Osman Aydoğan


Nereden nereye geldik? (4)


Afrin Harekâtının geleceği Siyasilerin bu söylemlerinin hiç de harekâtın başlangıç konseptine ve bu harekâtta kullanılan gücün çap ve kapasitesine ve öngörülen zamana uygun olmadığı görülüyor. Bu söylemler daha farklı, daha kapsamlı ve daha uzun vadeli bir stratejiyi ve kuvveti gerekli kılmaktadır. Burada da konu gelip ?´Strateji´´ kavramına takılıyor? ?´Strateji´´ basit bir kavram değildir? Tarihin sayfaları bu kavramda yapılan hataların nice devletleri tarihin çöplüğüne nasıl götürdüğünün hikâyeleri ile doludur. Bu konuda yapılan en büyük ve yaygın hata; stratejik hedeflere ulaşmak için kullanılan taktik araçlar ve hedeflerin, stratejik hedeflerin önüne geçirilerek felaket ile kucaklaşmak olmasıdır. Kısaca: Taktik hedefler, stratejik hedeflerin başarılabilmesi için oluşturulan araçlardır. Taktik hedefler öne çekilip bütün gayret bu hedeflere yönlendirilirse bu yöntem stratejik yönetimi kâğıt üzerinde bırakır. Bu da bir onulmaz felaketlere kapı açar. Tarih bu konuda örneklerle doludur... İlk Fırat Kalkanı Harekâtında da yazmıştım Birinci Dünya savaşında Almanya örneğini? Kısaca Almanya, Birinci Dünya savaşında muazzam bir alanı, nispeten az kayıp vererek ele geçirmesine rağmen (taktik başarı), düşmanının savaşma kapasitesine zarar veremeden kendi kaynaklarını tükettiği için (stratejik başarısızlık) savaşı 1918 Kasım ayında kesin olarak kaybetmişti. Bu konuda vereceğim ikinci örnek Mısır ? İsrail arasında yapılan Yom Kippur savaşıdır. 6 Ekim 1973´de Mısır´ın olağanüstü gizlilikle hazırlığını yaptığı baskın şeklindeki saldırı (taktik başarı) ile başlayan bu savaşa Mısır çok büyük başarılar elde ederek hızla Süveyş kanalını geçmiş (taktik başarı), Bar Lev hattını aşmış (taktik başarı), Sina Yarımadasına ulaşmış (taktik başarı) ancak stratejik planlama (düşmanın savaşma azim ve iradesini kırılması) kağıt üzerinde kaldığı için Mısır İsrail karşısında tarihi bir hezimete uğramıştı? Ayrıca bir muharebe basket maçı değildir. Basket maçı sonucu gibi şu kadar şehit verdik, şu kadar terörist öldürdük diye demeçler vermek sadece taktik bir başarıyı gösterir. ABD 1963 yılından 1973 yılına kadar süren Vietnem savaşında 60 bin asker kaybı verirken 13 milyona yakın Vietnamlıyı terörist diye, direnişçi diye öldürdü.. Ama sonuç ABD için tam bir stratejik hezimettir. Tarihte örnek çoktur... Ancak konumuz ?´Zeytin Dalı Harekâtı´´? Eğer bu harekâtın hedefi tüm siyasilerin söylediği gibi PYD ise tehlikeyi bertaraf edecek ?´strateji´´ Suriye rejimi ile işbirliği yapmayı ve Suriye´nin toprak bütünlüğünü savunmayı gerektirir? Suriye rejimi ile stratejik işbirliği yapılacak ise eğer bu durumda her şeyden önce Esad rejimini tanımayı gerektirir. Bir başka konu da ÖSO? Eğer Suriye rejimini tanıyacaksanız bu durumda da Esad rejiminin terör örgütü olarak tanımladığı ÖSO´nu nereye koyacaksınız? Ayrıca derinlere inecek uzun soluklu bir harekâtta ÖSO´ya ne kadar asker ve askerî bir güç olarak bakacaksınız? Bir ordunun teşkilinin, eğitiminin ve harbe hazırlığının bu kadar basit mi olduğunu düşünüyorsunuz? Bu orduyla (ÖSO) bir tatbikat değil müşterek harekâtın icra edildiği uzun süreli bir muharebe yapacaksınız. Bu orduya ne kadar güveneceksiniz? Harp tarihi sanılanın aksine sadece kahramanlıkların tarihi değildir. Harp tarihi aynı zamanda vahşetin, şiddetin, gaddarlığın, ahlaksızlığın, yağmanın, hırsızlığın ve tecavüzlerin de tarihidir. Sınırlarınızdan uzaklaşır ve daha derinlere inerseniz, yani Münbiç´e, Cezire´ye uzanırsanız, söylediğiniz gibi bu ÖSO ile beraber Suriye´nin üçte birini kontrol edecekseniz eğer bu orduyu )ÖSO) nasıl kontrol edeceksiniz ve sicili tertemiz Türk ordusunun imajını böylesi bir orduya (ÖSO) nasıl emanet edeceksiniz?