RİFAT KURAL


KORONAVİRÜSÜN YAŞATTIKLARI VE YENİ DÜZEN

Salgın hastalıklarla baş edebilmenin ne kadar zor olduğunu


Salgın hastalıklarla baş edebilmenin ne kadar zor olduğunu, eve kapanıp tüm dünyadaki hastalık yayılım haberlerini ve can kayıpları haberlerini almaya başlayınca hepimiz daha iyi anladık sanırım.

Koronavirüs (Covid-19) dünyayı tehdit eden salgın hastalığı ortaya çıkaran virüsün adı. Neredeyse 24 saat koronavirüsle yatıp kalkıyoruz. Virüsü ve etkilerini konuşuyoruz, tartışıyoruz.

Birbirimizi göremesek de, tokalaşamasak da teknolojiyi kullanıyor ve iletişim içinde kalıyoruz. Annelerimizin, babalarımızım, dedelerimiz, ninelerimizin ve tüm bireylerin yaşam tarzları değişti. Daha düne kadar akıllı telefon kullanmayı bilmeyen yaş almış insanlarımızın çoğu şimdi görüntülü arama uzmanı oldular.

20 yaş altı çocuklar evde kalmanın sıkıntısını yaşasa ve okula gidememenin çaresizliğini içlerinde hissetseler de onlarda aile içi iletişimin ne kadar önemli olduğu fark etti sanırım. Elden düşmeyen telefonlar, tabletler bir yere kadarmış anladılar sanırım.

Sokağa çıkabilen insanımız da toplu taşıma araçlarının temizliğinin ne kadar önemli olduğu, yerlere tükürmemenin toplum sağlığın korunması bakımından ne denli gerekli olduğunu anlamaya başlamışlardır herhalde.

Hele ki ağızda maske ile dolaşmak zorunda kalmak, daha neleri öğretiyor bizlere öyle değil mi?

Yalnızca biz normal vatandaşlar mı öğreniyor yeni yeni şeyleri veya aslında yapmamız gereken ve asla önemsemediğimiz şeylerin bizim görevimiz olduğunu?

Maskeden fırsatçılık yapmanın ne kadar insanlık dışı bir hadise olduğunu illa Cumhurbaşkanı yasak deyince mi anlıyoruz.

Milyonlarca gücü yetmeyen fakir insanın varlığını 1000 TL dağıtılınca mı önemsiyoruz.

1 ay önce kolonyayı 5 katı, makarnayı 3 katı, unu 2 katı fiyata satmak için can atanlar, stokçuluk yapıp “sonra nasılsa katbekat kazanırım” diyenler, bazı şeylerin farkına varmaya başlamadı mı sizce?

Üreten, ülke ekonomisine katkı sağlayan her birey bu salgın hastalık belasından kendine pay çıkarmaya başlamadı mı sizce?

Teknolojik üretimini ne kadar önemli olduğunu şimdilerde daha iyi anlamadık mı dersiniz? Dünyanın peşine düştüğü yoğun bakımda ihtiyaç duyulan solunum cihazının 20-30 bin dolarlara bulunmadığı şu günlerde, teknoloji üretebilir olmanın ne demek olduğunu daha iyi kavramadık mı milletçe?

Tarımsal üretimde teknolojiyi kullanmanın elzem olduğunu, milyarlarca insanı yıllarca doyuracak üretim kapasitesine sahip olma zorunluluğunu (Afrika’da milyonlar gözlerimizin önünde açlıktan ölüp gittikten çok sonra) fark etmedik mi?

Salgını hep birlikte yaşıyoruz ve sonuçlarını da kendi gözlerimizle görüyoruz. Bu salgının bizlere anlattığı çok şeyler yok mudur? Artık eski alışkanlıklarımızdan vazgeçme ve yenilenme zamanı gelmedi mi sizce?

Bu salgın hastalık biz Türklere şunu bir kez daha hatırlattı değil mi?… Ne kadar yardımsever ve kadirşinas bir millet olduğumuz yeniden hatırladık. İnsanlara ırkı ve rengi ayrımı (ABD’nin tıbbi malzeme ve solunum cihazı istediğini de bu satırda özellikle belirtmek istiyorum) yapmadan zor zamanda yardım eli uzatma hasletini gösteriyoruz şimdilerde… Bundan yüzlerce yıl öncesinde olduğu gibi.

HERKES YENİ DÜZENE HAZIRLANMALI

Bu yaşadıklarımız bize 2020’yi çok iyi hatırlatmayacak elbette… 2021’de bambaşka bir dünya düzeni oluşmaya başlayacak ve bizler de bu düzen içinde yeni yerimizi alacağız.

Belki de İtalya’ya, İspanya’ya, Balkan ülkelerine gönderdiğimiz yardımlar bu yeni dünya düzeninde bizim duracağımız yeri belirleyecek.

Teknolojisiyle ve parasal gücüyle salgına karşı duramayan, hastaneleri yeterli olmayan, insanlarına yardım götürürken bile “taşıma parası” isteyen devletlerin olduğunu görünce, yaptığımız yardımların ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlıyoruz.

Yeni dünya düzeninde artık dünya 5’ten büyük olacak. Mazlum milletlerin sesi daha gür çıkar olacak. Öyle ümit ediyorum ki, artık yeryüzü üzerinde adalet hakim olacak.

Salgın hastalık tehlikesi geçer geçmez, Türkiye’nin çok hızlı bir şekilde üretime devam etmesi, teknoloji kullanımını artırması, toplumsal yaşama dair yeni ve etkin yönetim şekilleri belirlemesi, yaşananlardan ders çıkarması elzemdir.

3 gün önce yapılan hastaneleri eleştiren, lüzumsuz diye boş yere masraf diyenlerin şimdilerde seslerinin kesildiğini hepimiz görüyoruz. Bundan sonrası için bize ne lazım diye sorgulama zamanıdır. Neyimiz eksik ise tez vakitte tamamlama zamanıdır.

Türkiye ve Türkiye’yi yöneten ve gelecekte yönetecek olan siyasi anlayışların yalnızca bu coğrafyaya değil tüm dünyaya hizmet etmek zorunda olduğunu iyi anlamamız gerekmektedir.