Oğuz Gümüşkaynak


Ne Recepmişsin...


Bugün yarım asra yaklaşan arkadaşım Recep Kırçıl´ın cenazesinde bulunmakta varmış. Kaderde kimin ne zaman kimin kimden önce öleceğinin kararını tabiki yüce mevlam verir ama insan cenazede ölen kişiyi kıskanır mı? Ölmüş gitmiş neyini kıskanacaksın diye sorsalar vallahi Receb´in cenazesi hiç de kıskanılmayacak gibi değildi. Bu kadar seveni sayanı uzun yıllar sonra birbirini görmeyen dostları bir araya getirmek musalla taşıyla cenaze arabası arası otuz metreyi bulmaz ama camı avlusundaki yüzlerce kişi tabuta el atmak için neredeyse birbirini çiğneyecekti ve ne tesadüf ki her zaman musalla taşında en az beş cenaze varken bu gün sadece tek cenaze ve sanki beş cenaze varmış gibi dolu bir Hunat cami avlusu. Henüz çocuk yaşlarımızda yolumuz Atatürk Spor salonunun boks salonunda kesişmişti. İyi dostluk sonra Receb´in kulüp başkanlığı benim çeşitli branşlardaki faaliyetlerim ve Recebin cenazesine omuz vermem bunlar hayatın içinde var olan şeyler ama bu kadar çok sevilmek ahde vefanın yok olduğu, insanların çıkarının bulunmadığı bir yere yan gözle bile bakmadıkları bir ortamda yaşarken sevgi saygı insan kazanmak büyük bir toplum tarafından değeri yüksek kişilikler sınıfına girmek yani adam gibi adam dedirtmek yaşadığımız dünyada kaç kişiye nasıp olur ki. Ve işte öldükten sonra cenazenin arkasından işte yaşamak buymuş dedirtmek kime nasipse onu kıskanmamak mümkün mü? Ruhun şad mekanın cennet olsun iyiki benim arkadaşımmışsın Allah bana da senin gibi ölüm versin ışıklar içinde uyu emi Recep.