Osman Aydoğan


Korkirem


Türklüğün birlik ve beraberliğini isteyen; cehaletle kıyasıya alay eden, Türk milletinin çağın ilerisinde bir zihniyete kavuşmasını dileyen ancak Anadolu´da pek tanınmayan büyük bir Azeri hiciv şairi vardır: Mirze Elekber Sâbir 1862 yılında doğan Mirze Elekber Sâbir bir dönem Aşkabat, Buhara, Semerkand, Merv, Horasan şehirlerinde sanat ve ticaretle uğraşır. 1896´da evlenir ve bu evlilikten sekiz kız çocuğu olur. 12 Temmuz 1911´de Şamahı´da 49 yaşında vefat eder. Ve burada "Şahi Hendan" mezarlığında defnedilir. Sağlığında hiç bir kitabı basılmaz. Ölümünden sonra 1912 yılında birçok Azerbaycan aydınlarının müşterek çabalarıyla "Hophopnâme" adlı kitabı basılır. Bu eseri, Prof. Dr. A. Mecit Doğru tarafından Türkiye Türkçesi´yle yayımlanır. (Nadir Kitap, 1975) Mirze Elekber Sâbir´in bahsi geçen "Hophopnâme" isimli eserinde güzel bir şiir vardır: Orijinal adıyla ?´Gorhuram´´ (Korkirem) (Korkarım) Bu şiirin hem orijinalini hem de Türkiye Türkçesiyle tamamını yazımın sonunda vereceğim. Ama önce şiir hakkında kısa bir bilgi: Bu şiiri türkü halinde Musa Eroğlu, Ahmet Kaya, Grup Laçin ve daha bir çok sanatçı tarafından söylenir. Ancak Mahsun Kırmızıgül´ün ?´Vezir Parmağı´´ isimli sinema filminde müthiş yorumlanır. Yine bu türkünün bağlantısını yazımın sonunda vereceğim. Dinlemenizi isterim. Fakat yine ara verip kısaca bu filmden bahsetmek istiyorum: Filmde Osmanlı zamanında sahtekâr bir kadının insanları Allah ile aldatarak zimmetine para geçirmesi anlatılır. Ancak günümüzde de aynı işi yapanlar filmi itibarsızlaştırmak için her türlü gayreti sarf ederler. Bağlantısını verdiğim filmin bir parçasında geçen bu türkünün görüntüsü de çok güzeldir. Film de Ürgüp ve Göreme bölgelerinde çekilir. Türkünün görüntüsünde arka planda yer alan dağ ise Erciyes dağıdır. Filmde yer alan at arabalarının yolculuğu İncesu´dan Yeşilhisar´a (ki memleketimdir) giderken şimdi kurumuş olan ?´Tuzluk´´ bölgesinde geçer. Bu şiir; halkın kimden korkulup kimden korkulmaması gerektiğini, riyanın, dalkavukluğun ve nâdanlığın ne ürkünç şey olduğunu gayet eğlenceli ancak bir o kadar da düşündürücü bir şekilde anlatır. Şiirde şair tek başına dağlarda dolaşırken cinlerle, hortlaklarla, aslanlarla, gulyabanilerle karşılaştığını ancak korkmadığını ancak nerede Müslüman görse korktuğunu söyler. Şiiri yukarıda bahsettiğim sanatçılar Türkü olarak söylerken onlar da o kadar korkmuş olacaklar ki, orijinalinde ?´Harda (nerede) Müselman görirem, korharam" sözlerini "nerede bir yobaz" görsem diyerek sansürlemişlerdir? Aslında Azerî şair Mirza Ali Ekber Sâbir´e "Nerede Müslüman görürsem korkarım" diye dedirtenler, İslam´a hizmet ettiklerini sanan, TV´lere çıkıp Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve manevi kızı Afet İnan´a iftiralar atan, Atatürk´ten çok daha önce göçüp gitmiş annesine ve babasına da hakaretlerle iftiralar yağdıran ve küfreden soysuzlardır, haysiyetsizlerdir. İslam´ı politik çıkarlarına alet eden sahtekârlardır, yalancılardır, dolandırıcılardır, sahtekârlardır. Daha önce bu sayfalarda yazmıştım sermayesi din olan ?´dinbazlar´´dır. Balyoz, Ergenekon vb. kumpasları tezgâhlayanlar da Müslümandı... TV´lerde halkı kışkırtırcasına kocaman kocaman yalanları dillendirenler de Müslümandı... Hakkı, hukuku, adaleti, kanunları çiğneyenler de Müslümandı. Türkün atasına sövenler de Müslümandı... Şair doğru söylüyor aslında: Harda (nerede) Müselman görirem, korharam. Ay balam Bu korkmamazlığım ile bu korkmamazlığım ile vallahi Bala, billahi bala, tillahi bala harda bir softa görirem, Harda bir yobaz görirem, harda bir bağnaz görirem, Harda bir molla görirem korkirem, Korkirem bala korkirem kandan [dalkavuk] Fikirlerinden, riyakâr zikirlerinden korkirem Bala korkirem, bala korkirem, korkirem bala korkirem