Şaban Külhancıoğlu


O'ADAMBENİM BABAM

İnsanların doğuştan gelen hususiyetlerini seçme şansı yok


İnsanların doğuştan gelen hususiyetlerini seçme şansı yok. Bunlar;anne,baba,ırk,renk,memleket,anatomik yapısı,yakışıklılığı çirkinliği gibi. Bu konuda uç bir örnek verecek olursak; bir fahişededen doğan çocuğun artık başka bir annenin evladı olmasını tercihinin mümkünatının olamayacağı gibi... Adına ne dersek diyelim,o çocuğun annesi bir fahişedir ve o çocuk ömrü boyunca da fahişe bir annenin evladı olarak kalacaktır. Eğer... Bu çocuk için bu bir leke ise bu leke asla ortadan kalkmayacaktır. Hal böyle olunca... Doğuştan gelen hususiyetlerimizin iyiliği, kötülüğü,doğruluğu ve yanlışlığı konusunda bizim en ufak günahımız ve vebalimiz yoktur diye düşünüyorum. Ben istemez miydim bir entellektüel,yazar çizer sanatçı v.s bir anne babanın oğlu olarak dünyaya gözlerimi açayım. Bu ailenin maddi zenginliğinin olup olmamasını söz konusu dahi etmek istemiyorum. Gerçi, yaşadığımız bu kapitalist alemde güya ailem olacak kişilerin zengin olmaları hiçte fena olmazdı. Geçtiğimiz 16 Haziranda ''Babalar Günü'' kutlandı. O meşhur klişe laflar edildi gün boyu. ''O Adam Benim Babam'' Herkes babasının muhteşemliğinden,azizliğinden,değerinden,yaptıklarından gururla bahsetti. Doğrusu kıskandım! Ne yalan söyle yeyim,benim öyle muhteşem bir babam olmadı. Onun kahramanlığından benim için yaptığı fedakarlıklarından gururla bahsedecek... Babam; o zavallı ki fukaralığın cenderesinde ömrünü tüketmiş sadece günü kurtarma derdinden çocuklarının geleceği için iyi bir eğitim iyi bir yaşam entellektüel bir hayat sağlamaya sıra bile gelmemiş. O fukaralık o ağır yaşam şartları ki, ilkokul diplomasını dışardan almasına ancak fırsat vermiş. Oysa... Ben istemez miydim; akşam evine gelirken elinde gazetesi kitabı olan,eşiyle mutlu ve kavgasız bir hayat sürdürmeyi gaye edinen,çocuklarını ileri taşıyacak adımları atabilen ve onlara sevgiyle davranan bir babayı... Bu arzu ettiğim manzaraların hiçbirini babamdan göremedim. Aksine dayak,şiddet,kötü söz,korku dolu huzursuz bir hayat. Bu yüzden babamı yıllarca çok eleştirdim. Ancak... Benim eleştirdiğim babam kendi babasından benim beklediklerimi alabilmiş miydi acaba? Hayır! O da sekiz yaşında öksüz kalmış, dayısının yanında sığıntı gibi büyümüş,gözleri genç yaşta kör olmuş anasına bakmak zorunda kalmış. Sekiz yaşında 2.Dünya Harbinin o ağır koşulları altında yokluk,kıtlık ve açlığın pençesinde yaşam mücadelesi vermiş. Bu hesaptan gidersek babamda kendi babasından beklentiler içinde arzulamadığı bir babanın evladı olarak hayatını sürdürmek zorunda kalmış. Hatta bizim yaşadıklarımızın kat kat beterini... Hülasa... Doğal olarak herkes iyi bir baba ve iyi bir kahraman istiyor. Bu herkesin hakkı. Bana göre yanlış olan,sahte kahramanlar yaratmak değildir. Babalarımızın gerçeğini hatmederek onları olduğu gibi kabul etmektir. Evet... Benim babam benim istediğim gibi bir baba olamadı. Ama... Acısıyla,tatlısıyla,yanlışıyla doğrusuyla benim babamdı. O'ADAM BENİM BABAMDI.