ERDİNÇ SANDALCI


ÖLÜMSÜZ AŞKIM DİDİM


Bekle beni geliyorum.. Dile kolay.. Tam üçyüz altmış BEŞ gün sonra sevgiliden, yani Can dostu, gözümün nuru DİDİMDEN mektup aldım. Bir an gözlerimi kapayıp, kendimi onun yanında gibi hissettim.. Her an onu düşünüp, onu yaşayıp , onu hayal ettikçe özlem duygularımın dalga dalga kabarıp yükseldiğini farketmeye başlıyorum...Sevmek ve sevilmek ne güzel şey.! Belli ki hasret onunda ,benimde içime kor gibi çökmüş... Gün sayıyorum. Şafak üç.. Kavuşmaya az kaldı.! Ayrılık ne kadar tatsız, sevimsiz, üzücü acı veren bir duygu ise , İnsanın SEVDİĞİNE uzun bir aradan sonra kavuşmasının tadı, coşkusu, keyfî, sevinci, huzuru ve mutluluğu da , bir o kadar başka oluyor nedense... Bu hoş ve güzel duygular şu an bende tavan yapmış durumda.. Kavuşmaya ramak kaldı.. İnanın Homeros destanlarında olduğu gibi İnsan kendisini şimdiden çok daha özgür, sakin, huzurlu ve mutlu hissediyor... Hele sevdiklerin ve sevilen dostlarında yanında olduğunda... Bir an gözümün önüne geçen sene yaşadığım ama sana doymadığım, doyamadığım sulu boya ile yapılmış resim kadar hoş güzelliklerinin cansız hayali gözümün önüne geldi.. Ve kalbim pıt, pıt atmaya başladı.... Senin Nar Çiçeği rengi Güneşine, masmavi akvaryum denizine , Cennet koyun Altın kumuna, Hilâl Kaşlı kollarına kendimi bırakmayı inanki iple çekiyorum.. Yarım kalan Aşkı tatmak üzere... Mektubunun son satırlarında sende bana, doymadığını, doyamadığını yazıyor gel gağri, diyorsun.... Merak etme bir tanem, Can çivim, gözümün nuru, Aşkım, DİDİMİM... Bekle beni.! İbibikler öter ötmez , sütler kaymak tutar tutmaz oradayım......