz?´´ Kızarmış, sararmış, solmuş sonbahar yapraklarının dallarından kopup salına salına düşüşü gibi içinizdeki karamsarlığı, kasveti, kederi, hüznü, yalnızlığı alıp salına salına evrene salan bir şiirdir Olvido... Adı olmayan bir mevsimin içinde sanki, haziransız, eylülsüz bir şiirdir Olvido... Olvido´da akşamüstüler hoyrattır, gün, yalnızlığımızla doldurup her tarafı, gitti mi saltanatıyla gider... Olvido´da pişmanlıklar dalga dalga hucüm eder, ruh atılan oklarla delik deşik olur... Olvido´da aşkın güzelliği söylenmeyişindedir, şiirler kağıtlarda yarım bırakılır... Olvido´da bir gülüşü olsun görülmemiş kadın aşkın aynasında ölümsüzdür... Olvido´da unutuşun bizi gamlardan, kederlerden kurtarması istenir... Buyurun Türkçenin en kederli, en hüzünlü, en duygusal, en yumuşak ve en güzel şiirine... Olvido Hoyrattır bu akşamüstüler daima. Gün saltanatıyla gitti mi bir defa Yalnızlığımızla doldurup her yeri Bir renk çığlığı içinde bahçemizden, Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan Lavanta çiçeği kokan kederleri; Hoyrattır bu akşamüstüler daima. Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar Unutuşun o tunç kapısını zorlar Ve ruh, atılan oklarla delik deşik; İşte, doğduğun eski evdesin birden Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven, Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik Ve cümle yitikler, mağlûplar, mahzunlar... Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir Kağıtlarda yarım bırakılmış şiir; İnsan, yağmur kokan bir sabaha karşı Hatırlar bir gün bir camı açtığını, Duran bir bulutu, bir kuş uçtuğunu, Çöküp peynir ekmek yediği bir taşı... Bütün bunlar aşkın güzelliğiyledir. Aşklar uçup gitmiş olmalı bir yazla Halay çeken kızlar misali kolkola. Ya sizler! ey geçmiş zaman etekleri, İhtiyaç ağaçlı, kuytu bahçelerden Ayışığı gibi sürüklenip giden; Geceye bırakıp yorgun erkekleri Salınan etekler fısıltıyla, nazla. Ebedi âşığın dönüşünü bekler Yalan yeminlerin tanığı çiçekler Artık olmayacak baharlar içinde. Ey, ömrün en güzel türküsü aldanış! Aldan, geçmiş olsa bile ümitsiz kış; Her garipsi ayak izi kar içinde Dönmeyen âşığın serptiği çiçekler. Ya sen! ey sen! Esen dallar arasından Bir parıltı gibi görünüp kaybolan Ne istersin benden akşam saatinde? Bir gülüşü olsun görülmemiş kadın, Nasıl ölümsüzsün aynasında aşkın; Hatıraların bu uyanma vaktinde Sensin hep, sen, esen dallar arasından. Ey unutuş! Kapat artık pencereni, Çoktan derinliğine çekmiş deniz beni; Çıkmaz artık sular altından o dünya. Bir duman yükselir gibidir kederden Macerası çoktan bitmiş o şeylerden. Amansız gecenle yayıl dört yanıma Ey unutuş! Kurtar bu gamlardan beni. Ahmet Muhip DRANAS