Osman Aydoğan


Ne kadınlar sevdim zaten yoktular


?´Böyle Bir Sevmek´´ Attilâ İlhan´ın sekizinci şiir kitabının adıdır.  (İş Bankası Kültür Yayınları, 2016) ?´Böyle Bir Sevmek´´ şiiri ise kitaba ismini veren Attila İlhan´ın en güzel şiirlerinden birisidir.

Bu şiiri Attilâ İlhan Ankara´da yaşarken yazar ve kitabının ?´Kavaklıdere Baladları´´ adlı bölümde yer verir. İlk kez ?´Varlık Dergisi´´nde yayımlanır, sonra Rauf Mutluay 4 Mayıs 1975´te Cumhuriyet gazetesinde yayımlar... 

Dün sizlerle Murathan Mungan´ı tanıtırken onun bir sözüne yer vermiştim. Murathan Mungan ?´Türkçe´yi çok iyi kullanan bir yazardır, şairdir´´ demiştim. Ve ?´bu özelliğini de şöyle anlatır´´ diye devam etmiştim: "İşim kelimeler benim. Sahte alçakgönüllülüğe gerek yok: Türkçe´nin saçlarını tarayan, tarayabilen yaşayan üç-beş yazardan biriyim. İçimizle dilimiz arasındaki mesafeyi kelimelerle kapatmaya çalışan adamdır yazar dediğin. "

İşte Attilâ İlhan da Murathan Mungan´ın tarif ettiği Türkçe´nin saçlarını tarayan, tarayabilen üç-beş yazardan birisidir. Attilâ İlhan içimizle dilimiz arasındaki mesafeyi kelimelerle kapatmaya çalışan bir şairdir.

?´Hiçbir dil insanın hissettiklerini anlatmaya muktedir değildir derler´´ ama sanırım bu ifade Murathan Mungan ve Attila İlhan gibi şairler için geçerli değildir.

Attila İlhan´ın gönüllere girmiş, dillere sinmiş, okuyan herkes için adeta içselleşmiş şiirlerinden birisidir "Böyle bir sevmek".

Türk edebiyat tarihinde bir erkeğin ağzından, gönlünden, ruhundan ve kalbinden çıkabilecek en içten sözcüklerle bir aşk, bir sevda yakarışıdır ?´Böyle bir sevmek´´.

?´Böyle bir sevmek´´, "şöyle bir sevmek" değildir.

?´Azıcık okşasam sanki çocuktular
Bıraksam korkudan gözleri sislenir´´

Bir kadın nasıl bu kadar güzel, bu kadar hoş, bu kadar tatlı ve bu kadar masum ifade edilebilir, bir şiir nasıl bu kadar insanın ruhuna dokunabilir, insanın gözlerini nemlendirebilir, bu dizler nasıl bu kadar güzel olabilir?

Bu şiir; bizlere, aşkın; karşı taraftan ziyade kendi içimizde yaşadığımız, büyüttüğümüz, putlaştırdığımız bir duygu olduğunu, içten bir dille izah eder. Âşık olduğumuz "şey" aslında çoğu zaman da bir hayalden ibarettir... 

Halil Cibran derdi zaten; ?´Her erkek iki kadına âşık olur. Biri hayallerinde yarattığı diğeriyse henüz doğmamış olandır.´´

Bu duygudan, yüzyıllar önce Nedim bir gazelinde dem vururdu:

"Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Nedim 
bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana"

Dostoyevski´nin ?´Beyaz Geceler´´ kitabında da şöyle bir bölüm geçerdi: 

" - Âşık mı oldunuz? Kime? 
- Hiç kimseye. Bir ideale. Düşüme giren kadınlara?"

Yine Dostoyevski´nin ?´Yeraltından Notlar´´ isimli kitabında da şöyle bir ifade vardı:

?´Hayal dünyamda bu ?güzel ve yüce şeylere´ sığınarak ne aşklar yaşadım? Gerçek hiçbir varlıkla ilgisi olmayan, bütünüyle hayal ürünü bu aşklar sayesinde ruhum öylesine cömertçe doyuyordu ki, sonradan gerçek bir aşka ihtiyaç bile duymuyordum. Gerçek birini sevmek benim için gereksiz bir lüks olurdu.´´  

Ama en güzelini de Attilâ İlhan kendisi anlatırdı:

"Yokluğum fazla uzayabilir, zaman zaman, dediklerimi dinleyerek saptarsın ki: hayatta kimse kimseyi anlayamaz, kimse kimsenin yerini tutamaz; aşk dediğimiz, ya vahim bir yanlış anlaşılmadır, ya kötü bir hayal kurma tarzı: İki kişinin ikisi de, öbürünün yerine hayal kurmaya kalkıştığından, sukut-u hayaller eksik olmaz! Sen dediğime kulak ver, kendimizden başkasını sevemiyoruz; sevdiğimiz, şahsiyetimizin dışlaştırılmış, bir başkasının üzerinde somutlaştırılmış hayali; o başkası da kendisini üçüncü bir şahıs üzerinde dışlaştırır, somutlaştırır: Arada ahenk kurulamaz, nasıl kurulsun, sevdiğimizle sandığımız farklı!

Muvaffak bir çift, yalnızlığa tahammülü yüksek iki insan manasını taşır: Çift demek, yanyana iki yalnızlık demek, beraber bile olamamış, kesişmesi bile zor! Onun için böyle bir hayatı, içine girip kurbanı olmadan yaşayacaksın, yani uzaktan. Uzaktaki, soyut, hemen hemen yok bir şahsı sevmekten güzelini tasavvur edemiyorum. Yakında olmayan sevgili tahayyülde yaşatılır, hayalde yaşamak az evvel açıkladığım kaideye uygun olarak, onu kendine benzetmektir; yanında bulunmayacağından, o buna ne itiraz edebilir, ne müdahale: Sevdiğini hayalinde değiştirdikçe, kendine benzettikçe daha çok seversin, böylece denge korunmuş olur.

Sevmek! Sevmek esasında alıp başını gitmektir, sevgiliden uzaklaşan mutlak aşka yaklaşır, sevdiğini gönlünde kendi bildiğince yeniden yaratarak..?

Hani derlerdi ya ´´uzaktan sevmek aşkların en güzelidir´´ diye... Attilâ İlhan da hem yazısında hem de şiirinde bunu söylüyor işte...

Bu Pazar günü  ülke gündeminden, gamdan, kederden, kasvetten, soğuktan uzaklaşmak istiyorsanız, içinizi ve ruhunuzu ısıtmak istiyorsanız bu şiiri okuyun derim.

Şimdi şiiri okuma zamanı: ?´Böyle bir sevmek´´

Böyle Bir Sevmek

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular 
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir 
Azıcık okşasam sanki çocuktular 
Bıraksam korkudan gözleri sislenir. 

Ne kadınlar gördüm zaten yoktular 
Böyle bir sevmek görülmemiştir   
Hayır sanmayın ki beni unuttular 
Hala arasıra mektupları gelir 
Gerçek değildiler birer umuttular 
Eski bir şarkı belki bir şiir 

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular 
Böyle bir sevmek görülmemiştir   
Yalnızlıklarımda elimden tuttular 
Uzak fısıltıları içimi ürpertir 
Sanki gökyüzünde bir buluttular 
Nereye kayboldular şimdi kimbilir 

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular 
Böyle bir sevmek görülmemiştir.  

Attila İlhan

Eğer bu şiiri bir kadın yazsaydı muhtemel ki bu kadar uzun uzun yazmazdı diye düşünüyorum... Uzatmadan bir dizede anlatırdı anlatacaklarını:

´´Ne erkekler sevdim zaten bo....tular...´´