Osman Aydoğan


Miraç Kandili


Miraç; üç ayların Regaib Kandili ´nden sonraki kutsal gecedir. Miraç; Arapça´da ?´uruc´´ sözcüğünden türetilmiş olup merdiven, yukarı çıkmak, yükselmek anlamlarını dile getirir. İslam´da Hz. Peygamber (s.a.s)´ in göğe yükselerek Allah´ın huzuruna kabul edilmesi olayıdır. Olayın iki aşaması vardır. Birinci aşamada Receb ayının 27. gecesi Cenab-ı Hakkın daveti üzerine Cebrail rehberliğinde Hz. Peygamber (s.a.s) Mescidül-Haram´dan (Mekke), Beytü´l-Makdis´e (Kudüs) götürülür. Kur´an´ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında isra adını alır. Şeyh-ül Ekber Muhyiddin İbn-i Arabî ´´Kitab el-İsra´´ (Gece Yolculuğu Kitabı) isimli eserinde Miraç´ı anlatır. Bu aşama Kur´an´da şöyle geçer (İsra Suresi, 1.Ayet): ?Ayetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram´dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ´ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki o her şeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir.? İkinci aşamayı ise Hz. Peygamber (s.a.s)´in Beytü´l-Makdis´ten Allah´a yükselişi oluşturur. Mirac olarak anılan bu yükselme olayı Kur´an´da anılmaz, ama çok sayıdaki hadiste ayrıntılı biçimde anlatılır. Rivayete gör Peygamberimiz, birinci semada Hz. Âdem, ikinci semada Hz. Yahya ve Hz. İsa, üçüncü semada Hz. Yusuf, dördüncü semada Hz. İdris, beşinci semada Hz. Harun, altıncı semada Hz. Musa yedinci semada Hz. İbrahim ile görüşmüştür. Mirac gecesi arş´ı, kürsi´yi, cennet´i, cehennem´i ve ilahi azameti müşahede eden Allah Rasulü, dünyada hiçbir beşere ve hiçbir peygambere nasip olmayan en üst dereceye erişti: Cenab-ı Rabbü´l Alemin´i gördü. Bizzat Cenab-ı Hakk´dan aracısız doğrudan vahiy aldı. Ümmeti için yalvarış ve yakarışta bulundu. Beş vakit namaz bu gece farz kılındı. Kimilerine göre bu yükselme fiziksel, kimilerine göre manevi, kimilerine göre hem maddi hem manevi, kimilerine göre de ne tam anlamıyla maddi ne de tam anlamıyla manevidir. Manevi anlamı, gönül ve ruh temizliğinden geçip, ahlaki erdemlere yükseliştir. Şair Arif Nihat Asya Hz. Muhammet´in üstün özelliklerini övmek için yazdığı ve Miraç´tan da bahsettiği ve sanki günümüzü anlattığı ?´Naat´´ isimli şiirinde şöyle derdi (şiir uzun, kısmen alıntılıyorum): Yeryüzünde, riya, inkâr, hıyanet Altın devrini yaşıyor? Diller, sayfalar, satırlar "Ebu Leheb öldü" diyorlar: Ebu Leheb ölmedi, ya Muhammed; Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor! Adına alışkın dudaklarımız! Artık, yolunu bilmiyor; Artık, yolunu unuttu Ayaklarımız! Kabe´ne siyahlar Yakışmamıştı, ya Muhammed, Bugünkü kadar! Haset gururla savaşta; Gurur, Kaf Dağı´nda derebeyi? Vicdanlar sakat Ne doğruluk, ne doğru; Ne iyilik, ne iyi? Bayram yaptı yabanlar; Semave´yi boşaltıp Save´yi dolduranlar. Atını hendeklerden-bir atlayışla- Aşırdı aşıranlar. Ağlasın Yesrib, Ağlasın Selman´lar! Gel, Ey Muhammed, bahardır. Dudaklar ardında saklı Aminlerimiz vardır!... Hacdan döner gibi gel; Mirac´dan iner gibi gel; Bekliyoruz yıllardır! Ülkemiz dâhil İslam dünyasının yaşadığı onca riya, inkâr, hıyanet, cehalet, haset, gurur, hırsızlık, sahtekârlık ve onca olumsuzluklar karşısında insan ister istemez Arif Nihat Asya´nın ?´Naat´´ şiirine sığınıyor ve ona sarılıyor: Gel, Ey Muhammed, bahardır. Hacdan döner gibi gel; Mirac´dan iner gibi gel; Bekliyoruz yıllardır! Yüce Rabb´imizin ülkemiz dâhil İslam dünyasının yaşadığı onca riya, inkâr, hıyanet, cehalet, haset, gurur, hırsızlık, sahtekârlık ve onca olumsuzluklardan arındırarak hepimizi gönül ve ruh temizliğinden geçirip, ahlaki erdemlere yükseltmesi dileği ile Miraç Kandiliniz kutlu olsun.