Osman Aydoğan


Körfezdeki iki deli! -2-


Bu noktada bir kitaba yer vermek istiyorum? Cambridge Üniversitesi Tarih Profesörü Christopher Clark´ın ?Uyurgezerler? (Pegasus Yayınları, 2017) isimli bir kitabı var. Yazar kitabında I. Dünya Savaşı´na yol açan krizin nasıl meydana geldiğini anlatıyor. 28 Haziran 1914 Pazar günü? Arşidu?k Franz Ferdinand ve karısı Sophie Chotek, Saraybosna tren garına geldiğinde Avrupa barış içindedir. Otuz yedi gün sonra ise tüm Avrupa savaştadır. Bu savaş 15 milyondan fazla insanın ölümü?, üç imparatorluğun yıkılması ve Dünya tarihinin kalıcı olarak değişmesiyle sonuçlanır... Kitaba göre o dönem Avrupalı güçler, yükselen milliyetçilik ve savaş tehdidini göremeyen ?Uyurgezerler? gibiymiş. O dönem Rusya modernleşme, Almanya sanayileşme çabası içerisinde, İngiltere şu an ABD´nin olduğu konumda ve en güçlü devlet, Amerika ise kendi iç dünyasındadır. Osmanlı, Almanya, Fransa, İngiltere, Avusturya- Macaristan, Rusya; hiçbirisinde savaş belirtisi yoktur. Kamuoylarının, entelektüellerin, devletlerin de inancı artık savaşların olmayacağı, sonsuz bir barışa kavuştukları doğrultusundadır? Ancak Franz Ferdinand suikastı ile savaş birdenbire tüm dünyayı sarar. İşte anlattığım gibi şimdi de bazı tarihçiler, içinde bulunduğumuz dönemi Birinci Dünya Savaşı arifesine benzeterek dünya güçlerinin ve kamuoyunun ve entelektüellerin de benzer bir ?´aymazlık´´ içinde olduğu görüşünü savunuyorlar? Günümüz Dünyasında da tıpkı Birinci Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi yükselen popülist milliyetçilik, ırkçılık, ABD´de yeni Trump politikası, Avrupa´nın iç kavgaları, Rusya´nın yükselen imparatorluğu vardır. Bir de Birinci Dünya Savaşında olmayan bir Çin faktörü var... Günümüz Ortadoğu´sunda ise; mezhep ve vekâlet savaşları, Irak, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Suriye, İŞİD, YPG, Hamas, Hizbullah, Müslüman Kardeşler, Ilımlı İslam, Lübnan ve Yemen gibi çok karmaşık sorunları var? Ortadoğu´nun hali böyle? Şimdi gelelim ABD ? İran ilişkilerindeki görünmeyen ülkeye; Suudi Arabistan´a.. Yukarıda bahsettiğim bu sorunlar devam ederken geçen senelerden itibaren haberlerde hep Suudi Arabistan yer almaya başlıyor: Suudi Arabistan Kralı Kral Salman´ın 33 yaşındaki genç veliahttı Prens Muhammed Bin Salman´ın (Kısaca kendisine MbS deniyor) iç ve dış politikadaki fütursuz hareketleri yer alıyor.. Yemen´deki savaş nedeniyle Prens Muhammed Bin Salman, İran´ı suçluyor. Filistin yönetimi başkanı Abbas, muhtemelen Hamas´ın İran ile yeniden gelişmeye başlayan ilişkileri nedeniyle MbS tarafından suçlanıyor.