Osman Aydoğan


Nereden nereye geldik? (5)


Sorunlar Ayrıca Münbiç´e, Cezire´ye uzanırsanız, söylediğiniz gibi Suriye´nin üçte birini kontrol edecekseniz eğer en azından ikmal, lojistik, emniyet ve güvenlik amacıyla daha fazla bir kuvvete ihtiyaç duyarsınız. Böylesine bir ortamda Münbiç´e, Cezire´ye uzanacak uzun süreli bir harekât ise beraberinde maliyetinin yanında bir yığın belirsizlikleri de getirecektir. Kendi ülkenizde Gabar´da, Cudi´de, Bestler - Dereler´de operasyon yapmıyorsunuz ki bahar gelmeden girip kış gelince çıkasınız... Haklı gerekçelerinizle girdiğiniz Kıbrıs´tan hâlâ çıkabildiniz mi? Daha derinlere indikçe, Münbiç´e, Cezire´ye uzandıkça çıkış süreciniz de o kadar uzayacaktır. Harekât uzadıkça da sorunları geometrik bir dizi ile artacaktır... Önce bu harekâtta verdiğiniz şehitleriniz artacaktır... Harekât derinlere indikçe belki de ülke içinde terör azacaktır... Şehitler ve ülke içinde terör arttıkça kamuoyu desteği azalacaktır... Uluslararası siyasi baskı artacaktır... Maliyeti artacaktır... Bedeli artacaktır... Bu bedel ülkeyi bekâ sorununa kadar götürebilecektir... Bu noktada iki savaş düşünürünü tekrar hatırlamamız gerekiyor: Ne demişti Clausewitz: ?´Savaşı küçük çapta tutabileceğinizi ve makul ölçülerde zapt edebileceğinizi de zannetmeyin.´´ Suriye´de uzun sürecek bu harekât içinde PYD/YPG derken yarın onu destekleyen ABD ile de mi savaşacaksınız? Münbiç´e gitmekten bahsediyorsunuz, oradaki ABD ile de mi savaşacaksınız? İçeride PKK tehdidini çözemeden Suriye´de dağılacak ve yayılacak bu uzun süreli bir savaşı nasıl yürüteceksiniz? Çinli düşünür Sun Tzu´yu tekrar hatırlayalım; ?´Uzun süreli bir savaş önce orduyu sonra da toplumu yozlaştırır.´´ 2016 yılında yapılan Fırat Kalkanı Harekâtında hedef İŞİD idi? Bu nedenle Batı pek ses etmedi? Ancak bu sefer hedef Afrin ve söylemlere göre de müteakiben hedef Minbiç, Cezire? Hatta İdlib? Buralarda da Suriye Kürtleri var? Biz ne kadar PYD, PKK mukallididir desek de Batı (ve özellikle ABD) bunu böyle görmüyor? Batı basınından izleyin Afrin Harekâtını bakın nasıl haber veriyorlar... ?´´Türk uçakları PYD mevzilerini bombaladı´´ diye vermiyorlar? ´´Türk uçakları Kürt mevzilerini bombaladı´´ diye veriyorlar? Ayrıca son elli yılda yaşanan siyasal, askerî ve sosyolojik olaylar hem Irak´ta, hem Suriye´de ve hem de Türkiye´de Kürtler eski dar ve lokal aşiret yapıları içinden çıkarak tüm Ortadoğu´yu kapsayan kendi içinde parçalı fakat genel bir kimlik olarak bir ??Kürt realitesi´´ni oluşturdular? Hem dünyada hem de Kürtler arasında bu harekâtın Kürt realitesine karşı yapıldığı gibi bir algı da var. Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın harekâtın üçüncü gününden itibaren ?Biz Kürtlere değil YPG´ye karşıyız´´ mesajını vermesi bu açıdan önemli bir ifadedir. Öncelikle Batı´daki ve Kürtlerdeki bu algının kırılması gerekiyor... Bu ise deveye hendek atlatmaktan daha zor bir iştir... Türk Dışişlerinin yükü oldukça ağırdır? İçeride henüz PKK tehdidini çözememişsiniz? Yaklaşık 35 -40 yıldan beridir PKK ile mücadele ediliyor. Bu amaçla devletin harcadığı her türlü kaynağın haddi hesabı yoktur. Bu sorunun kısa sürede çözüleceğine dair bir belirti de yoktur. Dışarıda dost kalmamış, değerli yalnızlığınızla baş başa kalmışsınız... AB, ABD ile köprüleri atmışsınız, Rusya ile mesafeli bir birlikteliğiniz var, İran ile aranız limoni, Mısır ile hala küssünüz? İçeride Dolar olmuş 3.8, işsizlik tavan yapmış, piyasalar durmuş, turist gelmiyor, cari açığı kapatacak para yok, döviz yok, yatırımlar yok, yabancı sermaye gelmiyor? Ve siz Suriye´nin üçte birini terörden temizlemekten bahsediyorsunuz? Böyle bir durum ise Türkiye´nin kaynaklarını ve kuvvetlerini parçalaması, dağıtması anlamına gelir. Harp yönetiminde ?´sıklet merkezi´´ diye bilinen bir prensip var. Bu prensip kesin sonuç yerinde ve zamanında üstün muharebe gücünün toplanması esasına dayanır. Münbiç´e, İdlib´e, Cezire´ye giderek muazzam bir alanı, nispeten az kayıp vererek ele geçirebilirsiniz, (taktik başarı), ancak düşmanın (PYD mi, PYD´yi destekleyen ABD mi, Suriye rejimi mi, Suriye´yi destekleyen Rusya mı?) savaşma kapasitesine zarar veremeden kendi kaynaklarınızı tüketmez misiniz? (stratejik başarısızlık) Hani diyordu ya Clausewitz: "Kuvvetlerini kötü kullanan ülkenin siyaseti iflasa sürüklenir."´ Bu yazı çok uzadı ama özetle; yayılıp, gelişip topyekün bir savaşa dönüşebilecek bu harekât 1974 Kıbrıs Harekâtına benzemeyecektir. Harekât uzadığında birden karşımızda ABD´yi Rusya´yı, İran´ı, Irak´ı, bütün Arapları ve hatta Çin´i bile bulabiliriz. Arkamızda da kimse bulunmaz... Şu anda bile arkamızda kim vardır ki sadece bu harekâta (Afrin´e) yönelik Rusya´nın zimmi bir onayından başka? Gelişecek, yayılacak ve alevlenecek bu muharebe gelecekte topyekün bir savaşa dönüşebilir, böylesi muhtemel bir savaş da Türkiye´yi bölebilir, parçalayabilir, bin yıllık bir kinin ve nefretin tohumlarını ekebilir... O zaman umulur ki Süphan dağının hemen eteğindeki Malazgirt´e bağlı Selekütlü köyündeki köylü gibi başka bir yerlerde bir başka köylü de ?Allah korusun- şöyle bir dua etmez: ?´Türkleri görmüyor musunuz? Onların devleti yok, bakın başlarına geleni!´´ İşte bu nedenlerledir ki harekât başlar başlamaz yazdığım ilk Afrin yazımı şöyle bitirmiştim: ?´?. ve eğer sizin tarih, insan ve hayat gibi bir derdiniz varsa zaten kafesine hapsedilmiş yabani kuşlar gibi çırpın çırpın çırpınır kalbiniz...´´