Oğuz Gümüşkaynak


Niriye gidiyon azını yidiyim galenin içine gidiyom


Bu gün semt pazarındaydım. 1980´den sonra doğanlar pek bilmez bu tarihten önce Kayseri´de semt pazarları yoktu bu yüzden Kayseri´de perakende sebze meyveler kale içindeki sebze meyve pazarından alınırdı. Yada seyyar satıcılardan alış veriş yapılırdı eve geldiğinde alınanın yarısı mutlaka çöpe dökülürdü buda günlük alışverişiniz olmazsa olmazı idi. Süper marketler hiç yoktu kendi elinle seçme olanağın mümkün değildi çürük verildiği görür itiraz edersen esnaf ağzına geleni söyler biraz daha diklenirsen ya dayak yersin yada hırpalanırdın. Şimdiki semt pazarlarına bakıyorum kaledeki esnaf terbiyesini almış çok nadir beli bükülmüş yürüyecek hali kalmamış bir kaç kişiyi tek tük görüyorum ama onların evlatları eğer aynı mesleği devam ettiriyorsa zihniyeti aynı çünkü her şey babadan oğula geçiyor ve hatta kalenin çarşı olduğu dönemlerdeki şahısların torunları mesleğe devamsa kaledekilerini pek aratmıyor. Kale döneminde genelde sebze meyve Mersin´den gelirdi henüz tarladayken soğuk almış çürümüş hasarlı çöpe gitmesi gereken yiyecekler bunlar Kayseri malı Kayseri´ye diye Mersin halinde de ayrılırmış Kayseri´ye gelirdi. Henüz marketlerin yok zamanı tek tük manavlar var akıllı adamlar gider manavlardan alırdı çünkü kaleyle aynı fiyata gelirdi hiç değilse çöpe atmazdın. Semt pazarındaydım Talas ta ikamet ediyorum pazarı şöyle bir gezdim kasalarda yada tezgaha dökülmüş bir çok yiyeceğin üzerinde etiket yok eğer gezersen sorarsan ucuzunu aynı kaliteyi buluyorsun alırsın ama etiketsiz malı sorarsan iki mislini söylemekten kendini alamıyor. Yanında oğlunu yiğenini yakınını yetiştiriyor esnaf ahlakı ahilik terbiyesi diye bir kavram yok bunu halk yapamıyorsaki halkımızla bu eğitimi belediyeler verecek. Denetimsiz pazar bir sonraki esnafı önce kâr anlayışına yöneltir ben Talas belediyesini etiket konusunda hassasiyete davet ediyorum gerek eğitim gerekse dürüst esnaf yetişmesi açısından