Osman Aydoğan


Lorelei

Mitolojide insanları suyla ölüme çeken kadın ruhu


Lorelei

Dün 19. yüzyılın romantizm ve realizm akımları arasındaki geçiş döneminde siyasal şiirin öncüsü olan en ünlü lirik Alman şairi Christian Johann Heinrich Heine’yi anlatmış ve bu yazımda Heine’nin ‘’Lorelei’’ (Loreley) adlı şiirinin şarkılar, çeviriler sayesinde dilden dile aktarıldığını yazmıştım. Bu kadar bahsettikten sonra Heine’nin işte bu Lorelei şiirini de anlatmasam olmazdı!

Mitolojide insanları suyla ölüme çeken kadın ruhu

Mitolojide, insanları suyla ölüme çeken kadın ruhunun uzun bir geleneği vardır. Bu tür mitolojik kadın ruhlarına  Güney Amerika hikâyelerinde, Yunan efsanelerinde ve Slav mitolojisinde ve folklorunda yer alan ve kadın ruhunu yansıtan ve su perisi olarak resmedilen ‘’rusalka’’larda rastlanır.

Mekân olarak Lorelei

Mekân olarak Lorelei bir dünya mirası olarak kabul edilen Yukarı Orta Reihn Vadisinde (Welterbe Oberes Mittelrheintal) yer alan Tal der Lorelei (Loreley vadisi) yaklaşık 132 m yüksekliğinde dik eğimli kayalıklardır. Lorelei, Rhein nehrinin en darlaştığı kısımda bulunur.

Lorelei’de Rhein nehri 25 m derinliğe ve 113 m genişliğe sahiptir. Bu darlığı ve derinliği nedeniyle, bugün bile nehrin en tehlikeli noktası sayılmaktadır. Halen bu bölgede karşılıklı gelen gemilerin olası kazalarını önlemek için bütün bölgede ‘’Wahrschau’’ olarak adlandırılan ışık sinyali sistemi vasıtasıyla Reihn gemilerine yol gösterilir.

Lorelei Ortaçağda tehlikeli oyukları yanı sıra, Rhein’in en tehlikeli noktası olması ve burada gemicilerin ve ormancıların yaşadığı pek çok trajediler nedeniyle ünlenir.

Lorelei efsanesi

1801 yılında, Alman yazar ve şair Clemens Brentano’nun ‘’Lorelei’’ adlı romantik balatı yayınlanır. Brentano, bu balatında, Bacharach bölgesinden büyüleyici bir kadının hikâyesini anlatır. Balatta, sevgilisi tarafından ihanete uğrayan güzel Lorelei, insanları büyülemek ve onların ölümüne neden olmakla suçlanır. Piskopos, kadının güzelliği ve zarafetine hayran kalır, Lorelei’yı ölüme mahkûm etmek yerine onu üç şövalye eşliğinde bir rahibe manastırına gönderir. Yolda Reihn Nehrinin kayalık bölgesine gelirler. Güzel Lorelei, şövalyelerden bu kayaya tırmanmak ve Reihn Nehri'ni son bir kez daha görmek için izin ister. Böyle de yapar.. Lorelei, kayaya tırmandığında Reihn Nehrinde aşkını gördüğünü düşünerek aşağıya atlayarak intihar eder…

Clements Brentano, bu balatını yazarken genelde aşk ve terkedilmiş kadınlar temalı mitolojik şiirler yazan Romalı şair Publius Ovidius Naso (MÖ 43 - MS 17) (kısaca Ovid diye bilinir) ve Antik Yunan’da Olimpos'ta, görenlerin dönüp bir daha bakmaktan kendilerini alamadıkları, güzeller güzeli Echo adında su perisi mitinden ilham alır…

Daha sonra Rhein hikâyelerinde, Brentano’nun bu mutsuz güzel kadın Lorelei’yı kayalıklara oturtulup, uzun sarı saçlarını tarayarak gemicileri felaketlere sürüklemesi olarak değiştirilir.

Bundan sonra da Lorelei Alman efsanesinin sarı uzun saçlı bir kadın kahramanı olarak anılır… Bu efsaneye göre; Lorelei, Almanya’da Rhein nehri kıyısında yaşadığına inanılan su perilerinin en güzelidir. Lorelei, bir balıkçıya âşık olmuş ama balıkçı onu aldatmış, o da denizcilerden öç almak için Rhein nehrine bakan yüksek kayalıklarda oturmuş ve altın rengi saçlarını tararken şarkılar söylemiş. Lorelei’ın büyüsüne kendini kaptıran gemiciler, gözlerini ve kulaklarını ondan alamazlarmış ve biraz daha yaklaşırlarmış kayalara... Ve Lorelei'ın büyüsü denizcilere Rhein nehrinin o bölgesinin ne kadar tehlikeli olduğunu unutturur ve gemileri kayalıklara çarpıp parçalanırmış ve ölüme götürürmüş denizcileri... 

Lorelei’in tam karşısında yer alan St. Goar şehri de bu şekilde hasarlı gemileri kurtarma ve bakımını yapmada ünlenir ve bu nedenle de kutsal Goar olarak adlandırılır.

‘’Lorelei’’ adının kaynağı

‘’Lorelei’’adı da eski Alman kelimelerinden geliyor. Bir teoriye göre; ‘’Lureln’’; Reihn lehçesinde ‘’mırıldanmak’’, ‘’ley’’ ise Kelt lehçesinde "kaya" anlamına, dolayısıyla ‘’Loreley’’ ismi de ‘’'mırıldanan kaya’’ anlamına geliyor. Reihn Nehri’nin bu bölgesindeki ağır akıntıları ve bölgedeki küçük bir şelale (19. yüzyılın başlarına kadar var olan bu şelale şimdi kaybolmuştur) mırıltılı bir ses yaratıyor ve bu sesin kayalardan yankılaması ile ‘’Loreley’’, ‘’mırıldanan kaya’’ ortaya çıkıyor. Bölgenin kentleşmesinden dolayı artık günümüzde bu mırıltı duyulmuyor.

Bir diğer teoriye göre de ‘’Loreley’’ adı şu şekilde oluşuyor: Orta Almanya’da kullanılan Almanca ‘’lauern’’  fiili ‘’pusuda beklemek, gizli veya arka planda takip etmek, izlemek veya casusluk yapmak’’ anlamına geliyor. ‘’Ley’’ ise Kelt lehçesinde "kaya" anlamına geldiğinden fiil ve kelime birleştirilerek oluşan ‘’Loreley’’ adı nehirdeki gizli kayalardan dolayı oluşan tekne kazalarına bağlanıyor…

1901 yılında yapılan Alman yazım reformu ile ‘’Bayern’’ gibi bazı istisnalar hariç hemen hemen tüm Alman harflerindeki "y" harfi "i" olarak değiştiriliyor. Bu şekilde de ‘’Loreley’’ adı ‘’Lorelei’’ oluyor…

Lorelei, ayrıca Alman dağ köylerinde çobanların uzak mesafelerden birbirine seslenme biçimidir ve gırtlaktan çıkan kendine özgü bir tonu vardır.

Heinrich Heine ve Lorelei

İşte bu efsane üzerine yazar Heinrich Heine ‘’Lorelei’’ isimli şiirini…  Heinrich Heine de, Brentano’nun ‘’Lorelei’’ adlı romantik balatından yaratılan bu efsaneden yola çıkarak kayaların üstünde oturup büyülü şarkısıyla denizcileri lanetleyen altın saçlı Lorelei’yı yaratır...

Şiir üzerine yapılan bir şarkıyı ve  şiirin önce Almancasını sonra da Türkçesini ve Lorelei’in fotoğraflarını yazımın sonunda veriyorum…

Günümüzde Lorelei

Fırsat bulur da Almanya'ya giderseniz mutlaka Rhein nehri üzerinde bir tekne gezintisi yapınız. Gezi tekneniz Rhein nehri üzerinde bu bölgeye geldiğinde rehberiniz size bu hikâyeyi anlatacaktır. Bu esnada fona hüzünlü bir müzik çalacaktır... Ve tekneniz bu esnada bu bölgeden oldukça yavaş geçecektir. Bu yavaş geçişten maksat Lorelei’i anmak ve sizin fotoğraf çekmenizi sağlamaktan ziyade Rhein nehrinin bu en dar ve kayalık kısımdan dikkatlice geçerek daha önceki gemiciler gibi kayalara çarpmamaktır...

Hani demem o ki; siz siz olun, anlattığım bu Alman efsanesindeki gibi sığ sulardan, dar geçitlerden, keskin virajlardan geçerken bütün dikkatinizi lütfen dümeninize veriniz ve sakın ola ki uzun sarı saçlı bir kadının tatlı melodisine kanıp, kafanızı kaldırıp da yukarılara melül melül bakmayasınız. Yoksa gemiler soluğu St. Goar tersanelerinde alıyor…