Osman Aydoğan


O mahur beste çalar Müjgan´la ben ağlaşırız


Edebî sanatlarda ?´tevriye´´ diye bir kavram vardır. Sesteş bir kelimenin bir dizede, beyitte, dörtlükte iki gerçek anlama gelecek biçimde kullanılmasına ve bir sözcüğün yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetmeye tevriye sanatı denir. Bu sanatta sözün yakın anlamı söylenir, uzak anlamı anlatılmak istenir. Daha doğrusu uzak anlam ilk anda okuyucu tarafından kavranmayacak biçimde gizlenir. Okur, yakın anlamla oyalanır, ama anlatılmak istenen uzak anlamda gizlidir. Bu uzak anlam şiire ayrı bir güzellik katar. Tevriye sanatı ile ilgili en iyi örnek Nef´î´nin bir dörtlüğüdür: Tahir efendi bana kelp demiş İltifatı bu sözde zahirdir, Maliki mezhebim benim zira, İtikadımca kelp tahirdir. Bu dörtlükte kullanılan ?´Tahir´´in iki anlamı vardır: Birincisi ´´Tahir Efendi´´ anlamında, ikincisi ise ´´temiz, pak´´ anlamında. Kelp ise ?´köpek´´ demektir. Bu dörtlükte hem, köpek temiz hayvandır hem de asıl köpek Tahir Efendi´dir anlamı var. Maliki mezhebinde köpek, temiz hayvandır. Attila İlhan´ın ?´Mahur Beste´´ isimli şiiri de edebî sanatlardan tevriyenin en güzel örneklerinden birisidir. Şiirde geçen ?´Müjgan´´ ilk anda yakın anlam olarak kadın ismi olarak anlaşılırsa da uzak anlam olarak ?´kirpik´´ anlamında kullanılmıştır.. Attila ilhan, bu güzel şiiri, güneşten ışık yontabilecek cesarette üç sert adam için (Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan) yazmıştır. Attila İlhan´ın kendi anlatımıyla şiirinin hikâyesi: ?12 Mart sonrasının kahır günleriydi. Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Deniz´lere kıymışlardı. Karşıyaka´dan İzmir´e geçmek için vapura bindim. Deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı? Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra? Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm.´´ 6 Mayıs 1972 Bu şiir hem Ergüder Yoldaş hem de Ahmet Kaya tarafından bestelendi. Ergüder Yoldaş´ın bestesi gerçekten ´´mahur´´ makamındayken, Ahmet Kaya´nın bestesi ´´nihavent´´ makamındadır. ?´Mahur Beste´´ aynı zamanda Ahmet Hamdi Tanpınar´ın üçlemesinin ilk romanının da ismidir. (Diğer ikisi ?´Huzur´´ ve ?´Sahnenin Dışındakiler´´) ?´Mahur Beste´´, Ahmet Hamdi Tanpınar´ın zekâ ve yaratıcılığını ustaca konuşturduğu, bir solukta okunan, insanı birden kavrayıp yavaş yavaş, hüzünle yere indiren, ruhta hoş bir seda bırakan, güzel ve çok özel bir kitabıdır. ?´Mahur Beste´´ ilk kez 1944 yılında tefrika halinde yayınlanmış, roman olarak da ilk 1975´te basılmıştır. ?´Mahur Beste´´ şiiri Attila İlhan´ın ne kadar güzel bir şiiri ise, ?´Mahur Beste´´ romanı da Ahmet Hamdi Tanpınar´ın o kadar güzel bir eseridir. Bir şiir bu kadar mı güzel yazılır, bir şiir bu kadar mı ruha dokunur, bir şiir insanı bu kadar mı hüzünlendirir? ´´Tarih tekerrür eder´´ derler ama, bir ülke bu kadar mı eskiyi yaşar, döner dolaşır aynı şeyleri tekrar tekrar mı yaşar? Dökülen gözyaşları hep sel olup mu akar? Ülke yine o kahır günlerine döner, ülke yine umutsuzluklara, yine karanlıklara gömülür, o mahur beste yine çalar, Müjgan´la ben yine ağlaşırız... Mahur Beste Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız O mahur beste çalar Müjgan´la ben ağlaşırız Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız O mahur beste çalar Müjgan´la ben ağlaşırız Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı Gittiler akşam olmadan ortalık karardı Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara Geceler uzar hazırlık sonbahara