Şaban Külhancıoğlu


KİM BİRİNCİ SINIF VATANDAŞ?


Rahmetli Süleyman Demirel´in siyaseten dilinden hiç düşürmediği bir söz vardı. ´´Bu ülkede yaşayan herkes birinci sınıf vatandaştır´´ diye. Biz orta halli kesime mensup vatandaşlar olarak pek bi gururlanırdık bu sözden. Kendimizi bu ülkenin imtiyazlı insanları sanırdık. Fakat... Vahşi kapitalizmin ağır koşulları altında inim inim inlediğimizde... Fukaralığın yüzümüze bir tokat gibi çarptığında... İtilip kakıldığımızda,hor görülüp küçümsendiğimizde... Bu ülkede ´Kazın ayağının hiç te öyle olmadığını...´ Konuştuğun arkadaşından,oturduğun mahalleye kadar insanların sınıf sınıf,bölüm bölüm ayrıldığını yaşayarak gördük maalesef. Evinden,arabasından,alışveriş ettiği mağazaya... Çalıştığı işinden,yediği aşından,giyindiği urbadan... Okuduğu okulundan,gömüldüğü mezarlığa kadar toplumun nasıl ayrıştığını görmemek için kör olmak lazım. Yalnız... Bu ayrışmanın tamamen maddi olduğunu söylemeliyim. Zaten ,manevi ayrıştırmayı yapmak kimsenin haddi de değil hakkı da. Yazımın konusu ekonomik ayrışmadır. Burada kitabların yazdığı gönüllerin söylediğinden bahsetmiyorum. Benimde gönlüm kimsenin bir diğerine olan üstünlüğüne kabul etmiyor. Ancak... Yaşadığımız hayat bu işin pratikte hiçte öyle olmadığını gözümüzün içine sokuyor. Duymak istesekte istemesek te... İsterseniz ülkemizdeki sınıfsal kesimlere bir bakalım. Bu ülkede siyaset yapanlar üst klasman diyebileceğimiz bir sınıfı temsil ediyor. 550 kişilik parlamentoda işçi veya memur milletvekili olmaması bunu göstermiyor mu? Devleti ve bürökrasiyi işgal edenler ise bir ayrı sınıf. En tabandaki vatandaşla onların arasında açık ara bir fark olduğu su götürmez bir hakikat. Kanunların gücü bu nufuslu ve imtiyazlı olanlara yetersiz kalabiliyor. Parasıyla para kazananlar, sermaye sahipleri bir başka üst sınıf grubunu temsil ediyorlar. Bu sınıfın siyasete, sosyal hayata kesin hakimiyeti söz konusu. Paranın azlığına çokluğuna göre belirleniyor göreceğiniz saygıyı hürmeti. Paran kadar sağlık, ğitim, güvenlik, huzur... Durum böyle olunca... Zengin zengin ile,işçi işçi ile,memur memur ile... Doktor doktorunan,mühendis mühendisinen,kapıcı kapıcı ile hasbahal ediyor. Siz hiç gördünüzmü? kapıcı ile doktorun ailecek oturup kalktığını. Siz hiç duydunuz mu? bir holding sahibinin kızının asgari ücretli birinin oğlu ile hayatını birleştirdiğini. Birbirimizi kandırmayalım! Bütün ilişkilerimizi ekonomi belirliyor. Aşk,sevgi,saygı,dostluk,hoşgörü,hatır,gönül,arkadaşlık... Öyle ´herkes birinci sınıf vatandaş´ teranesi laftan ibaret. Bana göre... Türkiyede onlarca çeşit vatandaş sınıfı vardır. İşsizler,emekliler,asgari ücretliler,rençberler,ameleler,kamuda çalışanlar,memurlar,doktorlar... Listeyi uzatmak mümkün. Hepsi kendi dünyalarında bir yaşam biçimi oluşturmak durumunda. Sınıflar arası geçirgenlik büyük sürprizlere bağlı. Sadece... Hak baki olup ta kara toprağın altına girince bu sınıf farkı ancak ortadan kalkabiliyor. Yoksa... Mezarlıkta bile sınıf sınıf.... Saygılarımla.