Osman Aydoğan


Mephisto -1-

Daha önceki bir yazımda (‘’Kapıların Dışında’’) Almanya’da II. Dünya Savaşı sonrasında şehirlerin bombalanması, yıkılması, ailelerin dağılması, babaların ölümü ve savaş travmaları ile ortaya çıkan bir edebiyat türünden bahsetmiştim


Daha önceki bir yazımda (‘’Kapıların Dışında’’) Almanya’da II. Dünya Savaşı sonrasında şehirlerin bombalanması, yıkılması, ailelerin dağılması, babaların ölümü ve savaş travmaları ile ortaya çıkan bir edebiyat türünden bahsetmiştim: ''Trümmerliteratur'' (Yıkım Edebiyatı) Aynı yazımda da ‘’Yıkım Edebiyatı’’nın Heinrich Böll’le beraber en önemli temsilcilerinden birisi olan Wolfgang Borchert’i ve onun ‘’Kapıların Dışında’’ (Draussen vor der Tür)  (Can Yayınları, 2018) isimli oyunu anlatmıştım… Alman edebiyatında ''Trümmerliteratur'' (Yıkım Edebiyatı) dışında bir de ”Exilliteratur” veya “Emigrantenliteratur’’ (Sürgün Edebiyatı) vardır. Almanya’da 1933 yılında Hitler iktidara geldiğinde 75 bin dolayında Alman aydını, yazarı, edebiyatçısı da yurtlarını terk etmek zorunda kalır… İşte sürgündeki bu edebiyatçıların yazılarına, eserlerine de ‘’Sürgün Edebiyatı’’ adı veriliyor… Tıpkı bizde de kumpaslarla Silivri zindanlarına atılan subayların eserlerinin oluşturduğu ‘’Silivri Edebiyatı’’ gibi… 1933 yılından 1960’lı yıllara kadar böylesine zorlu bir dönemde güçlü bir felsefi ve edebi geleneğe sahip Alman kültüründen de sürgündeki edebiyatçıları vasıtasıyla dünya çapında eserler ortaya çıkar. Elias Canetti, (Körleşme - Die Blendung, Kitle ve İktidar - Masse und Macht), Hermann Broch (Vergilius’un Ölümü - Der Tod des Vergil, Büyülenme - Die Verzauberung), Alfred Döblin (Berlin Aleksander Meydanı - Berlin Alexanderplatz), Robert Musil  (Niteliksiz Adam - Der Mann ohne Eigenshaften), Joseph Roth (Hotel Savoy, Bir Katilin İtirafları - Beichte eines Mörders), Thomas Mann (Doctor Faustus) ve Klaus Mann (Mephisto, Bir Kariyer Romanı - Mephisto, Roman einer Karriere) gibi yazarlar ve örnek verdiğim eserleri Alman Sürgün Edebiyatı'nın bu yazarları ve         eserleridir. Alman Sürgün Edebiyatı’ndaki edebiyatçıların sayısı ve eserleri bu isimlerden daha fazladır… Ancak hemen hemen tamamı bahsettiğim kitapları ve daha fazlasıyla despot bir iktidarın yaratacağı felaketleri öngörerek tüm dünyayı uyarırlar…   Bu yazımda bu edebiyatın en güçlü temsilcilerinden birisi olan Klaus Mann’ın 1936 yılında yayınladığı ve 20. yüzyılın en büyük romanlarından birisi olarak kabul edilen “Mephisto: Bir Kariyer Romanı” isimli romanını anlatacağım…