Oğuz Gümüşkaynak


Muhsin Yazıcıoğlu


Yaşlarımız birbirine çok yakın. Muhsin Yazıcıoğlu´yla gençlik dönemlerimden bilirim. Ülkü Ocakları genel başkanlığı yaptığı yıllardan. Gerçi saflarımız ayrıydı ama Muhsin Yazıcıoğlu tanımamak benim gençlik yıllarımda gençler tarafından mümkün değildi. İster yandaşı olsun isterse karşıtı olsun 12 eylül darbesiyle Mamak cezaevinde Muhsin Yazıcıoğlu ve karşıtları idamlara işkencelere hakaretlere her şeyle ama her şeyle ortak bir insanlık dışı yaşama karşı hayatta kalma mücadelesi verdiler. 12 eylül öncesi birlikte yürüdüğü kitle ve lideriyle 12 eylül sonrası ayrılma kararını verip artık kendisinin çizdiği ve kendi doğrularımla siyaset yapacağını ilan edip MHP den ayrılıp yeni bir parti ve yeni bir oluşumun peşine düştüğünde Alparslan Türkeş´le yol ayrımının ilk günlerindeki gösterilen tepkiyi çok çok iyi bilirim. Muhsin Yazıcıoğlu hain ilan edilmişti. MHP kaleleri olan illeri tek tek geziyordu her türlü hakarete tacize darpa varan eylemlere rağmen kendisini anlatıp ayrılığın nedenlerini anlatmakta kararlıydı. Muhsin Yazıcıoğlu şunu çok iyi biliyordu ki Türk toplumunun en iyi yaptığı eylem bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma sevdasıdır ve Muhsin başkan yaşarken siyaset yaptığı ister dava arkadaşları olsun isterse karşıtları herkesin vefat haberi aldığında baş sağlığı vermeye gitmiş hayat siyaset değildir ilkesine tamamıyla bağlı kalmıştır. Geçmişteki lideri Alpaslan Türkeş´inde cenazesine taziye vermeye evine gittiğinde saldırıya bile uğramasına rağmen ilkesinden hiç vaz geçmedi. Kayseri´ye ziyaretinde bizzat Atatürk spor salonundaydım salon ikiye bölünmüş yandaşları ve karşıtları karşılıklı tribünlerdeydi salona girmesiyle nefret ve sevgi seli birbirine karışmıştı.  Saldırmak isteyenlere polis güçlükle mani oluyordu sakin bir biçimde geldi kendine ayrılan yere oturdu hakaretlere ve tacizlere pek fazla takılmadı. Polis karşıtları dışarı çıkardığında sanırım eski İzmir belediye başkanı burhan Özfatura ve Zaman Gazetesi yazarları Mehmet Metiner gibi bir kaç yazarda bu ziyarette bulunmuştu. Kendisini ne yapmak istediklerini ayrılığın nedenlerini tek tek açıkladı. O zamanın hain Muhsin´i bu günün kahraman Muhsin´i ne değişti. Bilemiyorum benim ülkemde hainle kahraman arasında ince bir çizgi vardır ne zaman hain ne zaman kahraman olacağınızın kararını vereceğinizi bilemezsiniz. Muhsin Yazıcıoğlu imdat çığlıklarıyla helikopter kazasında şaibeli bir şekilde katledildi. Donarak mı yanarak mı öldüğü ölümü beklenene kadar yardım çığlıklarının oyalama taktiğine dönüşmesi katliam bitene kadar bulunamamaları hep soru işaretlerinde kaldı. Ben Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberinde ölenlerin tamamına Allahtan rahmet diliyorum ruhları şad mekânları cennet olsun