Osman Aydoğan


Kudüs başkent ilan edilirken (3)


Bu şiirde bahsi geçen Yeruşalim; Batı´daki ismiyle Jarusalem, Doğu´daki ismiyle Kudüs´tür, Kudüs´ün İbranice´deki karşılığıdır, dindar Yahudiler, Kudüs´ten bu şekilde bahsederler. Yine şiirde bahsi geçen Edomoğulları ile ilk Hıristiyanlar kastedilmektedir. Bizlere Irak savaşından da tanıdık gelecektir bu Nabukadnezar ismi. Saddam´ın tugaylarından birinin adı da Nebukadnezar´dı. Diğer bir tümenin adı da Hammurabi tümenidir. Saddam´sa kendini Bâbil ve Nabukadnezar ile bağdaştırıyordu. Tüm Ortadoğu´da tek devlet düşüncesindeydi. Sonunda Saddam Hüseyin iktidara geldiğinde, 2590 yıl sonra, ne tesadüf; Abraham tankları, Nebukadnezar ve Hammurabi tümenlerini savaşmadan bozguna uğratır. Eski Bâbil toprakları işgal edilir. İlk, Bâbil Kızları dedikleri Müslüman kadınlar öldürülür, evleri bombalanır, onlara tecavüz edilir, katliamlar yapılır. ??Öldürme´´ diyen on emirden biri olan emir Yahudilerin kendi aralarındaki bir düzenlemedir. Yoksa Tevrat´da kendilerinden olmayan kadın, çocuk demeden çok sayıda gerektiğinde öldürme, katliam yapma emirleri vardır. 19. yüzyıl İtalyan operası ekolünden gelen en ünlü İtalyan besteci Giusepper Verdi (1813-1931) ilk büyük başarısını elde ettiği bestesi Nabucco adlı eserinde Yahudiler´in Bâbil´e sürgün edilmelerini konu alır. Biz de Orta Asya´dan gelip ülkemizden geçerek Avrupa´ya gidecek doğal gaz boru hattına hiç de Orta Doğu´dan geçmemesine rağmen bu isme balıklama atlayarak Nabucco ismini veririz; anlaşmanın yapıldığı günün akşamı ilgili ülkelerin enerji bakanları Verdi´nin Nabucco Operasını dinledikleri içinmiş!!! Yoksa Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi Nabocco´nun ülkesinin doğalgazını Batı´ya ulaştıracaktı da bunun için mi bu ad verildi? Öyle ya, Nabucco´nun ülkesinin milyonlarca metreküp tutan doğal gazı Batı´ya nasıl taşınacaktı ki??? Orta Asya gazının Nabucco ile ne ilgisi vardı ki??? Neyse? Gelelim Buhtunnasır´ın akıbetine: Bir rivayete göre tanrılık iddiasındaki Buhtunnasır´ın burnuna bir sinek kaçar ve beynine kadar ilerler ve sinek orada dönmeye başlar. O andan itibaren Buhtunnasır´da müthiş bir başağrısı başlar. Buhtunnasır başağrısına çare olarak başını tokmaklattırmakta bulur. Her tokmakta sinek hareketini keser, böylece başağrısı durur. Buhtunnasır başına tokmağın her inişinde daha hızlı vurun diye talimat verir. Böylece tanrılık (büyüklük) iddiasındaki Buhtunnasır başına inen tokmaklarla çırpına çırpına can verir. Buhtunnasır´ın rüyasını Hz. Danyâl Peygamberin tabirinde olduğu gibi; işte o günden bugüne Orta Doğu´nun halkı bir daha bir araya gelememişlerdir. İşte o günden bu güne Orta Doğu´nun halkı etnik, dini, mezhebi, siyasi, demokratik, sosyolojik ve kültürel yapısı ile birbiriyle kavga etmişlerdir. Orta Doğu´nun halkı halen de birbirlerinin kuyusunu kazmakla ve birbirlerinin boğazını kesmekle meşguldürler. İşte o günden bugüne Orta Doğu´nun tanrılık iddiasındaki liderlerinin akıbeti de Buhtunnasır´ın akıbetinden öteye geçememiştir. Günümüzde bile Saddam´ın, Kaddafi´nin, Nasır´ın, Mübarek´in akıbetleri Buhtunnasır´dan farklı olmamıştır. Einstein; ?´Toplumlar, hiç ölmeyen ancak sürekli öğrenen tek bir insan gibidir´´ der? Hani; hayat ileriye doğru yaşanılır, ancak geriye doğru anlaşılırmış ya. Sanki günümüzdeki bizleri anlatırcasına Goethe de; ?´Üç bin yıllık geçmişini anımsamayan, sorgulamayan toplumlar günübirlik yaşarlar´´ der. Görüldüğü gibi kimse üç bin yıl öncesini unutmuyor ama vazgeçtim üç bin yılı, üç yüz yılı, son yüzyılı, son yılı, biz dünü unuttuk dünü? Binlerce değil, yüzlerce değil, hatta onlarca bile değil, hatta uzak da değil şöyle kısa bir geçmişe gidelim... Düne gidelim düne! Tarihi kararlar öyle durduk yerde alınmaz. Hesaplanır, kitaplanır, ortamı hazırlanır, karara menfi edecek hususlar ortadan kaldırılır ve zamanı gelince de alınır... Bu kararlar bazen onlarca, bazen de yüzlerce, bazen de anlattığım gibi binlerce yıl sürebilir?